Küreselleşme sonrası yeni dünya “düzeni”
Batı dünyası liberal demokrasilerden yeni bir faşizme, 21. yüzyıl faşizmine doğru yol alıyor. Batının değerler sistemi artık çöküyor. Postmodernizmle aklın yolundan çıkan Batı dünyası hızını alamayınca “gerçek ötesi” bir dünyanın içine giriyor.

Yeni bir dünya düzeninin henüz şekillenmediği günlerdeyiz. Hangi yollardan nasıl şekilleneceği ise bilinmiyor. Bu konuda önceki düzende nelerin yaşandığı ve sona erdiğine baktıktan sonra yeni için belki ipuçları yakalanabilir.
Kapitalist ekonominin özellikle 80’ler sonrası finansa kayması ve dünyanın finans operasyonları ile yağmalanması 2008’de duvara çarpmıştır. Bu biliniyor, ancak yerine belirgin bir sermaye birikim modeli kurulamadı.
Enerji üzerine rekabet Ortadoğu’nun vahşice yağmalanmasına, savaşların beklenmedik bir şekilde Avrupa’ya yayılmasına neden oldu. Bir sonuca varılmış gibi görünse de hem bölgede hem de Avrupa’da yeni savaş birikimleri yaşanmaktadır. İran’a yeni bir saldırı olasılığı vardır. Avrupa Ukrayna savaşını dört beş yıl daha uzatıp Rusya’yı caydıracak bir ordu hazırlığı içindedir. (Dr. Chaos or How to Stop Worring and Love the Disorder, Valdai Papers)
Küreselleşme ile kapitalizm Fukuyama’nın ağızından ‘tarihin sonu’nun geldiğini ilan etmişti. “Liberal demokrasiler” insanlığın varacağı en yüksek siyasal basamaktı. Kapitalizm hızla Fukuyama’yı utandıracak ölçüde “vahşi kapitalizm” günlerine döndü.
Finansal spekülasyonun tablosu ürkütücüdür. Kuzey Amerika’da 2024 yılında 8.4 milyon kişi 30 trilyon dolara sahiptir; Avrupa’da 5.7 milyon kişi 19 trilyon; Latin Amerika’da 0.6 milyon kişi 9.2 trilyon; Ortadoğuda 0.9 miyon kişi 3.5 trilyon; Asya Pasifik’de 7.6 milyon kişi 26.9 trilyon dolara sahiptir. (Valdai Papers, ay) Bunlar finans spekülasyonlarının ve küreselleşme yağmasının somut kişileridir.
2008 krizi sırasında ABD Merkez Bankası pazara trilyonlarca dolar sürmüştür. Bunlar bankalar eliyle büyük ölçüde Google gibi yeni teknoloji şirketlerine akmıştır. Bu yıllarda teknoloji şirketleri bu paralarla devleşmişler, ABD ekonomisinin yeni devleri olmuşlardır. 60’lı yıllarda dev petrol şirketleri “yedi kızkardeşler”in yerini Goolge’dan Nvidia’ya uzanan sekiz teknoloji devi almıştır.
Küreselleşme sonrası dünyada en önemli gelişme bu teknoloji devlerinin ABD silah sanayii ile kaynaşmasıdır. 2024’de ABD silah harcamaları 998 milyar dolar olmuştur. Ardından gelen Çin’in harcamaları 313 milyar, Rusya’nın 149 milyar, Almanya ve ve diğerlerinin harcamaları yaklaşık 85 milyar dolar civarındadır. (Valdai Papers, ay) Dünya en son teknoloji ile donanmış silahlarla tıka basa doluyor.
Henüz nasıl bir şekil alacağı belli olmayan yeni dünyanın en önemli özelliği büyük bir silahlanma içine girmesidir. Büyük ülkeler yeni savaş biçimlerine hazırlanıyor. Bunların başlıcaları SİHA’lar ve menzili ve vuruş gücü yüksek füzelerdir. Konvensiyonel savaşların yerini çoktandır çeşitli hava sistemleri ve füze savaşları almıştır. Yapay zekâ ile insansız savaş imkânları daha da yükselecektir. Bu yoksul ve geri ülkeler için yıkım ve ölüm demektir.
Günümüzün diğer önemli özelliği rekabetin 2000’li yılların başlarındaki fosil enerji alanlarından yarı iletken teknolojilerine ve değerli madenler alanına kaymasıdır. Trump, rekabeti neoliberal günlerdeki düzeninden çıkartıp gümrük tarifeleri savaşlarına yerleştirmeye çalışıyor. Bu değişim bütün dünya ticaret sistemini radikal bir şekilde bozabileceği için bu yolda yürürken ikide bir zikzaklar çiziyor. Trump İkinci Dünya Savaşı sonrası bizzat ABD tarafından kurulan dünya sistemini değiştirmeye çalışıyor. Bunu normal yollardan yapamadığı için keyfîliği sistem hâline getirmeye çalışıyor. Ancak işler bir türlü Trump’ın istediği gibi yürümüyor.
Güçler durumu açısından artık dünya bir süper gücün kaptanlığında yol almıyor. O günler neoliberalizm- küreselleşeme günlerinde kaldı. ABD ve İngiltere’nin sürükleme gücüyle akan yıllar 2008 sonrası büyük bir krize girdi. Küreselleşme sonrası yıllar çok kutupluluk ile anılıyor. Ekim sonu Güney Kore’de toplanan APEC (Asia Pacific Economic Cooperation) toplantısında Çin lideri Xi “güçlendirilmiş çok kutupluluğu” savundu.
ABD çok kutuplu bir dünya tarafından kuşatıldıkça bildik kabadayı rollerine giriyor ve keyfîliği kendine yol ediniyor. Uluslararası güç ilişkilerinde keyfîliğin artması dünyayı kaçınılmaz olarak savaşlara götürür.
Uluslararası düzeni şekillendiren kuralların kökeni Batı dünyasından kaynaklanır. Başta ABD bu kuralları kaldırmak istiyor. (Valdai Papers, ay)
Küreselleşmenin güzel günlerinde liberal demokrasiyi tarihin sonu ilan eden Batı dünyası artık onun karşısındadır. Küselleşme sonrasının bir diğer önemli özelliği burjuva demokrasilerinin çürümesidir. Batı dünyası liberal demokrasilerden yeni bir faşizme, 21. yüzyıl faşizmine doğru yol alıyor. Batının değerler sistemi artık çöküyor. Onun yerini alan güçlü bir sistem henüz yoktur; ancak Batı dünyasında düşünce biçimi rasyonalizmden “gerçek ötesi”ne doğru hızla yol alıyor. Postmodernizmle aklın yolundan çıkan Batı dünyası hızını alamayınca “gerçek ötesi” bir dünyanın içine giriyor.
Küreselleşme sonrası dünya içinden çıkıp geldiği önceki dünya düzeni ile hesaplaşıp bocaladıkça keyfiliğin bataklığına saplanıyor.