Şehir Hepimizin Mi? – Akın Kara
Şehir bileşenlerinin bir kısmı sosyal medya üzerinden #ŞehirHepimizin sözünü yükselterek yaşananlara bir cevap üretmeye çalışıyor. Kavramların ve olayların tarihinden kopartılarak karşımıza çıkartıldığı ve hakikatin eğip büküldüğü bu günlerde “Şehir Hepimizin mi?” sorusunu irdelemek ve hepimizin olanın ne olduğu üzerine düşünmesi daha da anlamlıdır.
“Bugün hak ve hukuk için ses yükseltme, buradayım deme günüdür.”[1] Bu cümle Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul Şehir Üniversitesi’nin (yazının bundan sonraki kısmında sadece Şehir olarak bahsedilecektir) tüm mal varlığına Halkbank tarafından borcu sebebiyle tedbir konulmasının ardından kendisi üzerinden dönen tartışma için yaptığı açıklamada kullandığı cümledir. Olayı kısaca özetlemek gerekirse Halkbank’tan kredi çeken üniversite, kendi açıklamasındaki[2] ifade ile “…geçen yıl yaşanan ekonomik kriz ve ülkemizin içinden geçtiği olağanüstü şartların da etkisi ile ödeme takviminde kısa süreli bir aksama…” yaşamıştır. Bu aksamanın ardından Halkbank, ekim ayında Şehir’in mallarına tedbir koymuş ve ardından Şehir bu duruma karşı kamuoyu yaratmaya çalışmıştır. 2008 yılında kurulan Şehir’i Ahmet Davutoğlu’na yakınlığıyla biliyoruz. Bu yakınlığın sonucu olarak da Davutoğlu-AKP kavgasında Davutoğlu’nun mevzilerini daraltmak için Şehir’in fiilen bitirilmek istenmesi iktidar ve onun eski ortağının arasındaki kavganın bir sonucu olarak karşımıza çıktı. Şehir yönetimi yapılanları özgür, bilimsel eğitime yapılmak istenen bir darbe olarak yorumlamakta ve kamuoyu çalışmalarında bu argümanlarla çeşitli açıklamalar, TBMM’de vekil ziyaretleri vs. yapmaktadır.
Üniversite kuruluşundan sonra Kartal’daki eski tekel arazisi bedelsiz şekilde Şehir’e tahsis edilmek istenmiş ve ardından yerel inisiyatifler ve TMMOB aracılığıyla bu yağma politikasına karşı dava açılmış, geçen yıl da Danıştay bu kararı bozmuştur.[3] Bir kamu arazisinin başka bir tüzel kişiliğe devrini ve bunun karşılıksız yapılmasını bazıları eğitime verilen destek, üniversitelerin gelişmesi adına atılan adımlar olarak yorumlayabilir. Ancak bağlamından kopuk değerlendirmeler çoğu konuda olduğu gibi bu gündemde de gerçekliği tüm yüzüyle açıklamaktan uzaklaştırmaktadır. Aslında iktidar ile Davutoğlu’nun 2016’ya kadar yürüdüğü ortak yolda büyütülen başka yapılardan bir farkını göremiyoruz. Kamu mallarının talanında kimi zaman bir özel üniversite, kimi zaman yandaş bir şirket rol oynamaktadır.
Bugün bir hak mağduriyetiyle karşımıza çıkanların (Oluşacak olası bir kapatma ya da el değiştirme durumunda, tümden piyasalaştırılmaya çalışılan yüksek öğretim sisteminde özel üniversitelerde okumak zorunda kalan öğrencilerin rant kavgasından azade ciddi kaygılarını atlamadan yorumlarımızı yapıyoruz) hemen birkaç yıl önce ülkede yaşananlardan dolayı Barış Bildirisi’ni imzalayan hocalara karşı aldıkları tutuma bakmakta yarar var. “…Bu bildiriye yansıyan provokatif dil, fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez….” 14 Ocak 2016 tarihli Cumhuriyet haberinde[4] yer alan bu ifade Davutoğlu’nun bugünlerde Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla da birlikte imzalarının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen ve tek tek beraat eden akademisyenler için kullandığı bir cümledir. Bugünlerde özgürlükten, bilimsel bilginin tekelinin olmaması gerektiğinden bahsetmek olması gerekendir ancak dün de bunun için aynı oranda tepki vermişsek. Bilindiği gibi bu süreç içerisinde binlerce akademisyen bu topraklarda barışın hakim olmasını istedikleri için ihraç edildi, işlerinden edildi ve haklarından mahrum bırakıldı, sivil ölüme mahkum edildi. Birileri de bu süreçte ya taraf oldu ya da sessiz kaldı.
