İnsandan Yana – Sevgi Evren

Anlattıkları, beraber yaşadıkları, beraber yürüdükleri, beraber yokluk çektikleridir. O yüzden hepimiz için bir Yaşar Kemal vardır.

Hepimizin hafızasında bir Yaşar Kemal hikayesi mutlaka vardır. Çünkü hepimiz için bir Yaşar Kemal vardır. Müfredatta yoktur aslında. Öyküleri, romanları anlatılmaz bir destan olarak, posterleri asılmaz lise duvarlarına ama hepimizin bildiği bir konu başlığıdır o. 

Lisede buluşmamışsak üniversitede denk gelmişizdir mutlaka bir yerlerde. Sahaftan alınmış bir ders kitabı arasında birkaç kelamı yazılmıştır ya da koparılıp bir paragraf saklanmıştır itinayla. Bir öğrenci kulübünde ilk araştırılan, hiç es geçilmeyendir, hep okuma listesindedir.  Arkadaştan emanet alınan ilk kitaptır. Okuduğumuz, övündüğümüz, anlatırken gururlandığımız, hem en eski hem en popüler olandır. 

Yazıda buluşamamışsak Yaşar Kemal’le anlatıda buluşuruz. Yaşadığı toplumun vicdanında hep ses olmuştur çünkü. Çünkü taraftır. Tuttuğu tarafı “ben, angaje-bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım” diyerek açıkça tarif etmiştir. O yüzden gencecik fidanların idamına karşı eylemdedir, o yüzden cezaevi kapılarında temsilci heyetlerindedir, o yüzden “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir, barıştır” demiştir durmadan.  Susmadan, sinmeden, vazgeçmeden direnişin sesi olmuştur. Anlattıkları, beraber yaşadıkları, beraber yürüdükleri, beraber yokluk çektikleridir. O yüzden hepimiz için bir Yaşar Kemal vardır.

Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken okulu terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yapmıştır, hep halkın içindedir. Daha 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te daha 20 yaşına gelmeden ilk kitabını yayınladı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti. 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi. Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrildi. 28 Şubat 2015’de aramızdan ayrılana kadar üretti. 

2016 yılında kurulan Yaşar Kemal Vakfı’nın kuruluş tüzüğünde aynen şöyle yazıyor: 

“Vakfın amacı öncelikle “ben ‘angaje’, bağımlı bir yazarım, kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım” diyen Yaşar Kemal’in değerleri ve duruşu (özgürlük, eşitlik, insan ve doğa sevgisi, kültürel farklılıklara saygı ve sahiplenme) doğrultusunda, Türkiye ve dünya toplumları nezdinde Yaşar Kemal’in bakış, yaklaşım ve değerlerini yaygınlaştırmaktır.”

Bir dünya insanı olarak, kendi halkının derdini en iyi bilen, en iyi yazan, en iyi anlatan yazarımızdı. Aranızda Yaşar Kemal’e denk gelmemişler tanıyan varsa, onları Yaşar Kemal’le tanıştırsın. Bir tokalaşması kendini tanıması, tarafını seçmesi için yetecektir. Bu yüzden ölümünün bilmem kaçıncı yılı hiç olmayacak bir yazardır. Dünya döndükçe devri daim olacaktır.