Alfonso Cuaron filmini bakıcısına adıyor; eminim bakıcısı da duygulanmıştır. Ama asıl borcunu, tüm insanlar için eşit ve özgür bir gelecek kurma yolunda…
Meydan okumanın, çekip gidebilmenin, özgürlüğün, cesaretin, yaşama direncinin, umudun, vazgeçmemenin, tüm kadınların, tüm Tante Rosaların kitabı… Ne yabancı…
Romantik zeminde ruhumu ve gerçeklik zemininde zihnimi diyalektik materyalizm ile doyurmaya çabalayan biri olarak zaten amacım ne dinlere ne de tanrılara…
Bu sahneler tam da Dickensvari bakış açısını, yani yukarı tabakaya ait okuyucunun/izleyicinin, aşağı tabakaya mensup bireyin başına gelenleri, olayları…
Otobüs filmi ise her ne kadar bu gerçekliğe temas ediyor gibi görünüyor olsa da en saf haliyle alıntıladığı nokta gerçeklik değil, tam tersine yabancılaşma…
Günümüzdeki feminist sanat tarihçilerinin büyük bölümü için sorun; değiştirilemez, biçimsiz “büyüklük standartları” değil, “bu standartların dayanağını…