Yerel Seçimler ve Kadın Mücadelesini Güçlendirmek

Geçmiş seçim dönemlerindeki deneyimlere bakmak önemlidir. 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Beyoğlu’nda bağımsız feminist aday ekseninde önemli bir kampanya hayata geçirdi kadınlar. “Yaşadığımız mekânı, kenti dönüştürmek için feminist bir yerel yönetim!” kampanyasıyla seçim süreci boyunca alternatif feminist politika üretildi.

31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken normal bir seçim ortamında olmadığımızın hepimiz farkındayız. “Yerel seçimlerde kadınların iradesini ortaya koyabilmek” meselesini gündem haline getirirken, elbette şu an yaşadığımız ekonomik, politik ve ideolojik krizi göz ardı etmiyoruz. Cumhur ittifakının bu seçimleri “beka” sorunu olarak ilan ettiği, krizin yaratacağı tahribatları en aza indirmenin yolunu, yöntemini oluşturmaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu yeni koşullar altında muhalefet, seçimlere dönük politikasını, faşist rejimin gidişatında gedik açma üzerinden şekillendirmek zorunda kaldı. Tüm ezilen dinamikler (kadın hareketi, emek hareketleri, sol-sosyalist güçler, Kürt hareketi) her gün kurumsallaşmasını geliştirme yolunda adımlar atan faşizmi zayıflatabilmenin politikalarını yaratmaya çabalıyor.

Bu yerel seçimin farklı anlamlar içermesi ve dönemin güç dengeleri, kadın hareketi açısından da seçimlerde kendi politik hattını kurması, sözünü söylemesi, sesini duyurması açısından zorluklar doğuruyor. Bütün bunlara rağmen yerel seçimlere yönelik politik perspektifimizi belirtmek ve sınırlı da olsa seçim ortamında politikalarımızı hayata geçirmek konusunda girişimlerde bulunmak anlamlı ve önemlidir.      

Seçimlerde Batı’daki iller açısından kadın aday yeterli sayıda kadar gözükmüyor. Burjuva siyaset zemini sınırları içerisinde eşitlik mücadelesi veren kadın kurumlarının bile bu dönem sesi az çıkabildi. Faşizmin saldırıları bizleri daha geri noktalarda mücadeleye zorluyor. Bu durumun farkında olarak tarihsel bilincimizle tekrar ifade edelim ki “kadın adayları desteklemek, yerel seçimlerde kadınların iradesini ortaya koyabilmek adına yeterli değildir.” Kadınların seçimlerde adaylık oranlarının yeteri kadar olması elbette önem arz etmektedir. Politik alan içinde görünür olmaları ve katılımları, kadınları bir adım ileriye taşıyacaktır. Ama sadece bir adım ileriye! Kadın yerel yöneticimizin olması, hizmetlerin kadınların ihtiyaçları temelinde örgütlenmesinin, kaynakların bu anlayışa göre düzenlenmesinin garantisi değildir. Feminist bakış açısına sahip, feminist politikayı hayata geçirme konusunda irade gösteren kadınlar ancak bunu başarabilir.

Patriyarkal kapitalist sistemin kadının görünmeyen emeği üzerinden beslenmesi, kadınlar açısından yerel hizmetleri daha önemli kılmaktadır. Ev dışında ya da içinde ücretli çalışsın çalışmasın bütün kadınlar, yaşamları boyunca ev işlerini yaparlar. Çocuk doğururlar, büyütürler. Ailesinin bakımından, giyiminden, beslenmesinden sorumlu tutulurlar. Kadınlar, yaşadığı mekânla, sokakla, mahalleyle, semtle daha iç içe, daha bütünleşik haldedir. Yaşam alanlarının kadınların lehine dönüştürülmeleri, bütünlüklü bir bakış açısının eseri olacaktır. Topyekûn bir dönüşümden elbette bahsedemeyiz yerel seçimler ekseninde. Ama kadınları güçlendirecek uygulamalar hayata geçirilebilir. Sığınma evlerinin açılması, ücretsiz kreş hizmeti verilmesi, yaşlı bakım merkezlerinin kurulması, iş istihdamında kadınlar adına olanaklar yaratılması gibi talepler yükseltilebilir. Erkek egemen bir dünyaya gedikler açacak, bu mücadele içinde kadınları özneleştirecek ve kadın dayanışmasını büyütecek politik hat kurulabilir.

Geçmiş seçim dönemlerindeki deneyimlere bakmak önemlidir. 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Beyoğlu’nda bağımsız feminist aday ekseninde önemli bir kampanya hayata geçirdi kadınlar. “Yaşadığımız mekânı, kenti dönüştürmek için feminist bir yerel yönetim!” kampanyasıyla seçim süreci boyunca alternatif feminist politika üretildi. Toplumun kaynaklarının dağılımında ve kullanımında, kentlerin düzenlenmesinde, kamu hizmetlerinin örgütlenmesinde kadınların iradesinin belirleyici olabilmesi için atılacak adımlar savunuldu.

Bu dönem açısından da özgün koşullara rağmen yerel seçim havası yine oluşacak. Seçim beyannameleri açıklanacak, kadın adaylar önümüze gelecek ya da bizler sınırlı da olsa (muhtarlıklarda) feminist kadın adaylar çıkaracağız. Etki ettiğimiz, bağ kurduğumuz bütün kadınlarla yerel yönetimlerde kadınların iradesini güçlendirecek bir çalışmaya girişmek önemli. Yerel hizmetlerde kadınların ihtiyaçlarını gören, bu konuya dönük somut planlara yer veren adayları destekleme çalışması yapılabilir. Feminist adayların da çalışmaları mutlaka güçlendirilmelidir.

Kadınları özneleştirecek, dayanışmalarını güçlendirecek, eşit özgür bir gelecek kurma yolunda kolektif davranışlarını büyütecek her türlü küçük adım bugün büyük önem kazanmaktadır. Dönemin önümüze koyduğu her olanağı buna göre değerlendirilebilmeliyiz.