Ağlatın Milletin Anasını, Şafaklar Sökmesin; Dua Edin Ey İhvanlar, Uzun Sultan Düşmesin – Hıfzı Süha Ölçer
….ya şehîd ol ya gazi, hiçbir vakit çekme bu haince nazı. Unutma sen Fatih’in torunu, al kanıyla toprağı sulayan şehîd oğlusun, son devrin sultanı Receb-ül Tayyib’in biricik umudusun. İncitme, yazıktır atanı, sakın ola hayal kırıklığına uğratma şu bizim milletin adamını.
Merhaba, ehlen ve sehlen ey canlar ve dahi cânanlar!
Kanlı mı olacak kansız mı, sertçe mi yumuşakça mı yol almalı; bir emriyle derhal demirin kesiliverdiği evvel emir sahipleri ile uğraşıp dalaşmaktansa, çalıyı arkadan dolanarak sinsice ve dahi takiyye ile mi hedefe varmalı derken, memlekete nefes dahi aldırmayan bir kıvama vâsıl olup; kasa, masa ve dahi nisâ ile dudak uçuklatıcı münasebetlere girişiveren azgın ve de müteşebbis bir ruha sahip yerli ve millî vatan evlatlarını bekleyen o fevkalâde ibretlik çöküş adım adım yaklaşmakta. Ol şu cihanda insanlığa bir faydası dokunabilecek en ufak bir fikir ve dahi amellerden uzak işbu hayırsızların hayır duasını alıp, kıllı bağırlarını sonuna kadar aralayarak ölümüne destek verdikleri Uzun Sultan’a karşı isyan bayrağı açanların sayısı artmakta, nice fırtınalar atlatan saltanat kayığı yan yatmakta, a cancağızlarım!
Bir elinde bağlama, yüreğinde bin sevda biriktiren; hürriyet de hürriyet, olmazsa olmaz ille de adalet, sulh ve selâmet diye tutturuveren ol şu hainler ile arada bir sızlanıp sopanın ucunu gördükten kelli artık birer müzmin muhalif kesilen bazı asilzadeler bile, hünkârımızın uzun ve dahi karanlık gölgesi altında her nevi entrikalara açık işbu gidişattan rahatsızlık duymaya ve de kıllarını kıpırdatmaya başladılar. Artık tabanı saran ve tavana dek sirayet eden küflenme ve çürümeyi dillerine dolayıp hücuma geçen imansızlar; hak diye yutturulan, fırsatını bulduğunda insanlığa kan kusturan ve de afyon niyetine koca bir âlemi uyuşturmak içün kullanılan işbu davayı yarı yolda bırakmak; öteki ile berikini kaygısız, kavgasız bir arada tutmak; tepemize çıkıp yüz buldukça Firavunlaşan kurtarıcılardan kurtulmak maksadıyla tıkır tıkır aklını işletip, fıkır fıkır kaynaşmaktalar.
İlk başlarda herkesin kuyruğuna yapışarak, daha sonraları ise tek başına buyruk sahibi olma hevesine kapılarak, millet-i cahiliye nezdinde elde ettiği şuursuz destek ile kendini cihan padişahı olma hevesine kaptırarak tozu dumana katan hünkârımıza şirk koşmak suretiyle tahtını başına geçirmek isteyen bilumum hadsizlere en ağırından haddini bildirmek ve dahi emîrü’l-mü’minîn ol milletin Reisinin emirlerini çiğneyenlerden her birine en az yüz değnek vurmak, şer’an caiz olduğu gibi, saltanatın bekası içün fevkalâde mühim bir vazifedir. Allah aşkına, din, vatan, bayrak, ezan uğruna vurun vurulun, dövün dövünün, övünün sövün ey mücahitler! İşbu fâni âlemde dörde kadar avrat, bir düzine boy boy velet, düşmanlardan devşirilip, yağma ve talandan arta kalan mal mülk, servet ve ganimet; cennet-i âlâda da ebedî kılınmış hizmetkârlar, huriler ve gılmanlar sizleri bekler.
Mamafih, var kuvvetiyle muhalefet eden fitne fücur ehli ortadan kalkıp hükümranlık yalnız Tayyibullah’ın oluncaya kadar onlarla cenk edin. Eğer vazgeçer, pes edecek olurlar ise ne âlâ. İşbu dinsiz imansızlarla kayıtsız şartsız biat edinceye kadar ölesiye cenge tutuşmak ve dahi inat etmekte direnen bazılarının ekmeğine kan doğrayarak, yedi sülalesine Allah ne verdi ise eziyet edip cefa çektirmekle mükellef kılındığımızı unutmayalım, ey ehl-i iman!
