Yerel Seçimlere Giderken Emekçiler Ne İster? – Elif Irmak

İşçi sınıfının seçimlerle ilgilenecek dermanı mı var demeyin! Sınıfın politikleşme yönünü görmez yahut az görürsek, misyon biçmezsek emeğin siyasallaşması ile ilgili toptan indirgemeci bir yaklaşımla eksik değerlendirmeler yaparız.

Ekonomik kriz ve enflasyon bugün milyonlarca emekçinin geçim ve yaşam olanaklarını derinlemesine etkiliyor. Alınmayan iş güvenlik önlemleri yüzünden iş cinayetlerinin devam etmesi, maliyeti düşürmek için işten çıkarmalar, maaş ödemelerinin ortalama 3 ay gecikiyor olması, sermayenin konkordato yoluyla işçilerin alacaklarından sıyrılmaya çalışması, temel besinlere yapılan zamlar yüzünden ihtiyaçların karşılanamaması, elektrik, doğalgaz, su vb. faturaların en az iki katı oranında artması gibi durumlar ekonomik krizin tipik belirtileri ve etkileri olarak karşımıza çıkıyor. Büyük çoğunluğu asgari ücretle geçinen işçiler neredeyse ayın sonunu getiremiyor, borçlanma yüzünden ayakta durmaya çalışıyor.

Ayrıca son olarak asgari ücretin 2020 lira olarak belirlenmesinin ardından enflasyon ve asgari ücret farkları maaşlarına yansımayan işçiler sembolik zamlarla karşılaştılar. Ve bu göstermelik zamlar da vergi dilimine takılarak olmamışa dönecek!

Ekonomik krizin etkileri seçimlere kadar ertelenmek isteniyor

İktidar, siyasi varlığının bekası için yeniden seçilmek istiyor. Ve bunun önünde engel olabilecek her türlü gelişmenin de önünü kesmek istiyor. Başta da yoksulluğun, adaletsizliğin ve ekonomik krizin manipüle edilmesi lazım. “Götürürse iktidarı yoksulların öfkesi götürür” diye düşünüyor olacak ki Merkez Bankası önlemleriyle ekonomik krizin sonuçlarının ortaya çıkmasını seçim sonrasına taşımak istiyor.

İnsan hakları, demokrasi ve özgürlükler konusunda otoriterleşmenin ve faşizmin yaşandığını iliklerine kadar hissetmeyen yoktur. En ufak hak arayışı ve en insani taleplerimizi dile getirmek bile baskılanıyor. Bu korku yöntemleri ile de milyonların, iktidarın değişebileceğine olan inancı, umudu ortadan kaldırılmak isteniyor!

Peki, yerel seçimler yaklaşırken işçiler ne ister?

31 Mart Pazar günü tüm Türkiye’de mahalli yönetimlerin idaresinin belirleneceği seçimler yapılacak. Yerel seçimler yaklaşıyor, işçiler geçim derdinde. İşçi sınıfının seçimlerle ilgilenecek dermanı mı var demeyin! Sınıfın politikleşme yönünü görmez yahut az görürsek, misyon biçmezsek emeğin siyasallaşması ile ilgili toptan indirgemeci bir yaklaşımla eksik değerlendirmeler yaparız. Oysa ki mutfakta yangın var diyen milyonlar olarak memleketin kaderini biz belirliyoruz. Ve artık işçiden yana, emekten yana bir düzeni hak ediyoruz.

“İnsanca çalışma koşulları ve insanca yaşam istiyoruz” deyince klişe mi buluyorsunuz? Maalesef hala bu koşulların çok uzağındayız. Daha dün sırf bunları istediği için 3. Havalimanı işçileri tutukluydu. İş cinayetlerinde ölmeye devam ediyoruz. İş kazalarında, meslek hastalıkları yüzünden sakat kalıyoruz, maaşlarımız ödenmiyor, asgari ücretle geçinemiyoruz! Daha ne olacaktı!

Bütün bunların sorumlularını bulup karşılarına dikilmeliyiz.

Bu bakımdan işçiler seçimlerle de ilgileniyor elbette. Seçimlerle haşır neşir olacağız ancak tek politik eylemmiş gibi sandığa gidip oy vermekle de yetinmeyeceğiz. Bugün yoksulları hegemonyası altına alan siyasi yapılanma AKP, bu rızayı daha ne kadar sürdürebilir, alternatifi nedir ve biz tüm bu adaletsizliklerle nasıl mücadele edeceğiz sorularına yanıt arayacak, bunun için mücadele edeceğiz.  Geçim derdi bahanesiyle politik zeminden uzak duran işçi yapısı geleceği kuramaz.

İşçi düşmanı yasalar yapan partilerin siyaset sahnesinden silinmesi ile ilgili ne yapılması gerekiyor, nasıl bir mücadele yürütülmesi gerekiyor? Bunlara kafa yoran bir sınıf yapısıyla ve sermayeyle topyekûn bir mücadeleye soyunarak ancak geleceğimizi kurarız.