Alevi Değerleri Yargılanamaz

Siyasal olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Alevi hareketinden ciddi bir rahatsızlık duyduğunu ve ‘Alisiz Aleviler’ senaryosuyla itibarsızlaştırma çabalarını zaten biliyoruz.

26 Şubat’ta kamu görevlisine hakaret ve 2012-2015 yılları arasında yapılan sosyal medya paylaşımları nedeniyle Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker’e açılan dava duruşmasına katılan yüzlerce insandan biriydim. Kamu görevlisi olarak bahsedilen o dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Sosyal medya paylaşımları ise İstanbul’a yapılan üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesini eleştirmiş ve Alevilerin katili olan Yavuz Sultan Selim’e lanet okumuş olması, Berkin Elvan’ı savunması ve benzeri paylaşımları yüzünden ceza verilmek istenmesi. Ortada başbakanlık diye bir kurum kalmadığından suçlama kamu görevlisine çevrilmiş. Sosyal medya paylaşımlarını o dönem Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Başkanı olarak bulunduğu örgütün duruşunu, inancının ve öğretinin gereğini paylaşan Turgut Öker şahsında aslında Alevi değerlerini yargılama girişiminde bulunulmaktadır. Bu dava hem inançsal hem siyasal yönüyle Alevileri sindirme, Alevi hareketini dizayn etme çabasıdır.

Siyasal olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Alevi hareketinden ciddi bir rahatsızlık duyduğunu ve ‘Alisiz Aleviler’ senaryosuyla itibarsızlaştırma çabalarını zaten biliyoruz. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı üzerinden kendisini Avrupa’da rahat bırakmayanları cezalandırma politikasını daha önce Turgut Öker’in milletvekilliğini engellemesiyle görmüştük. Şimdi ise açılan davalar ve altı soruşturma aslında bunlardan bağımsız değil. Nasıl ki bu zihniyet Kürtlere Selahattin Demirtaş üzerinden, sosyalistlere Figen Yüksekdağ üzerinden ve Gezicilere Osman Kavala üzerinden sindirme politikasını ısrarla sürdürüyorsa bu kez de Alevilere Turgut Öker üzerinden sindirme politikasını yürütmeye çalışmaktadır. İzmir’de Alevi kurumları ve Eğitim-Sen tarafından yapılmak istenen Laik, Bilimsel ve Anadilde Eğitim mitingine müdahale edilmiş ve 90 kişi gözaltına alınmıştı. Bu davadan gözaltına alınanların hepsine 5 ay hapis cezası verildi. Bunların içinde Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan da var. Hali hazırda bir buçuk yıldır iddianamesi bile hazırlanmamış ama tutuklu olan PSAKD Sarıyer Şube Başkanı Zeynep Yıldırım da var.  Demokratik taleplere yönelik barışçıl bir eyleme müdahaleler artarken herkesi cezalandırma politikası her kesime uygulanmaktadır.

İnançsal boyutta ise öğretimizin gereği Yezit’e ve Yezitlik yapanlara biz her cemimizde lanet okuruz, zulmün karşısında dururuz. Yapılan paylaşımlar bu öğretimizin bir parçası, inancımızın gereğidir. Bize bu dava ile inancınızı unutun veya yaşamayın demekle kalınmıyor; değerlerimiz de yok sayılıyor. Bu değerler yeni oluşan değerler değil yüzyıllarca süregelmiş ve bu değerler uğruna birçok yol önderimiz bedel ödemiştir. Bu değerlerin mahkemede tartışılıp yargılanması biz Aleviler tarafından kabul edilemez.

Alevi hareketi içinde belki geçmişte birçok kişiye farklı zaman dilimlerinde dava açılmış olsa da son süreçte sistematik uygulamalara maruz kaldığımızı ve birçok kurum başkanı veya yöneticilere soruşturma ve davaların açıldığını hepimiz biliyoruz. Değerlerimiz üzerinden yapılan açıklamaları ve sosyal medya paylaşımlarını kriminalize etme ve mahkeme süreçlerini devreye sokma aslında AKP hükümetinin yeni bir mücadele alanı yaratmasına sebep olmuştur. Yargı yoluyla dizayn etmeye karşı, yargılananların suçlayanları yargılamaya yönelik fırsat doğurması gibi adliyelerin ve mahkeme salonlarının mücadele yerine dönüştüğüne daha önce PSAKD Kartal Eski Şube Başkanı Songül Tunçdemir’in Malatya’da görülen davasında, son süreçte ise Gezi ve Turgut Öker davasında şahit olduk. Alevi değerleri yargılanamaz diyen yüzlerce can, mahkeme salonlarını doldurmuş; adliye bahçesinde sloganları ile öğretisine sahip çıktığını göstermiştir. Farklı ülkeler ve Türkiye’nin farklı illerinden gelen canlarla buluşmak, haksızlığa ortak itiraz etmek ve öğretiye sahip çıkmak ayrıca güzel bir duyguydu.

Adalet Sarayları; inancı ve düşüncelerinden dolayı yargılananlara destek olmak, itirazlarını dile getirmek isteyenlerin bu baskı ve sindirme politikalarına karşı Hüseyni duruş sergileyenlerin mücadele yeri olacaktır.

Aşk ile…

Yazarın Diğer Yazıları