Kalplerinde vatan sevgisi, dillerinde tekbir, eller tetikte gözler ufukta, lâkin kıçı hep açıkta, muhtaç ve gariban birer ana kuzusu iken; kana, cana ve dahi mala doymayan kurtlar tarafından her biri ölüm makinesine dönüştürülen memleket evlatları, kaşlarını çatıp gözlerini bile kırpmadan tıpkı bir robot gibi çatır çatır çatışadursunlar; insanlığın yarası, içler acısı bu vaziyete karşı cephe alan birileri ileri geri atıp tutarak haince zehrini kusmaktalar. Ol şu cihanda adım atmadık, kapısına dayanmadık, nice masumların ırzına geçip, canına kıyma pahasına kılıç sallamadık yer bırakmayan ceddimizin yüz karası, dinden imandan nasipsiz densizlerin işbu fütursuzlukları, emanete hıyanet eden şuursuzlukları karşılıksız kalmayacaktır elbet. Düşman kanı akıtıp durmakla anca mutmain olan kalp durana kadar, başkasının toprağına paldır küldür girip kanlı gözyaşları döktüren kör olası aşk mezara kadar sürüverecektir, biiznillâh.
Bugüne kadar, şerefli bir birlik, şenlikli bir dirlik, her renkten müteşekkil ahenkli bir denklik, herkesi kucaklayan sahici bir kardeşlik, bizden olan olmayan cümle kullar içün her daim serbestlik diye diye ömrünü heba ederek ol şu nizama çomak sokan arsızlar, ne galib gelebilmiş ne de başını kuma gömüp, kıblesini Beştepe’ye doğru çeviren ahalinin gönlünü kazanabilmiş değiller. Vaktaki, kim hangi duaya âmin derse desin, kim nerede saf tutarsa tutsun İmam-Hatipli Receb bildiğini okur, allem edip kallem edip hep başa gelir, nihayetinde kazançlı çıkan işbu yeşil istibdat oluverir.
Bir aşağı bir yukarı hiç durmadan gezinip duran, zayıfın yürek burkan hâline hayıflanıp, takkeli nevzuhur haramîlere karşı selâma durmayan bre çapulcular! Yerli ve millî irade sahibi; iktidar, servet ve dahi tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek adam sevdalıları; zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul kılan, memleketi bir uçtan bir uca betona boğan, debdebe ve şatafat ile göz boyayan, saraylarda oturup değme sofralar kuran, Ahmed’i Mehmed’i birbirine boğazlatacak hâle sokan eserleriyle övünür, ha bire bunları dillendirir iken; siz nerenizle konuşur, ne eyler, ne söylersiniz gayri? Şu memlekete bir tek çivi çakmışlığınız; zengini ha bire doyurup, garîb gurabanın hakkını çalmışlığınız; nefsine ağır geleni bir başkasına haydi haydi reva gören alçalmışlığınız; sopa yerken başka, sopayı tutarken aşka gelip cümle âleme illâllah dedirten şaşırmışlığınız; abdestli yatıp, şeytana bile pes dedirten kötü niyetlerle kalkmışlığınız var mı, bre nâbekârlar!
Binâenaleyh; ya şehîd ol ya gazi, hiçbir vakit çekme bu haince nazı. Unutma sen Fatih’in torunu, al kanıyla toprağı sulayan şehîd oğlusun, son devrin sultanı Receb-ül Tayyib’in biricik umudusun. İncitme, yazıktır atanı, sakın ola hayal kırıklığına uğratma şu bizim milletin adamını. Entrika, şiddet, vahşet ve dahi akıl almaz, yürek kaldırmaz dehşetle dolu işbu mübarek çatının altında, fitne ateşi yakanlara, hünkârımızın ayağını kaydırıp, yüzüstü cumburlop devirmek içün adak adayan, fırsat kollayanlara rıza göstereyim deme sakın. Merdi namerde kul eyleyip, Allah adın anarak büsbütün kirli faaliyetleri dine diyanete uydurma ve dahi topyekûn ahalinin canına okuyarak yemyeşil ormanı çöle çevirmeyi ahdeden, zulüm üstüne zulüm bina eden işbu saltanat mevzubahis ise, gerisi teferruattır. Ağlatın milletin anasını, şafaklar sökmesin; dua edin ey ihvanlar, Uzun Sultan düşmesin!