Tahir Elçi Cinayetinde 3 Boyutlu Modelleme İle Yeni Bulgulara Ulaşıldı
Londra Üniversitesi bünyesindeki araştırma merkezi Forensic Architecture’ın olaya dair hazırladığı bağımsız rapor şüpheli olarak değerlendirilmesi gereken kişilere işaret ediyor.
28 Kasım 2015 tarihinde, Diyarbakır Barosu Başkanı ve önde gelen insan hakları savunucusu Tahir Elçi, Diyarbakır’ın tarihi semti Sur’da yaptığı bir basın açıklaması sırasında vurularak öldürüldü.
Basın açıklamasında Elçi, Sur’da çatışmalara son verilmesini talep etmişti. Ölümünü izleyen birkaç aylık süreçte yoğunlaşan çatışmalar, Diyarbakır’ın tarihi semtinin büyük hasara uğraması, yüzlerce sivilin ölümü ve binlerce kişinin yerinden edilmesiyle sonuçlandı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu aynı gün yaptığı açıklamada olayın “mutlak surette aydınlatılacağını” taahhüt etti. Fakat şimdiye kadarki süreçte Başbakan’ın sözü tutulmadı ve soruşturma dosyasında hiç kimse şüpheli sıfatıyla yer almadı. Resmi soruşturma sürecinin etkisiz yürümesi sebebiyle Diyarbakır Barosu 2016’da Forensic Architecture’dan (Adli Mimarlık) olaya dair ellerindeki delilleri bağımsız bir şekilde incelemesini talep etti.
Araştırmanın videosu Türkçe olarak izlenebilir ve kullanılan yöntemlerin detayları okunabilir.
Elçi’nin öldürülmesinden üç gün önce, 25 Kasım 2015 tarihinde minarenin ayakları yaşanan bir çatışmada zarar görmüştü. 28 Kasım tarihinde Elçi, Yenikapı Sokak’ta bulunan Dört Ayaklı Minare’nin önünde bir basın açıklaması düzenleyerek tarihi bölgedeki silahlı çatışmalara bir an önce son verilmesi çağrısı yaptı. Basın açıklaması sırasında ensesinden aldığı bir kurşunla yaşamını yitiren Elçi’nin infaz tarzı vurulması, bunun bir suikast olduğu şüphesinin kamuoyunda yaygınlaşmasına yol açmıştı. Önceki haftalarda Tahir Elçi’nin çok sayıda ölüm tehdidine hedef olduğu biliniyordu. Tehditler, Elçi’nin CNN Türk kanalındaki bir tartışma programında yaptığı “PKK bir terör örgütü değildir” açıklamasını takip etmişti. Elçi, barışın sağlanması için, gerçekleştirdiği terör eylemlerine rağmen PKK’nin her şeyden önce siyasal talepleri ve toplumda ciddi bir desteği olan bir hareket olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunuyordu.
Resmi soruşturma süreci
Tahir Elçi’nin katledilmesinden kısa bir süre sonra dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ basın açıklamasında, olay yeri incelemesi ve diğer delillerin toplanmasının büyük bir titizlik içerisinde yürütüldüğünü söylemişti. Ancak Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Araştırmacısı 30 Kasım’da, yürütülen soruşturmanın şimdiden cinayetin üzerini kapatmaya yönelik olduğunu yazdı. HDP ise Tahir Elçi’nin öldürülmesinde yargının cezasızlığa giden yolu adım adım örmekte olduğunu belirtmişti.
Soruşturmanın akıbeti endişeleri gidermektense artırdı. Diyarbakır Barosu’nun resmi raporlara dair bağımsız görüş aldığı Adli Tıp Uzmanı Dr. Ümit Biçer, otopsi öncesi atış mesafesini belirlemek için herhangi bir örnekleme yapılmadığını ve Elçi’nin vücudundan atış artıkları için herhangi bir örnek alınmadığını tespit etti.
Elçi’nin öldürüldüğü gün yetkililer bölgede süren çatışmaları neden olarak göstererek Dört Ayaklı Minare çevresini emniyet altına almadı ve gerekli inceleme çalışmalarını yapmadı. İnceleme ekibi iki gün sonra olay yerine dönüp delil toplamaya başladı, fakat güvenlik endişesiyle çalışma yarıda bırakıldı. 1 Aralık’ta yaptığı açıklamada Davutoğlu, olay yerini güvence altına alma ve incelemekteki başarısızlıktan PKK’yi sorumlu tuttu. Geri çekilmeden önce, olay yeri inceleme ekibi önceden tanımlanmış ve toplanmak üzere işaretlenmiş 43 parça delil topladı. Elçi’nin öldürüldüğü minarenin hemen etrafındaki bölgede işaretlenmiş olan diğer kırk parça delil ise toplanmadı. Günler sonra, Aralık ayının ilk günlerinde çekilen fotoğraflar, halkın suç mahallinde dolaştığını ve orada bırakılmış olan delil parçalarını topladıklarını gösteriyor. Elçi’yi öldüren mermi çekirdeği büyük ihtimalle olay yerinde toplanmayan delil parçaları arasında yer alıyordu. Öldürücü atışın kimin silahından çıktığının kesin olarak tespit edilmesini sağlayacak mermi çekirdeği hiçbir zaman bulunamadı. Elçi’nin ölümünden ancak dört ay sonra, Mart 2016’da yetkililer iki günlük bir olay yeri incelemesi gerçekleştirdi.
Olay sırasında Elçi’nin bulunduğu yöne doğru ateş ettikleri video kayıtlarında açıkça görülen polis memurları hiçbir zaman şüpheli sıfatıyla sorgulanmadı, sadece tanık olarak beyanları alındı.
Diyarbakır Barosu, 2016 yılında ellerinde bulunan delilleri incelemek için Forensic Architecture’ı görevlendirdi. Forensic Architecture’ın değerlendirdiği deliller arasında tanık ifadeleri, video görüntüleri, olay yeri incelemesi fotoğraf ve malzemeleri ile resmi ve bağımsız raporlar yer alıyor. Forensic Architecture, Tahir Elçi’nin ölümü ile ilgili yaptıkları araştırma için görevlerinin Elçi’nin ölümüne yol açan karmaşa anını çözümlemek olduğunu belirtti. “Kaç atış yapıldı? Hangisinin ölüme sebep olan atış olduğunu belirlemek mümkün mü? Ölümcül atışı kim yapmış olabilir? Bu soruları mümkün olduğunca cevapladığımız ve bir dizi olası faili tespit ettiğimiz araştırmamız sonucu resmi makamların soruşturmayı etkili bir biçimde yeniden ele alacağını ümit ediyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
Kaynak: Open Democracy