Umut Zerreleri – Ayşe Tansever
İçinde bulunduğumuz dünyada sosyo ekonomik özellikleriyle İspanya hükümet programı insanın içinde bir umut ışığı yakmıyor mu?
Bu yazıya niyetlendiğimizde İran olayları patlak verdi. Tehditler havada uçuşuyor. Savaşlar, belirsizlikler, her türden korkular dünyamızı sarmış durumda. Avustralya’da orman yangınları da bu ateşli ortamı daha da ısıtıyor. Ama Avrupa’da dikkate değer bir gelişme bizde bu karamsarlıkları bir yana bırakıp olumlu sayılabilecek bir politik gelişmeye dikkat çekme isteğini doğurdu.
İspanya’da yeni bir hükümet kurularak ülkenin bir yıldan fazla süredir içinde bulunduğu iktidarsız dönem sona ermiş gözüküyor. Yoksa ülke bu yıl içinde üçüncü ya da beş yıl içinde beşinci genel seçimlerine gidecekti. Yani ülke uzun süredir çok parçalı, bölünmüş siyasi ortamından şimdilik kurtulmuş gözüküyor. Elbette bunun ne kadar süreceği tartışmalıdır ve önümüzdeki günlerin de politik çatışmalı bir döneme girdiği kesindir. Aslında bu artık birçok dünya ülkesinde karşı karşıya olduğumuz bir gerçeklik. Siyasi yapı her yerde paramparça.
Ülke tarihinde çok uzun zamandır hiç koalisyon olmamış, ABD’de gördüğümüz gibi iktidar iki ana parti, tutucu Halk Partisi PP ile Sosyalist Parti PSOE arasında sürekli değişip durmuştur. Ancak ülke ekonomisi genel AB politikaları ile giderek kötüleşip neoliberal politikalar halklarda yoksulluğu arttırınca da bu iki partinin tek parti olarak çoğunluk kazanmaları zorlaşmış ve birçok yeni parti doğmuştur. O nedenle ülke uzun bir süredir koalisyonları benimseme sürecinde idi.
Nisan seçimleri sonrası anlaşamayan PSOE ve Unidas Podemos sonuçta 10 Kasım seçimleri sonrasında koalisyon yapma kararı aldılar. Ama ikisinin de oyu 350 sandalyeli parlamentoda çoğunluğu sağlamaya yetmediğinden üçüncü bir parti ortağı arayışına girdiler ve uzun pazarlıklar sonrası Katalan Cumhuriyetçi Sol (ERC)’un dışarıdan destek vermesi üzerinde anlaşıldı. ERC anlaşma gereği oylamaya katılmadı ve PSOE ve Unidas Podemos hükümeti bu hafta başı parlamentoda iki oyla onaylandı.
İspanya’da kurulan bu sosyalist denebilecek iktidar önümüzdeki günlerde AB halklarına iki açıdan örnek olabilir. Birincisi yıllardır ilk kez neoliberal kemer sıkma politikalarına alternatif bir sosyo ekonomik program hayata geçirilmeye çalışılacaktır. İkinci olarak ülkenin Katalan ayrılık sorununa olumlu bir bakış getirilmektedir.
İkincisinden başlarsak, bilindiği gibi kemer sıkma politikalarından beri AB’de merkezi iktidardan ayrılma eğilimleri tüm kıtada artmıştı. Hatta şimdi rakamı hatırlamıyoruz ama ayrılmalar bir başlasa onlarca yeni devlet kurulabileceği tahminleri yapılıyordu. İspanya koalisyonu bu konuyu da gündeme taşıyabilir.
Parti Başkanı’nın ayrılıkçılık suçlamaları ile 2017 yılından beri tutuklu olduğu Katalan Cumhuriyet İttifakı ERC ile varılan anlaşmaya göre koalisyon hükümeti göreve başladıktan 15 gün içinde Katalonya bölgesinin geleceği politik bir sorun olarak tartışılmaya başlanacaktır. Tartışmalara hiçbir kısıtlama getirilmeyecek ama çerçevesi ülke yasal politik sistemine uyma zorunluluğundadır. Yani ülkenin parçalanmayacağı sözü alınmıştır. Tartışma sonuçları Katalonya vatandaşlarının oylamasına sunulacaktır. Sorunun sadece politik olduğu özellikle vurgulanmaktır. Bu anlaşma parlamentoda muhalefet partilerinin top ateşine tutuldu. PSOE Başkanı’na soruşturma açılmasına kadar tehditler yapıldı. Sonuç İspanya kadar tüm AB açısından yakından izlenecek önemdedir.
Koalisyon hükümetinin ikinci önemi de programında yatmaktadır. Kemer sıkma politikalarına alternatif yığınla karar vardır. Koalisyon ortağı Unidas Podemos lideri Iglasias genel olarak bunlara Feminist Politikalar demektedir. Sosyal ve kamu hizmetlerine ayrılan bütçeler arttırılırken çevre koruması sağlanacaktır.
En başta eski politikalar tersine çevrilmektedir. Yoksullardan değil zenginlerden alınan vergiler arttırılacaktır. Yıllık geliri 130 bin Euro üstünde olanlardan alınan vergiler %2 ve 300 bin üzerinden %5 oranında arttırılacaktır. Şirketlerden alınan vergiler en az %15 olurken bankalar ve enerji firmaları %18 vergi ödeyeceklerdir. Eski iktidarların yürüttüğü, zenginlerden az vergi alma politikasına veda edilecektir.
Asgari ücretin, az buz değil, %60 üzerinde arttırılması hedeflenmektedir. Bu durumda işçi ücretleri 1200 Euro’ya kadar yükselebilecektir. Öte yandan eski iktidarların 2012’de düzenlediği çalışma yasaları yeniden gözden geçirilecek, işçi çıkartma konusunda işverenlere getirilen kolaylıklar kaldırılacaktır. Örneğin artık doktorun hastalık raporu olduğu halde işe gelmeyen işçilerin işten çıkarılması engellenebilecektir. Ayrıca geçici işler ve güvencesiz işçilerin kötü çalışma koşulları ile mücadele edilecektir.
Emeklilerin maaşlarına da yeni düzenlemeler getirilecektir. Maaşları ülke ekonomik performansına göre ya da yaşlıların tahmini ömür sürelerine göre ayarlayan sistem kökten değiştirilecektir. Eğitim, sağlık, çocuk bakımı gibi hizmetlere halktan yana yeni düzenlemeler getirilip yeni fonlar yaratılacaktır.
İspanya’da kurulacak olan bu yeni hükümet programı kıtada yıllardan beri kemer sıkma politikalarıyla yaşam koşulları kötüleşen halklar açısından bir örnek olma niteliğindedir. Fransa’da rekor protesto ve grevlere yol açan Macron’un yeni kemer sıkma politikalarına bir seçenek ve güç katabilecektir. Aynı şey çoğu AB ülkeleri için de yol gösterici olabilir. İçinde bulunduğumuz dünyada sosyo ekonomik özellikleriyle İspanya hükümet programı insanın içinde bir umut ışığı yakmıyor mu?