Politik Virüs – Ayşe Tansever
Virüs politikleşti. Korona tehdidi “sarı Çin halkı” tehdidi oluverdi. Tam bir ırkçılık patlaması yaşanıyor.
Çin her yönden bir saldırı ile karşı karşıya. Çin’de aralık ayında patlak veren ve COVİD-19 virüsü adı konan salgın ile tüm dünyada bir panik yaratıldı. Sanki virüs dünya halklarının kapısına dayandı gibi bir imaj çiziliyor. Spordan kültüre birçok uluslararası toplantı ve etkinlikler iptal ediliyor. Korona virüsü ile yatıp onunla kalkıyoruz. Kaç kişiye bulaştığı, kaç kişinin öldüğü, Çin iktidarının ne kadar çaresiz olduğu, hatta insan haklarının nasıl çiğnendiği, insanların nasıl sokaklarda düşüp öldükleri haberleri boy boy veriliyor. İnsanların nasıl acı çektikleri bir yana bunun Çin ekonomisine getireceği gerileme ve onun tüm dünya ekonomilerine nasıl yansıyıp dünyamızın bir resesyona girilebileceği üzerine bol bol yazılıyor. Televizyonlarda, basında baş haber… Bir yazara göre de aslında virüsün kendisi politik bir virüs haline geldi. Kapitalist dünyanın içinde bulunduğu çeşitli sorunlar, savaşlar, iklim kirliliği, politik protestolar, ayaklanmalar, sosyal harcamaların kısılması, bütçe açıklarının yarattığı sıkıntılar her şey ama her şey halkların baş konusu olmaktan çıktı. Varsa yoksa Çin’deki korona virüsü ile yatar kalkar olduk. Yani dünyamızda var olan asıl “virüs” kapitalizm, neoliberal politik sonuçları ikincil hale getiriliverdi.
Tam bir fake yani yanlış haber bombardımanı altındayız. Hatta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yetkilileri ağzından bile böyle bir panik yaratmanın iyi bir şey olmadığı açıklandı. Panik havasının salgına karşı doğru davranmayı etkileyeceği belirtildi. Gene WHO yetkilileri tedbirin elden bırakılmaması ama salgının Çin içinde genel olarak denetim altına alındığına ve yeni vakaların azaldığına dair açıklama yaptılar. Ayrıca bu salgının daha önceki yıllarda yaşanan SARS ve MERS salgınından daha az tehlikeli olduğu belirtildi. Hatta birkaç yıl önce grip salgını 15 milyon Amerikalıyı etkiledi. En az 140 bin insan hastanelere kaldırıldı ve yalnız o mevsimde 8 bin 200 kişi öldü. (1) 2009 yılında da 55 milyon ABD’li domuz gribine yakalandı ve 11 bin kişi öldü. Oysa korona virüsünden ölen insan sayısı yazıyı kaleme aldığımız günlerde 2 bin 100 civarındadır. Yani ne hasta sayısı ne ölüm oranı SARS ve MERS hastalıklarından daha tehlikeli değildir. Virüsün kendisi o kadar öldürücü değildir. İyileşmeler giderek artmaktadır. Son gelen haberlerde tedavi edici ilacın bulunduğu bile yazılmaktadır. Ama Batı basınında çizilen tablo bunun tam tersidir: virüs tüm dünyayı saracaktır, milyonlar ölecektir.
Aralık ayı sonlarında salgın başladığında bunun bir salgın olduğu henüz bilinmiyordu. Sıradan bir üşütme olduğu düşünülerek hastalar ilaç verilip evlerine yollanıyordu. Ama sonra çekilen ciğer röntgenlerinde benzerlikler olunca araştırmalara başlandı. Ancak üst düzey sağlık yetkilileri ve devlet sağlık teşkilatının araştırmaları sonunda bunun ulusal bir salgın olduğu anlaşıldı ve halka açıklandı. Sonra sürekli olarak şeffaf bir biçimde gelişmeler halka anında açıklandı.
