Bölgede Yeni Dönem – Mehmet Yılmazer
Fotoğraf: Nazanin Tabatabaee
Süleymani’nin vurulması, ABD’nin strateji yoksunluğundan kurtulup yeni bir stratejiye yöneldiğinin işareti midir?
ABD bölgede sonuçlarını kestiremeyeceği bir adım attı. Süleymani’nin öldürülmesinin ardından nelerin geleceğini öngörmek çok zordur. Karşılıklı tehditler somut olacakları anlatmıyor. Ancak ortamın hangi yönde değiştiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. İran, bölgede uzun savaş deneylerine, tarihi olarak derin ve dayanıklı bir devlet kültürüne sahip olan bir ülkedir. Trump’ın macerasına telaşla ve hesapsız cevap vermeyecektir. Fakat bütün olanlar bölgede artık yeni bir döneme girildiğini gösteriyor.
Obama’nın başkanlığı sırasında Washington, Tahran’la bir uzlaşma yapmıştı. Irak işgalinden yıllar sonra yapılan bu anlaşma aslında Amerika’nın bölgede hedeflerine ulaşamadığının bir itirafıydı. Yeni dünya düzeninde “dostlarının” ve rakiplerinin enerji yollarını kesin olarak denetim altına almak isteyen ABD, Irak işgalinden sonra gördü ki, bölgede kurmak istediği egemenlikten çok uzaklara savrulmuştur. İran, Suriye ve Lübnan hattından ABD egemenliğine karşı güçlü bir karşı koyma ortaya çıkmıştır. İşgal ettiği Irak bile elinden kayarak İran’ın etkisine girmiştir.
Trump yönetimi, sözde şahinler, bu gidişe dur demenin zamanının geldiğini düşündüler. ABD İran’la yaptığı anlaşmayı yırttı, yaptırımları genişletti. Bu keskin adımları atarken Trump yönetimi İran’ı savaşla değil yaptırımlarla dize getirmeyi hesaplamıştı. Trump müteahhit kafasıyla yeni bir savaşa girmek niyetinde olmadığını sık sık açıkladı. Ancak başkanlık döneminin sonuna yaklaşırken elinde somut bir sonuç olmadığı gibi, bölge dengeleri Washington’ın istediği yönde gelişmiyordu. Süleymani’nin öldürülmesi askeri olarak parıltılı bir adım olsa da sonuçlarını Beyaz Saray’ın ne ölçüde düşündüğü çok tartışma götürür.
Süleymani’nin bölgede kurduğu “Şii hilali” sadece onun kişiliğiyle var olan bir güç alanı değil, arkasında Tahran’ın olduğu bir kurumsal yapılanmadır. Trump seçim yaklaşırken kendi konumunu güçlendirecek bir adım atmış görünse de, bölgedeki güç dengelerinden dolayı gelecek aylar beklenmedik gelişmelerle yüklüdür.
Trump yönetiminin en önemli zaafı dünya ve bölge ölçüsünde strateji yoksunu olmasıdır. Amerika süper güç olmaktan çıkıp mevzi kaybeden konumuna sürüklenirken, bu büyük sancılı değişime ayak uyduramadıkça çelişkili, savruk tepkiler üretmekten öteye gidemiyor. Bu karmaşanın nedeni sadece Trump’ın kişiliği değildir; tersine kaotik geçiş sürecine strateji üretemeyen Washington’ın dışa vuran hali Trump’ın “öngörülemezliği” kılığında yaşanıyor.
Süleymani’nin vurulması, ABD’nin strateji yoksunluğundan kurtulup yeni bir stratejiye yöneldiğinin işareti midir? Yani bölgede İran’ın etki alanını savaşla yok etme yoluna mı çıkmıştır? Amerikan yönetiminden yapılan açıklamalardan böyle bir sonuç çıkartmak mümkün değildir. Olaylar böyle bir noktaya varır mı? Bu sorunun cevabı mutlak olarak hayır olamaz. Ancak son adımla ABD yeni bir strateji içine girmiş değildir; aynı savrukluk ve strateji yoksunluğu yolunda yürüyor.
Fakat Süleymani’nin vurulması bölgeye yeni bir strateji kazandırabilir. O da Amerika’nın bölgeden sökülüp atılmasıdır. Irak Parlementosu, Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesi doğrultusunda bir karar aldı. Bu sürecin çok zorlu olacağı açıktır.
Bölgede ABD 10 ülkede 46 üsse sahiptir. Buralarda toplam 54 bin askeri vardır. Irak’ta ise 9 üssü ve 5 bin askeri bulunuyor. Buralardan Amerika’nın çekilmesi bugünün dengelerinde hemen hemen imkansızdır. Ancak Irak ve Suriye’den bir başlangıç olabilir. Bölgede böyle bir tepkinin yükselmesi ve bunun siyasi olarak örgütlenmesi olanaksız değildir. Yeterince itibar ve güç kaybeden ABD’nin, son gelişmelerle irtifa kaybı artabilir. Bu anlamda bölgede yeni bir stratejik yoğunlaşma ortaya çıkabilir.
Öte yandan, olaylar birdenbire seviye kazanır, gerilim beklenmedik noktalara tırmanırsa bugünün güçler dengesinin bir özelliği olan yumuşak saflaşma bir nitelik değişimine uğrayabilir. Yaklaşan üçüncü dünya savaşının safları daha belirgin hale gelebilir. Süleymani’nin vurulması, dünyanın içinde bulunduğu tıkanmadan; yanıcı ve patlayıcı madde birikimin artmasından dolayı kendi çıplak etkisinden öteye önemli gelişmeleri tetikleyebilir.