Kıdem Tazminatı Emeğimizin Teminatı – Elif Irmak

Kıdem ödeme zorunluluğu kalmayan patronların işçiyi işten atmaları kolaylaşacak. İşçi ile patron arasındaki sorumluluk bağı kopacak. İşçiler hakkını ararken karşısında birinci dereceden sorumlu bir muhatap bulamayacak!

Kıdem tazminatı ve zorunlu BES (Bireysel Emeklilik Sigortası) tartışmaları bir kez daha gündemde. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getirdikleri konu, yıllarca emeğimizi biriktirdiğimiz teminatımız ve iş güvencemiz anlamına gelen  kıdem hakkımız!

İstedikleri kadar gündeme getirsinler; işçilerin, emekçilerin kıdem tazminatlarını sermayeye bırakmaya ve yolsuzluklarla üstüne çökülmesine izin vermeye niyetleri yok.

Son 16 yılda neredeyse emeğin ve emekçinin başına gelmeyen kalmadı. Bunun en son ve çarpıcı örneği ise yine AKP’den geldi. AKP Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun; asgari ücretle geçinen 5 kişilik bir ailenin günde üç öğün çay-simit tükettiğinde ceplerinde 1120 lira para kalabileceğini söylemesi akıl alır gibi değil. Neredeyse ‘’Hiçbir şey yiyip içmezseniz her ay cebinizde bir asgari ücret kalıyor’’ pişkinliğine erişecekler. Lüks ve şatafat olmadan nefes alamayan bu kesimlerin bizi artık son gelen zamlardan sonar, ‘kuru soğana mahkum etmek’ deyimini bile geride bırakarak üç öğün simite layık görmeleri tam bir düşmanlık!

Bu düşmanlık hukukunu iyi bilenlerin sınıf dostlarıyla beraberce bu kaderi nasıl değiştiririz sorusuna yeni cevaplar, yol ve yöntemler bulması gerekiyor. Zira bunun mücadelesini verirken bugünlerin yakıcı sorunları olan işsizlik, pahalılık, emek hırsızlığı ve seçimler yoluyla ortaya çıkan irade gaspları karşımızda mücadele verilmesi gereken diğer konular olarak duruyor.

1 Mayıs yaklaşmışken her düzeydeki hükümet yetkilisinin her fırsatta kıdem tazminatının fona devrini konuşması, saldırının yakın olduğunu gösteriyor.

Kıdem tazminatının fona aktarılması meselesi en son 2017’de gündeme getirilmiş ve son olarak bugünlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dillendiriliyor.

Ekonomi reform paketi der ki yeni düzenleme ile kıdem tazminatı Bireysel Emeklilik Sistemine (BES) entegre edilecek ve bir fon oluşturulacak. İşverenden yapılacak kesintiler fonda toplanacak, çalışandan da aldığı ücrete göre kesinti yapılacak. Yeni sistem zorunlu olacak. Bu fonun Otomatik Katılım adı altında toplanacağı ve böylece zorunlu hale geleceği söyleniyor. Bakan Albayrak sistemde biriken fonların 5 yılda milli gelirin yüzde 10’una ulaşacağını söylüyor. Bunun karşılığı yaklaşık 500 milyar lira. “İŞTE BURASI ÖNEMLİ” Asıl ağız sulandıran, eveleyip gevelemeden itiraf oldukları şey bu rakamlar! Her fırsatta sömürecek yeni kaynaklar yaratmaya çalışan bu soyguncu anlayış şimdi de işçilerin emeğinin teminatı anlamına gelen ve iş güvencesi olan kıdem tazminatını iç etme derdinde.

Başka ne anlamlara geliyor?

Kıdem tazminatı demek aynı zamanda işverene yüksek maliyet demek. Patronlar da kendinde yarattığı bu kamburdan uzun yıllardır kurtulmaya çalışıyordu. Şimdi bu yeni düzenleme hayat bulursa sermaye rahat bir nefes alacak.

Kıdem ödeme zorunluluğu kalmayan patronların işçiyi işten atmaları kolaylaşacak. İşçi ile patron arasındaki sorumluluk bağı kopacak. İşçiler hakkını ararken karşısında birinci dereceden sorumlu bir muhatap bulamayacak! Sermayeye zaten her türlü destek ve teşvik sağlanıyor. Bir de patronları kıdem tazminatı sorumluluğundan kurtarmak ve maliyetlerini düşürmek niye?

Bu süreçte işçiler manipülasyonla aldatılmak isteniyor.

Albayrak şu anda tazminatını alabilen oranın % 8 olduğunu söylüyor. İşçilerin kıdem tazminatlarını alamadıklarını bilen bir bakan alabilmeleri önündeki engelleri kaldırmaya uğraşsa daha çok takdir edilirdi oysaki! Üstüne üstlük bu zorunlu katılım sayesinde işçilerin yüzde yüze yakınının tazminatları devlet güvencesine alınarak, iş değiştirmelerde de rahatlığa kavuşacağı müjdesi veriliyor. Bu çarpıtmaya inanmadan soracağımız soru şu: “Hak ettiğim andan itibaren kıdem tazminatıma ulaşabilecek miyim?” Elbette hayır: Fonda para nemalanacak, miktar büyüyecek. Fonda birikilen paraya daha önce 5-10 yıl dokunulamayacağı söylenmişti. İşte böylece fonda biriken tazminata ulaşma konusunda önümüze türlü engeller ve sayısız kriter çıkartabileceklerinin ipucunu da vermiş oluyorlar.

Ayrıca bu bireysel emeklilik hesaplarının şirketlerce yönetileceğinin söylenmesi kıdem tazminatımızın, devlet güvencesini bırakın, bu şirketlerin insafına bırakılması anlamına gelecek!

Şimdiye kadar işsizlik fonu dahil hangi fon amacına uygun kullanılmıştır? Bunun da işçiler lehine bir cevabı yoktur.

Hükümete söyleyeceğimiz söz kısa ve özdür. Yıllarca alınterimizle biriktirdiğimiz emeğimizi fona devredemezsiniz. Bu düşünceyi en yüksek sesle 1 Mayıs alanlarına taşıyacağız. Son sözü işçiler söyleyecek.

Yazarın Diğer Yazıları