Ülkenin ortasında merkezi iki tane eyalet tamamen karantina altına alındı. Karantinaya alınan alanda yaklaşık 70 milyon insan yaşamaktadır. Yani ülkemizden büyük bir insan kitlesinden söz ediyoruz. Ayrıca bu alan öyle Çin’in kıyısında köşesinde değil ülkenin ticari, hava, kara yolları ağlarının kesiştiği bir bölgedir. Ülke içi hava yolunun merkezidir. Karantina çok sıkı biçimde uygulanıyor. Tüm giriş çıkışlar sıkı denetleniyor. Bu yapılırken de bölgenin yiyecek içecek gibi normal yaşam ihitiyaçlarını aksatmamaya büyük çaba harcanıyor ve başarılıyor.
Korona virüsü için mücadelede iki tane kocaman, binlerce yataklı hastane akıl almaz bir hızla inşa edildi. Wuhan eyaletinde de 11 tane hastane devreye sokuldu. Var olan spor ve sergi salonları hastaneye dönüştürüldü. Hepsi virüsle mücadeleye göre donatılmış 10 bin yataklı portatif hastaneler kuruldu. Ayrıca kentlerin tüm alanları günlerce, sürekli olarak dezenfekte edildi. Sonuçta virüs iki eyalete başarı ile hapsedildi ve savaşıldı. Bu kadar kısa zamanda bu işin yapılmasının başka bir ülkede pek olasılık dışı olacağını WHO yetkilileri bile kabul etmektedir.
29 eyaletten 30 bin sağlık çalışanı ve ordu personeli bu alanda çalışmaya başladı. Var olan hastaneler özel olarak virüsle mücadeleye göre yeniden donatıldı. Bulaşmayı azaltıcı tek kişilik, katlar arasında sağlık malzemeleri, yemekler taşıyan asansörler yapıldı. Yemekleri dağıtan, kapıları açıp kapatan robotlar devreye sokuldu. İnternet üzerinden çağrı merkezleri, acil telefon hatları oluşturuldu. Tüm yerleşim birimlerinde yaşayanların tek tek ateşleri insansız hava araçları ile ölçüldü. Ateşi olduğu ve virüsün bulaştığı tespit edilenlerin özel araçlarla, izole şekilde hastanelere taşınması örgütlendi. Bunun için mahallelerde gönüllüler ordusu oluşturuldu. Yani halk tıpkı savaşlarda olabileceği gibi örgütlendi.
Merkezi iktidar devlet fabrikalarına yeni düzenler getirerek virüsle savaş için gerekli olan maskeler, özel giysiler, laboratuvar gereçleri vs. üretimini ayarladı. Halkın yiyecek, içecek ve ihtiyaçlarını karşılayabileceği izole alış veriş merkezleri oluşturuldu. Ayrıca evlere ihtiyaç dağıtım servisleri kuruldu. Halkın normal günlük yaşamlarını evlerinde sürdürebilmeleri için sıkı bir örgütlenme ağı oluştu.
Çin Ulusal Sağlık Komisyonu’nun son verilerine göre 75 bin üstünde kişi hastalandı, bunların 14 bini iyileşip taburcu edildi. 2 bin 200’e yakın kişi öldü. Son 2 haftadır yeni hasta sayısı azalma eğiliminde. Yeni virüse yakalanma 3-18 Şubat tarihleri arasında 890’dan 56’ya düştü. (2) Tedavi için ilaç bulunduğu açıklandı. Hemen ekleyelim, tüm bu sağlık hizmetleri bedava yapılmaktadır. Kimsenin cebinden beş kuruş çıkmamaktadır.
Elbette bütün bunlar yapılırken genel Çin ekonomisinin etkilenmemesi düşünülemez. En başta lokanta, marketler, berberler, sinema, tiyatro, kültürel alanlar gibi küçük esnaf iş yapamaz hale geldiler. İç turizm tamamen durma noktasına girdi. İç ve dış havayolları hiç çalışamaz durumda kaldı. Onların ekonomik durumlarında büyük zararlar oluştu. Ayrıca karantina altında olan yerlerdeki fabrikalar kapalı kaldı. Üretim durdu. ÇKP buna karşı merkez bankası kanalı ile bir takım önlemler aldı. Borç ertelemelerinden faiz oranlarına kadar yeni düzenlemeler getirildi. Ekonomiye destek olunacak fonlar oluşturuldu.
