Operasyonun Derinliği – Mehmet Yılmazer

Operasyonla Ankara hedeflerine varabilecek midir? Bunu bugünden kestirmek zor olsa da, operasyonun Kürt sorununu çözmek şöyle dursun iyice içinden çıkılmaz hale getireceği açıktır.

Operasyonun askeri derinliği az çok ortaya çıkıyor. Tel Abyad ve Resulayn arası şeritte M4 yoluna kadar 30 km. derinlikteki alanın tutulmasıdır. Bu operasyona Ankara; Kobani ve Menbiç’in “fethini” de dahil eder mi? Böyle bir durumda ABD ile ilişkiler nasıl olur? Bu henüz bilinmiyor. Bu operasyonun askeri derinliğinden çok siyasal derinliği önemlidir. Olayların gidişi ancak bu yönden bakınca daha iyi okunabilir. Erdoğan BM gezisinden eli boş dönmüştü, fakat pazar günü yapılan bir telefon görüşmesinden operasyon çıktı. Bu değişimin arkası nasıl okunabilir?

Beyaz Saray yönünden bakıldığında ortaya ilk çıkan gerçeklik Washington’un strateji yoksunluğudur. Trump’ın ilk açıklamasından sonra sık sık düzeltmeler geldi. Hala gelmeye devam ediyor. Eğer Trump yönetiminde bir mantık arayacaksak olanları iki noktaya bağlamak mümkündür. Başkanlık seçimleri yaklaşırken Trump verdiği “çekilme” sözünü tutmak istiyor. Bu sadece bir seçim vaadi olmaktan öteye Trump’ın küreselleşmeye karşı çıkan, “önce Amerika” mantığının da bir sonucudur. Trump’ın bir anlamda bir stratejisi vardır, ancak “Amerikan düzeni” veya güçler yapısı bu stratejiye uzak durmaktadır. Amerika yaşadığı güç kaybı ve konum yitimi gerçekliğine henüz stratejik olarak bir karşılık üretememiştir. Bunun en basit sonucu olarak sürekli zikzaklar yaşamaktadır.

Trump’ın Türkiye’ye yol vermesinin ardından ABD yönetiminde “Kürtlere ihanet” edildiği tartışması alevlendi. Böyle bir durumda Amerika’nın “güvenilirliği” tüm dünyada tartışma konusu olacaktır ve olmuştur da… Fakat bu güvenilirlik konusu zaten çeşitli nedenlerle sık sık tartışma konusu olmuştur. Daha önemlisi Amerika’nın “caydırıcılığının” tartışılır hale gelmesidir. ABD yönetimi bugüne kadar dediğini yaptırmak için Trump gibi “mahvederim” tehdidini kullanmazdı; uygun bir üslupla uyarır, sonra dediğini yapardı. Caydırıcılık zayıfladıkça Trump’ın kelimelerinin şiddeti artmıştır.

Ankara yönünden bakıldığında operasyonda ısrarın iki ana nedeni vardır. İlki, iç politikada gelinen tıkanmadır. Tıkanma o noktaya dayanmıştır ki, Ankara öncekilere göre daha riskli olan bir operasyonu göze almıştır. Bir diğer neden dış politikada gelinen noktadır. Rusya ve Amerika arasındaki manevraların sonuna gelinmiştir. Çok yakın zamanda İdlip savaşı nedeniyle Türkiye hem itibar kaybına uğrayacak hem de yeni göçmen dalgasıyla yüz yüze gelecektir. Operasyonla açılan yeni cebe Ankara göçmen yerleştirme gibi bir hedefe sahiptir. Yaşadığı göçmen gerilimini bu alana akıtmayı hesaplıyor. Ayrıca sık sık bu konuda Avrupa’yı da tehdit ediyor. Suriye savaşının başlarında çok şefkatli olan AKP iktidarı artık bunalmıştır.

Operasyonla Ankara hedeflerine varabilecek midir? Bunu bugünden kestirmek zor olsa da, operasyonun Kürt sorununu çözmek şöyle dursun iyice içinden çıkılmaz hale getireceği açıktır. Öncekilerden farklı olarak hemen tüm dünya operasyona karşı çıkmaktadır. Öte yandan bu operasyon Kürt halkıyla bugüne kadar olmadık ölçüde derin bir kopma yaratacaktır. Bu kopmanın ortaya çıkaracağı öfke, yeni gerilim ve mücadele biçimlerine yol açacaktır.

Ayrıca IŞİD sorunu nedeniyle özellikle Batı dünyasında endişe ve tepkiler artmaktadır. Trump bölgedeki IŞİD sorununu Ankara’nın kucağına bırakmıştır. Bu sorun operasyonun bir bataklığa dönüşmesinde özel bir yere sahip olacaktır.

Operasyonun iç politikada yol açacaklarının işaretleri şimdiden ortaya çıkmaktadır. Erdoğan operasyonun “millet ittifakını” parçalamasını beklemektedir. Seçimler öncesi “beka sorunu” üzerinden muhalefet üzerinde kurulan baskı önceki etki ve sonuçları doğurmamıştı. Saray yeni Suriye operasyonuyla kaybettiği silahını yeniden etkin hale getirmeye çalışıyor. Bu konuda aynı sonucu elde edip etmemesi muhalefetin tavrına bağlıdır. CHP’nin operasyon konusundaki tavrı, İyi Parti içinden çıkan sesler Saray’ın kısmen başarılı olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki günlerde siyasal safların yeniden şekillenmesi kaçınılmazdır. Bu saflaşmada derin ekonomik krizin kendiliğinden Saray aleyhine işleyeceğini düşünmek hata olur. Krizin ve savaşın yıkımına karşı güçlü bir tepki örgütlenmesiyle ancak beka sorunu işlemez hale getirilebilir.

Öte yandan bölgede de yeni saflaşmaların ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor. Amerika, Irak referandumunda ve son olarak Fırat’ın doğusunda aldığı tavırlarla Kürt halkı içinde önemli kırılmalara yol açmıştır. ABD büyük güç tavrıyla bu kırılmaları önemsemeyebilir. Ancak her “ihanet”in bir bedeli olur.

Yazarın Diğer Yazıları