Nasıl Bir Saldırı? – Ayşe Tansever
Dün Guaido meydandaki konuşmasında dışarıdan böyle bir yardım geleceği haberini verdi. “Hümaniter yardım” ABD ve AB ülkelerinin sık sık kullandığı bir hin oğlu hin yöntemdir. Ezdiği halklara timsah göz yaşları döker ve yardım yapıyor gibi ajanlarını vesairesini ülkeye sokar.
ABD’nin Venezuela darbesi diğer darbelerinden farklı olarak uluslararası bir konu oldu. Artık her zamanki gibi ‘oldu bittiye getirme’ olasılığı azaldı. Trump’ın askeri darbenin masada olduğunu söylemesi de ‘emrivaki’ başkan Guaido’nın çok desteğe ihtiyacı olmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Tepede bir tehdit ile halkların morali bozulacak ve emrivaki oldu bittiye getirilecektir. Yoksa savaş uçaklarının Venezuela semalarında uçuştuğu; bombaların yağdığı; karadan, denizden uzun menzilli füzelerle ülkenin vurulduğu ve asker botlarının karada yürümeye başladığı bir senaryo olmayacak gibi gözüküyor. Tabi bu bir tahmin.
En olası gözüken, ortak sınırları olan komşu Kolombiya ve Brezilya’dan direkt bir saldırı diye düşünülüyor. Özellikle Kolombiya’da ABD’nin tam donanımlı ve NATO güçlerine göre de yapılandırılmış üsleri var. Bunların teknik ve malzeme donanımlarının binlerce kilometre öteden gelmesi, zaman gereksinimi gerektirmeyecek şekilde yapılandırıldığını gösteriyor. Zaten şu anda iki ülke de Venezuela’dan gelecek göç dalgası bahanesi ile sınırlarına asker yığmış durumdalar. 2017 yılından beri de bölge ülkeleri askeri tatbikat içindeler. Bu ülkelerden bir askeri saldırı daha olası gözüküyor.
Venezuela’nın iyi eğitimli olduğu kadar üst komutanlarının ABD’de eğitim görmediği; o nedenle de devrimci, halkı ile bütünleşmiş bir ordusu var. Orduyu yanlarına çekmek için sık sık bu nedenle yalan yanlış sosyal medya videoları gösteriliyor. Trump ve Guaido ordudan açıktan ya da el altından sürekli yandaş çağrısı yapıyorlar. Ancak iki tane üst düzey ordu yetkilisinin Guaido tarafına geçtiği doğru olsa gerektir. Maduro da ordu üslerine ziyaretler yapıyor. Yakında askeri tatbikat yapacakları açıklandı.
Unutmamak gerekir ki Rusya ve Çin, Maduro iktidarının arkasında olduklarını açıkladılar. İki ülkenin de Venezuela’da sosyo-ekonomik olduğu kadar finansal çıkarları var. Rusya’nın teknik donanımlı personel ve araç gerecini götürdüğü söyleniyor. Nasıl Suriye’de Asad’ın arkasında idilerse şimdi orada edindikleri bilgiler ile Maduro’nun arkasında duracak gözüküyorlar. Çin ise verdiği 50 milyar dolarlık kredisi kadar ülkedeki yatırım ve gelecek planlarını yüz üstü bırakacak değildir. Ayrıca ABD’nin INF anlaşmasından çekilme kararının Çin’in geliştirdiği füzelerle ilişkili olduğu söyleniyor. Onun askeri tekniği de ABD’nin hazır yutabileceği bir lokma olmasa gerek. Henüz Çin askeri gücü Venezuela’da değil ama bu olasılık düşünülmeye değer.
Elbette en önemlisi de Venezuela halk güçlerinin durumudur. Maduro geçtiğimiz aylarda ordu ve halkların kaynaşması doğrultusunda projeleri devreye sokmuştu. Halk silahlandırılmış ve ordu ile bir saldırı anında nasıl işbirliği yapacaklarının tatbikatını yapmışlardı. Hem asker ile halk güçlerinin yana yana gelmesi, birbirleri ile yakınlaşması, kaynaşması sağlanmış hem de bir saldırı anında halkın orduya nasıl bir destek olacağının tatbikatı planlanmış ve yapılmıştı. Bizim burjuva ülkelerde olduğu gibi Venezuela Ordusu halklardan kopuk, bağları olmayan, onun üstünde bir kurum değildir. Ordunun kendi halklarına karşı kullanılması diye bir şey düşünülmez. O halk ordusudur. Ordu da halktan nasıl bir destek alabileceğini iyi bilmektedir.
Son birkaç gündür askeri müdahale dışında gündem “humaniter yardım” oldu. Başta ülkeye hümaniter yardım yapılacağı söylentileri yayıldı. Arkasından dün Guaido meydandaki konuşmasında dışarıdan böyle bir yardım geleceği haberini verdi. “Hümaniter yardım” ABD ve AB ülkelerinin sık sık kullandığı bir hin oğlu hin yöntemdir. Ezdiği halklara timsah göz yaşları döker ve yardım yapıyor gibi ajanlarını vesairesini ülkeye sokar. Sonra bu soktuğu yardım malzemeleriyle bölgeyi inceler, halktan kendine yandaş güçler, örgütler ve dış müdahaleye ortam hazırlar. Suriye, Filistin ve Orta Doğu genelinde bu yöntem çok kullanıldı. Venezuela için de böyle bir müdahale elde tutuluyor olmalıdır.
Tabi Maduro iktidarının bu kurnazlıklardan haberi olduğu kesin. Venezuela burjuvaları bu yolla örgütlenebilir ama Veneuela yoksul halkları karşısında bunun başarılı olamayacağını biliyor olmalılar. O nedenle de devreye sokulup sokulmamasını tartışıyor olabilirler. Hatırlanacağı gibi “hümaniter yardım”ın başka bir versiyonu olan “barış gücü” askerlerinin maskesi, Afrika’nın şimdi adını hatırlamadığımız bir ülkesinde, düşmüş ve halk tek tek onları öldürmeye başlamıştı. O zamandan beri de bu güçlerin konumlandırılmasından vazgeçildi. O nedenle Chavezci halklara hümaniter bir yardımın da emellerine hizmet etmeyeceğini araştırıyor olabilirler.
Ama sonuçta her şey Venezuela halkının kararlılığı ve Chavez’in onları sokmaya çalıştığı yolda durma azim ve isteklerinde yatmaktadır. Özellikle ABD’nin bunu araştırma döneminde olduğu söylenebilir. Gelişmeleri yakından izlemeye devam edeceğiz. Halkın cephesi de sonraki yazıya kaldı.