Çin’in Mücadelesi
Bu virüsün bu kadar politik hale getirilmesinin altında yatan gerçeklikler aslında bilinen şeyler. Çin’in kapitalizm karşısında bir sistem olarak Batı kapitalist sistemini sosyoekonomik olarak geçmeye aday olması… Çin’in birçok açıdan -kalkınma hızı ve ABD’den sonra dünyanın ikinci ekonomisi olması, üstelik kısa zamanda- ABD’yi geçeceği gerçeğidir. Ayrıca günümüz kapitalizminin tıkanmışlığı ve ekonomik çöküşünün başlamış olması Çin’e bu saldırıların gerekçesi olarak gösterilebilir.
Trump iktidarı başa geçeli beri kaç kez Çin mallarına yaptırımlar getirdi, DTÖ yasalarını çiğneyerek ihraç ürünlerine vergiler koydu, sonra küresel dünyada bunların kendi şirketlerini vurması sonucu kaldırdı ve kısa sürede gene koydu. Diğer dünya ülkelerine Çin mallarını almamaları için baskılar yaptı, yapıyor. AB içindeki en yakın dostlarının bile Huawei gibi gelişkin tekniği almalarını engelleyemiyor. Çin’in Yollar ve Köprüler Projesi ile Asya, Afrika, Avrupa ve Güney Amerika’ya yayılması ve bu ülkelerle ilişkilerini ABD aleyhine geliştirmesini engelleyememesi ABD’yi Çin karşısında çaresiz bıraktı.
Çin’de ortaya çıkan korona virüsü bu ülkeye karşı savaşta siyasete alet ediliyor. Virüs politikleşti. Korona tehdidi “sarı Çin halkı” tehdidi oluverdi. Çin imajı karalanıyor. Birçok Çinli dünyada fiziksel, sözsel saldırılara maruz kalıyor. Çin restoranları, mekanları ziyaret edilmiyor. Çinliler ülkelerine alınmıyor. Tam bir ırkçılık patlaması yaşanıyor. Çinli olan her şeye karşı bir öfke ve korku yaratarak Çin sistemini, onun son zamanlardaki sosyoekonomik ve teknik gelişmesini karalama ve lekeleme süreci yaşanmaktadır. Dünyadaki tüm sorunlar birden Çin’in üzerine atılıverecektir.
İkinci ve belki de daha önemlisi ise bu virüs bahanesi ile Çin’i karıştırmak, yalan yanlış/fake haberlerle içeride öfke yaratmak, ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemektir. Tıpkı Hong Kong, Tibet ve Uygur halklarını kışkırttıkları gibi korona virüsü bahanesi ile de aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Çin KP’si gözden düşürülecek, karalanacaktır. Halkta öfke yaratılacak, iktidara karşı eylemler başlatılacaktır. Ülke istikrarsızlaştırılacaktır. Bu nedenle korona virüsü bir politik virüs olarak asıl virüsten daha bulaşıcı, daha tehlikeli olarak tüm dünyaya yayıldı. İnanılmaz bir şekilde fake haberlerle karşılaşıyoruz. Yalanlar gerçeklerden çok fazla. Tüm dünya bir korona virüsü korkusunun içine sokuldu.
Bu virüsle savaşmak için Çin Komünist Parti Merkez Komitesi (ÇKP MK) neler yaptı? Tüm ülke yönetimini eline alıp merkezden yönetilmesi gerektiğini ilan etti.