“…Söz konusu vakıf üniversiteleri, mali işlemleri ile ilgili olarak kanunen YÖK’ün idaresi ya da yönlendirmesi dışında ve özerk bir statüye sahip olup YÖK’ün yetkisi ancak kaynak aktarımı hallerinde söz konusudur…”[5] Bu ifade ise üniversiteler üzerindeki tahakkümün sağlanmasında sembol kurum olan YÖK’ün Şehir’de yaşanan durumla ilgili açıklamasıdır. Hatırlanacağı üzere 80 darbesinin bir ürünü olarak YÖK, İhsan Doğramacı başkanlığında kuruldu ve İhsan Doğramacı da ülkenin ilk özel üniversitesi olan Bilkent Üniversitesi’ni kurarak eğitimin piyasalaşmasında sembol isim haline geldi.
Şehir bileşenlerinin bir kısmı sosyal medya üzerinden
#ŞehirHepimizin sözünü yükselterek yaşananlara bir cevap üretmeye çalışıyor. Kavramların
ve olayların tarihinden kopartılarak karşımıza çıkartıldığı ve hakikatin eğip
büküldüğü bu günlerde “Şehir Hepimizin mi?” sorusunu irdelemek ve hepimizin
olanın ne olduğu üzerine düşünmesi daha da anlamlıdır. Özgürlük için ses
yükseltirken sadece birileri için ya da bazı olaylar için değil, herkesin ifade
etme, düşüncesini aktarma özgürlüğünün olduğunu bilme ve bunlara karşı yapılan
saldırılarda da ses vermee, kamusal bilim dendiğinde iktidarın yağma
politikasında elde edilen “kazanımların” elden alındığında değil tümüyle
parasız eşit ve kamu yararına bilimi savunmak olgularını da birlikte düşünmekte
yarar var. Yazımızın başında Davutoğlu’ndan aktardığımız cümleden yola çıkarak,
evet, bugün( dünden başlayarak) hak ve hukuk için ses yükseltme, (hak ve hukuk
kavramını burjuva demokrasisi anlayışında kullanılan “küçük bir azınlık” şeklinde değil halkın
kamusal çıkarı için, hakkın eşiklikten ayrı tutulmayacağını bilerek) buradayım
deme günüdür. Yazımızın amacı iktidarın hoyratça saldırılarına bir dayanak
oluşturmak değildir lakin yağma döneminin bir kısmında elde edilenlerin devir
değişince elden alınma çabası bizlere yine neyin bizim, hepimizin olduğunu
sorgulamak için bir bir yol açmıştır. Dünün yandaşlarıyla bugünün “muhalifleri”
arasındaki kavganın yanı sıra zaman tam da üniversitelerin özgürlüğünün
konuşulduğu konu bağlamında özgür, demokratik ve bilimsel eğitim için bir kısım
azınlığın değil toplumun tümünün ulaşım imkanının olduğu üniversiteler için
kolları daha fazla sıvamanın zamanı.
[1] https://twitter.com/Ahmet_Davutoglu/status/1191385394149023744?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1191385394149023744&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.internethaber.com%2Fahmet-davutogludan-istanbul-sehir-universitesi-aciklamasi-2061305h.htm
[2] https://www.sehir.edu.tr/tr/Documents/Istanbul_Sehir_Universitesinden_Halkbank_Aciklamasi.pdf
[3] https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/11/12/danistay-istanbul-sehir-universitesine-bedelsiz-tahsisi-durdurdu/
[4] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/463646/davutoglundan-bildiri-aciklamasi.html
[5] https://www.gercekgundem.com/guncel/135760/yokten-istanbul-sehir-universitesi-aciklamasi