Onur Uğruna Ölündüğünde Vardır – Kezban Konukçu
Ama Nasıl Öldüğümüz Nasıl Yaşadığımızı Gösterir
Kapitalizm sadece emek sömürüsü yapmıyor. İnsanı insan yapan değerler sistemini erozyona uğratarak kendisinin de dahil olduğu türe saldırıyor. İnsanı insan yapan şey ne düşünmesi ne de alet kullanabilmesidir, onurudur. “Onur” kavramında cisimleşmiş olan şey değerler bütünüdür.
İşsizlik yüzünden kendini yakan Eyüp Dal, ne yaşamıştı da böylesi acılı bir ölümü tercih etmişti? Bu kararı alırken sağlıklı bir şekilde düşünemediği açıkken “tercih etmişti” sözü bile büyük kalıyor.
İşsizliğin bizim ülkemizde açlık demek olduğu çok açık. Daha evvelki yıllarda geçerli olan “aile desteği”nin ayakta tutucu etkisinin, yoksulluğun yaygınlaşması ve bireyselliğin artmasıyla oldukça geri seviyelere çekildiğini tespit etmek gerekir. Emekçiler işsizlikle birlikte yalnızlık da yaşıyor. “Aman benden borç ister” diye insanlar işsizlerden uzak duruyor.
İşsizlik, yoksulluk ve açlığın yanı sıra toplumsal statüde en altta olma durumu da yaratıyor. Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden işsiz baba, işsizliğin onursuzlukla eş değer görüldüğü bir toplumsal değerler sisteminin etkisinde böylesi acı bir eylem gerçekleştiriyor. 50 bin lira borcu olduğu için 8. kattan atlayan Egemen Ş.’nin annesi “Değer miydi oğlum 50 bin lira için” diye feryat ederken değerler sisteminin bu kadar yerlerde olduğu toplumsal dokuya isyan ediyor aslında. İşsizliğin onursuz bir yaşam dayattığı çok açık. İşsiz kalan insanlar aynı zamanda kredi kartı tuzağıyla ciddi bir borç girdabına sürükleniyor.
TÜİK’in dün açıkladığı rakamlarına göre Türkiye’de işsizlik oranı, Mart’ta geçen yılın aynı ayına göre 4 puan artarak yüzde 14,1’e yükseldi. 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Mart ayında geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 334 bin kişi artarak 4 milyon 544 bin kişi oldu. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı geçen seneye göre 7,5 puan artışla yüzde 25,2 olarak açıklandı. Yani her dört gençten biri işsiz. DİSK’in araştırmasına göre ise geniş tabanlı işsiz sayısı Şubat 2019 için 7 milyon 356 bin.
Bu rakamlar sadece kapitalizmin dönemsel krizinin sonuçlarını göstermiyor. Kapitalizmin yapısal dönüşümünün bizlere en önemli faturası kalıcı işsizliktir. İşsizliği gel geç ve dönemsel bir olgu olarak ele alırsak önümüzdeki dönem açısından kapitalizmin en gerilimli noktasını gözden kaçırmış oluruz.
Kapitalizm sadece emek sömürüsü yapmıyor. İnsanı insan yapan değerler sistemini erozyona uğratarak kendisinin de dahil olduğu türe saldırıyor. İnsanı insan yapan şey ne düşünmesi ne de alet kullanabilmesidir, onurudur. “Onur” kavramında cisimleşmiş olan şey değerler bütünüdür.
Kapitalist sistem geldiği konak itibariyle emekçilere onursuz bir hayatı dayatıyor.
İşsizlik ve geleceksizlik pek çok insanın “geçim sorunu”nu “gayri meşru” olarak görülen alanlarda çözmesine neden oluyor. Bu alanın toplumsal dokuya ve değerler sistemine verdiği zarar her geçen gün artıyor.
29 dolar milyarderi ve 180 bin dolar milyonerinin olduğu ülkemizde gelir adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşiyor.
Geniş emekçi yığınları kendilerini açlığa ve onursuz bir hayata sürükleyen kapitalizme karşı duracak örgütlerinden yoksun; ya birbirini boğazlıyor ya da kendini yok ediyor. Bu yok ediş “değer miydi” sorularının yanı sıra ölümü tercih edebilen ama “korktuğu” için örgütlenmeyen bir sınıf gerçekliğini ortaya koyuyor.
Sınıfın örgütlenmesinde işsizliğin yarattığı sonuçlara dair çözüm önerileri sunmak bu anlamda son derece önemlidir. Bu anlamda sınıfın örgütlenmesinde bir yandan iş yerlerindeki gündemler işlenirken bir yandan da yaşam alanlarında geniş dayanışma ağları kurmak önemli bir adım olabilir.
Sosyalizmin kapitalizm karşısında gerçek ve uygulanabilir bir sitem olarak tekrar gündeme alınması sınıf mücadelesinin önünü açacaktır. Ama emekçilerle yaygın ve geniş ilişkiler kurmak, onların yaratıcılığıyla beslenmek her şeyden önceliklidir.
İş, Onur ve Güvence taleplerimizi büyütebildiğimiz ve bu anlamda sosyalizmi seçenek olarak örgütleyebildiğimiz oranda geleceği kazanacağız.