Şangay Fudan Üniversitesi Çin Enstitüsü’nde araştırma görevlisi Song Luzheng “Bu tür acil durum senaryosunda devasa bir ülkeyi yukarıdan aşağıya etkili, verimli karar verme ve uygulama mekanizmaları olmadan seferber etmek imkansızdır. Örneğin, Wuhan’daki iki modern hastane sadece birkaç hafta içinde inşa edilemez; askeri tıp personeli ile birlikte tüm askeri personel Hubei eyaletine bu kadar çabuk ulaşamaz ve Hubei eyaletindeki her şehre tam olarak yardım etmek için yeterli kaynak ve olanağa sahip diğer illeri ve belediyeleri seferber etmesi de imkansızdır.” Dedi. Ve ekledi: “Farklı illeri, devlet dairelerini, askeri güçleri ve devlete ait büyük girişimleri koordine etmek ve öğretmek için merkezi liderlik gerektiren bu zamanında ve kararlı eylemler olmadan, durumun ne kadar kötü olabileceği ve salgının küresel bir mega krize dönüşmesi olasıdır.” (3)
Korona virüsle mücadele etkin biçimde Çin KP tekelinde yapılmaktadır. Çin’in 1.4 milyarlık bir nüfus olduğunu unutmayalım. Tüm bu toplum bir savaş için tek vücut haline getirilmeye çalışılıyor. ÇKP MK’sı adına Xİ şöyle diyor: “Kendimize güven, iş birliği, bilimsel engellemelere çözümler arayarak, doğru politikalarla bu savaşı kazanacağız.”
ÇKP savaşı yönetirken ekonominin merkezi olmasının mobilizasyonda çok önemli olduğunu söyledi. Şeffaf davranıldı, halklara gerçekler olduğu gibi açıklandı ve halk hoşnutsuzluğuna yanıt verilmeye çalışıldı. Ama Çin olaydan büyük dersler çıkartmış ve öğrenmiştir. Salgınla mücadele sırasında işleri merkezi olarak yönetmek için harekete geçildiğinde birçok eksik çıkmıştır. “Geçen yılki 19. ÇKP MK’nin dördüncü toplantısında Çin isteminin ve yönetim kapasitesinin modernleştirilip geliştirilmesinin önemine işaret etmişti ve COVİD-19 virüsü bu iş için tam bir sınavdır. Bu baskı sistemin sorunlarını, zayıflıklarını ortaya çıkartmada bir deneydir. Parti bunu yakalamalı ve yönetim stratejisini geliştirmek için kullanmalıdır.” dendi. (4) Korona ile dövüşte başta yereller ve merkez arasında bağlantı kopuklukları olmuş ve kararsızlıklar yaşanmıştır. Ancak ÇKP bundan öğrendiğini ve Kongre çerçevesinde bunların düzeltilmesi ile ekonomik gelişmenin daha modernleştirilip iyileştirilmesinin ana planının belirlendiğini açıklandı. Gerçekten tüm bunlar nedeniyle Çin iktidarı büyük bir tebrik hak etmektedir.
Sonuçta Batı hiç de istediği gibi virüsü politik bir savaş haline getirip ülkeyi karıştırma amacına ulaşamadı. Aksine Çin halklarının kendi iktidarlarına olan güvenini sağlamlaştırdı ve ekonomik büyümesindeki aksaklıkları giderebilmede bir deney işlevi gördü. Öte yandan politik virüs Batı’nın kendisini vurmaya başladı. WHO yetkililerinin uyarılarına rağmen Batı halklarında olumlu olmayan panikler yarattı. Politik virüs sonuçta Batı’nın istediği gibi Çin’i değil kendisini vurmaya başladı. Bazı sağ basın kanalları bile yapılan fake haberleri protesto etmek hatta özür dilemek zorunda kaldı. Yanlış haberleri deşifre eden yazılar çıkmaya başladı.
Başımızı iki elimizin arasına alıp düşünelim, böyle bir salgın bizim ülkemizde ya da ABD, AB gibi merkez ülkelerde olsa gerçekten bu kadar etkin davranabilirler mi? Her şeyin insan hayatı değil para üzerine döndüğü ekonomilerde mümkün müdür? Tüm ekonomiyi hastalığa karşı örgütleyebilirler mi? WHO yetkilileri bile bunun yapılamayacağını teslim edip Çin hükümetini tebrik etmektedir. Batı yine Çin’i karalama emeline ulaşamadı hatta silah elinde patladı denebilir.
(1) Global Research, 14.2.2020 Western Anti-Chinese Propaganda Exaggerates Coronavirus Danger, Creates Panic yazar Andre Vltchek
(2) Telesur 19.2.2020 China: Over 14 Thousand Patients Recover From Coronavirus
(3) Global Times 16.2.2020, Xi stresses centralized leadership in virus battle” Yang Sheng
(4) ay