Duvarın Dibi – Mehmet Yılmazer
Burada Ankara tam bir açmaz içine düşmektedir. İdlip savaşı uzatılırsa Ankara sözde ne derse desin pratikte Amerika’nın stratejik hedeflerine hizmet etme konumuna düşecektir.
Libya’yı konuşurken araya birden İdlip girdi. İdlip pimi henüz çekilmemiş bir bomba olarak bekliyordu. Suriye’nin son girişimleriyle pimi çekilmiş oldu. Kentin civarındaki önemli stratejik noktalar teker teker düşüyor. Maarat-en-Nuuman ocak sonunda, Sarakip ise şubat başında Suriye ordusunun eline geçti. Böylece M4 ve M5 karayolları Hayat el-Şam’ın elinden alınmış oldu.
Bunun üzerine Ankara büyük bir öfkeye kapıldı ve alışık olduğumuz efelenmelerine başladı. İdlip, Suriye savaşında herhangi bir kent değil; savaş için tam bir dönüm noktasıdır, bunu herkes biliyor. Abdülkadir Selvi’ye göre Erdoğan “Putin bize yamuk yaptı” demiş. Rus askeri uzmanlarının şubat başında radikal İslamcıların eliyle öldürülmesi Rusya’nın toleransının tükenmesine yol açan önemli bir olaydır. Fakat böyle bir olay yaşanmak zorundaydı. Astana sürecinde Ankara’nın verdiği İslamcıları silahsızlandırma sözünü neredeyse iki yıldır oyalamasının mutlaka bir sonucu olacaktı.
Ankara S-400’leri alarak veya benzeri girişimlerle Rusya ve Suriye’nin bu savaştaki stratejik hedeflerini erteletip, sönümlendirebileceğini gerçekten hayal etmiş olabilir mi? Akıl almaz görünse de Ankara böyle bir hayal kurmuş olmalıdır.
İdlip’in sıradan bir kent olmadığını, on yıldır süren savaşta kesin bir dönüm noktası anlamına geldiği çok açıktır. Nasıl bir dönüm noktasıdır? Savaşın Rusya ve Suriye lehine sonuçlanması anlamında bir dönüm noktasıdır.
Ankara son tavrıyla ne söylemiş oluyor? “Suriye İdlip’te ilerlemeyi durdursun” demenin anlamı bu savaş bitmesin, daha doğrusu Şam lehine bitmesin demektir. Zaten Ankara’nın efelenmelerine hemen Washington’dan güçlü bir destek geldi. Amerika bu topa hemen girdi. Ankara İdlip’e askeri yığınağını arttırırken Şam’a şubat sonuna kadar süre verdi. Bütün bu restleşmelerle İdlip’in temizlenmesi adımı ne kadar daha geciktirilebilir?
İzvestiya’ya konuşan Rus askeri uzman Vladislav Shurygin “Türkiye’nin bu isteği Suriye tarafından kesinlikle kabul edilemez” diyor. (8.02.2020) Bu konuda Rus basınında yorumlar oldukça artmıştır.
Ankara Erdoğan’ın ağzından Birleşmiş Milletler’de Suriyelilerin nasıl Fırat’ın doğusuna yapılacak evlere yerleştirileceğinin planlarını açıklamıştı. Olmayacak hayallerini dünyaya ilan etmişti. Bu konuda olaylar Ankara’nın beklediği yönde gelişmedi. Üstelik İdlip’in Şam tarafından temizlenmesi yüz binlerce yeni göç demektir. Ankara girdiği bataklığın derinliğini günler aktıkça dehşete düşmüş bir şekilde görüyor.
YPG üzerine koparılan büyük gürültü ile sınır güvenliği üzerine çok çeşitli harekatlar yapıldı. Ancak İdlip düğümü çözülmeye başladıkça Ankara güvensiz bir sınırla yüz yüze kalıyor. Ankara en asgari hedefle Suriye’de elde ettiği ceplere kendi desteklediği İslamcı güçleri yerleştirinceye kadar savaşın uzatılmasını istiyor. Bu Ankara’nın hayalden öteye stratejik hedefidir. Ancak artık gerçekle yüzleşmenin zamanı gelip çatmıştır. Rusya ve Amerika arasında manevra yapmanın da sınırına gelinmiştir.
Rus basınında hemen her gün Batılı güçlerin provokasyon örgütü “beyaz baretliler”in yeni bir kimyasal silah kullanımı üzerine hazırlık yaptıklarını yazıyor. Hatta çekilmiş sahte videoların basına verildiği söyleniyor.
Burada Ankara tam bir açmaz içine düşmektedir. İdlip savaşı uzatılırsa Ankara sözde ne derse desin pratikte Amerika’nın stratejik hedeflerine hizmet etme konumuna düşecektir. Daha kötüsü Rusya ve Şam’ın temizlemeye çalıştığı El Kaide versiyonlarının artık inkar edilemez bir destekçisi konumunda olduğunu tüm dünyaya ilan etmiş olacaktır.
İki büyük güç ve iki zıt strateji arasında manevra yapma imkanının sınırına gelinmiştir. Ankara artık duvarın dibindedir. Gidilecek yer kalmamıştır. Son çaresizce yapılacak ertelemeler Rusya ve Suriye’nin stratejik duvarını öteleyebilecek midir? Savaş Amerika’nın istediği yöne dönüşürse ve Ankara bunun vurucu gücü olmaya soyunursa evet ötelenebilir! Ancak bu Ankara için intihar olur.