Durum Ne? – Mehmet Yılmazer

Ankara gürültülü bir operasyonla çok kısa ömürlü bir sonuç elde etmekten öteye gidememiş görünüyor.

Büyük gürültülerle başlayan operasyon beklenenden erken bitti. Ancak yeni durumla ortaya çıkan sorunlar bütün şiddetiyle devam edecektir. Kim kazandı-kim kaybetti hesapları doğal olarak yapılıyor. Anlaşmaların uygulanması pek çok sorunla yüklüdür. Bunlar şimdiden görülüyor. Ancak yeni bir güç dengesinin ortaya çıktığı açıktır. Aslında bu duruma bir biçimde gelinecekti. Suriye devleti dağılmadığı için ortaya çıkan mevzilenmelerin bir geçici yanı vardı. Cenevre konferansları, daha doğrusu anayasa tartışmaları başladığında güç durumu ister istemez yeni bir biçim alacaktı. Ankara’nın müdahalesi bu süreci hızlandırdı.

Hızlandırdı ancak Ankara açısından yarattığı sonuç ne oldu? Türkiye, Tel Abyad-Resulayn cebine girdi ve burası aynı zamanda operasyonun son sınırı oldu. Diğer bütün alanlarda Rusya ve Şam’ın sözü geçecektir. Şam, sınır bölgesine 12 gözlem noktası inşa edeceğini açıkladı.

Öte yandan Soçi Mutabakatı’nda ‘Adana Anlaşması’na yapılan atıflar Rusya’nın Ankara’yı yavaş yavaş Şam yönetimiyle konuşmaya hazırlaması anlamına geliyor. Pazartesi başlayacak Cenevre konferanslarıyla artık yeni bir dönem başlayacaktır. Ankara’nın bu konferanslarda artık Şam’ı tanımamak gibi bir tavrı devam ettirme şansı olmayacaktır.

YPG silahlarıyla birlikte alan değiştirdiği için, konum kaybı olsa da güç kaybı söz konusu değildir. Ankara YPG’yi sınırdan 30 km. aşağıya iteklemekle nihai bir hedef olarak ne kazanmıştır? Bu çok tartışmalıdır. Kendi toprakları olan sınır bölgesinden Kürt halkı çekilmeyeceğine göre, zaman aktıkça bugünkü zor durumu kendi lehlerine çevirme şansına sahiptirler. Ankara’nın bölgede kalışı her geçen gün zorlaşacak, ancak Kürt halkı kaybettiği mevzileri adım adım geri alma şansına ve zamanına sahip olacaktır. Ankara gürültülü bir operasyonla çok kısa ömürlü bir sonuç elde etmekten öteye gidememiş görünüyor.

Operasyonun bir diğer sonucu Ankara açısından uluslararası itibar kaybıdır. Bunun sahaya ne zaman nasıl yansıyacağını zaman gösterecektir. Ankara’nın ÖSO güçleriyle birlikte davranması ona kısa vadede kolaylık sağlıyor gibi görünse de, gelecek için Ankara’yı savaş suçları mahkemelerinin kapısına kadar götürecek potansiyele sahiptir. Bu konuda şimdiden tepkiler yükseliyor.

Son olarak, Ankara için operasyonun en önemli hedeflerinden birisi alana Suriyeli göçmen nüfusu taşımaktı. Yapılan iki anlaşmada da bu konuda açık bir madde yoktur. Üstelik Erdoğan’ın hesabı bu konuda Batı’dan gelecek yardımlara göre yapılmıştır. Böyle bir şeyin olmayacağı daha şimdiden anlaşıldığı için Saray öfkeyle “açarız kapıları” tehdidini her gün tekrarlıyor.

Almanya, girişimlerinin hangi sonuçları doğuracağını şimdiden kestirmek zor olsa da, Ankara’nın tehditlerine karşılık bölgeye belli ölçüde müdahale etmeye niyetli görünüyor. Almanya, Suriyeli göçmenler için Ankara’ya para vermek yerine neden Şam’la bir uzlaşma yapmasın?

Gürültü bitti. Ankara yaptığı operasyonun muhasebesini yapmakla karşı karşıyadır. Ankara’ya bir manevra alanı kalmış mıdır? Toz duman yatıştıktan sonra Ankara elde kalana kendisi de şaşıracaktır. Üstelik operasyonun muhasebesinin yapılacağı günler ekonomik krizin, krizin halk üstündeki muazzam yükünün, son kalan devlet mallarının da satılığa çıkışının, uluslararası piyasalardan borç edinmenin zorluğu ve artan yükünün baskısı altında yapılacaktır. Yani görülmek istenmeyen, hatta yasaklanan inatçı gerçek de operasyonun muhasebe masasına oturmuş olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları