Şimdi Kim Her Şeyin Aynı Olduğunu Söylemeye Cesaret Edebilir? – Canan Özcan
Oyun boyunca gördüğümüz; iş güvenliği unsurlarının göz ardı edilmesi, sahte sağlık raporları, daha fazla kar etmek uğruna halk sağlığını riske atan ürünlerin pazarlanması, kadın emeğinin en sert biçimde sömürülmesi ve kadınların onlara atfedilen roller üzerinden sürekli suçlanması ve adalet önünde dahi ölüme mahkûm oldukları için neredeyse suçlu çıkarılmaları…
Bu sezon itibariyle İstanbul Devlet Tiyatroları bünyesinde sahnelenmeye başlayan “Bir Peri Masalı-Radyum Kızları” isimli oyunun final sahnesinde böyle sesleniyor bizlere Mae Kaene. Bir Peri Masalı-Radyum Kızları, bu günlerde devlet tiyatrosu sahnesinde görmeyi ummayacağımız kadar cesur bir konuyu ortaya koyuyor diyebiliriz. “Radyum kızları”nın mücadelesi hakkında çeşitli bilgiler edinmek mümkün. Bu konuda en ayrıntılı kaynak Işıl Arıcan’ın Açık Bilim sitesindeki yazısı. Ancak tiyatro sahnesine yeni uyarlanan oyun henüz fazla duyulmuş değil. Oyunun yazarı Karden Kasaplar, 2018 yılının başında Necati Cumalı Edebiyat Ödülü Oyun Yazma yarışmasını kazanmış ve oyun Devlet Tiyatroları repertuarına alınmıştır.
Mae Kaene, 1924 yılında Amerika’daki Waterbury Saat Fabrikası’nda çalışmaya başlayan onlarca kadından sadece biridir. Fabrikanın kuruluşu ise I. Dünya Savaşı yıllarına rastlamaktadır; bu dönemde cephede savaşan Amerikan askerleri için kadranı karanlıkta parlayan saatler üretilmektedir. İki savaş arası dönemde bu saatler oldukça popüler hale gelmiş ve şirket talebe cevap vermek için kar hırsıyla çok sayıda kadını işe almaya başlamıştır. Bu saatlerin üretilebilmesi için içerisinde radyum elementinin bulunduğu bir boya kullanılmaktadır. Radyum 1898 yılında bilim insanı Marie Curie tarafından bulunan ve insanlarla teması halinde öldürücü etkisi olduğu uzun süre bilinmeyen bir element. Waterbury Saat Fabrikası’nda çalışan kadınlar fırçayı dudaklarıyla inceltiyorlar. Bu işlemi kendilerine verilen su kabıyla yapmaları çok zamanlarını alıyor. Gün içerisinde yeterince saat boyayamazlarsa işlerini kaybetme riskleri var. Savaşın yarattığı ekonomik yıkım ve erkeklerin cepheye gitmesi, kimi çocuğuna kimi annesine bakmak zorunda olan bu kadınlar için işlerini kaybetmeyi çoktan bir lüks haline getirmiş durumda. Günümüzde de hiç yabancı olmadığımız “hadi hadi” diyen ustabaşı gözetiminde bir dakikalarını bile boşa harcamadan saat boyamaya devam etmeleri gerekiyor. Üstelik gün içerisinde zaman zaman beliren müdür figürü de kadınları sürekli gözetim altında tutarak, onlara vatanları için çalıştıkları fikrini benimsetmeye çalışıyor.
Oyunun devamında ise fabrikada çalışan kadınların teker teker çeşitli hastalıklara yakalandığını görüyoruz. Şirketin doktoru tarafından muayene edilen kadınların raporları okunduğunda kimine romatizma, kimine soğuk algınlığı teşhisi koyulurken bir kadına da frengi teşhisi koyulduğunu görüyoruz. Üstelik frengi teşhisi koyulan Quinta hemen fabrikadaki işinden uzaklaştırılıyor. Her ne kadar başlarda radyum elementinin zararları bilinmiyor olsa da bir şeylerin ters gittiği anlaşıldığında da bunun insanlara açıklanmadığı ve insanların radyum elementinin zararlarına göz göre göre maruz bırakıldığı ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Amerika’da oldukça popüler olan radyumun kozmetik ürünlerinin, diş macunlarının, çikolataların ve hatta suların içine koyulduğu, radyolardan bu ürünlerin reklamının yapıldığı bilinmektedir. Ne var ki fabrikada çalışan kadınlara şirket doktorunun sahte raporlar hazırladığı da ortaya çıkmıştır. Evli bir askerle ilişkisi olduğu için frengi teşhisi koyulan Quinta aslında frengi hastalığına yakalanmadığını başka doktor raporlarıyla kanıtlamış ve fabrika müdürüne de bunu göstermeye gelmiştir. Ne var ki artık çok geçtir ve kadınların ölüme giden hastalık süreçleri çoktan başlamıştır. Bu arada vakaların artması üzerine Harvard Üniversitesi’nde inceleme başlatan bilim insanları, radyumun insan sağlığı üzerindeki yıkıcı etkisi üzerine bir rapor hazırlamışlardır. Hatta beş yıl önce ölmüş kadınların kemikleri incelenmiş ve kemiklerinden bile yüksek oranda radyasyon yayıldığı tespit edilmiştir. 1924 yılında fabrikada çalışan ve teker teker hastalanan dokuz kadın, bu raporun da etkisiyle uzun bir hak arama mücadelesine başlayacak ve şirketi dava edecektir. Dava sürecinde özel ilişkilerinin ve anneliklerinin sorgulanmasına kadar kadın olmaları üzerinden çok sayıda ithama maruz kalan bu cesur kadınlar yine de ölünceye kadar davalarından vazgeçmemişlerdir. Hatta bu süreçte davaya müdahil olan kadınların sayısı daha da artmıştır. Ne var ki üç yıl sonra, 1928 yılında sonuçlanan davada şirketin her bir davalıya 10.000 dolar tazminat ödemesine, ölene kadar da 600 dolar aylık bağlamasına ve tüm tıbbi bakım ücretlerini de üstlenmesine karar verilmiştir. Radyum kızlarının bir kısmı ise dava sonucunu bile göremeden hayatını kaybetmiştir. Dahası radyum içeren boya 1960 yılına kadar saatlerde kullanılmaya devam etmiştir.
Oyun boyunca gördüğümüz; iş güvenliği unsurlarının göz ardı edilmesi, sahte sağlık raporları, daha fazla kar etmek uğruna halk sağlığını riske atan ürünlerin pazarlanması, kadın emeğinin en sert biçimde sömürülmesi ve kadınların onlara atfedilen roller üzerinden sürekli suçlanması ve adalet önünde dahi ölüme mahkûm oldukları için neredeyse suçlu çıkarılmaları, oyunun sonunda Mae’in sorduğu soruya bütün anlamını veriyor aslında: Günümüzde bir şeylerin değiştiğini, artık bu tür olayların yaşanmadığını söylemek mümkün mü? Ölümcül olduğu bilindiği halde, çok sayıda işçi slikozis hastalığına yakalanıp hayatını kaybetmeden yasaklanmayan kot kumlama işleminin, radyumla ölüme terk edilen kadınların durumundan farklı olduğunu söyleyebilir miyiz? Şüphesiz slikozis başka bir yazının konusu olacak kadar geniş bir konu. Yönetmen Ali Ergül’ün konuyla ilgili çekmiş olduğu “Kumun Gecesi” isimli belgesel-filme de bu vesileyle değinmiş olalım. Kot kumlama işinde çalışırken bu hastalığa yakalanmış olan işçiler tıpkı radyum kızları gibi ölümü beklerken bir taraftan da şimdiye kadar aynı hastalıktan kaybettikleri kardeşlerini, yeğenlerini nasıl göz göre göre kaybettiklerini anlatıyorlar. Kot kumlama işi yasaklandıktan sonra aynı iş günümüzde kimyasal maddelerle yapılabiliyor. Kot kumlama ise bu işlemin yapılabildiği en ucuz yöntem. Yani patronların daha fazla kar etme amacından dolayı, işçiler slikozisten hayatlarını kaybetmeye başlayana kadar bu işin ölümcül sonuçlarından haberdar edilmiyorlar.
Kendisine frengi teşhisi koyulduğunda askerdeki sevgilisinden en azından duygusal destek isteyen Quinta’nın tamamen terk edilmişliğini ve sonrasında ona ne kadar güçlü bir kadın olduğunu “hatırlatmak” için ziyarete gelip, cepheye tekrar dönen sevgilisinin “erkekliğini” tüm benliğinde hissetmeyen kadınlar ne şanslı! Fabrikada çalışan kadınlardan biri olan Grace, henüz radyumun zararlarının açıklanmadığı sıralarda, bırakacağı kimsesi olmadığı için küçük kızını gizlice fabrikaya getirmek zorunda kalıyor. Üstelik de mahkemede, çocuğunun sağlığını riske attığı için kötü bir anne olmakla itham ediliyor. Yüz yıldır çocuk bakımının sadece kadınların sorumluluğu olarak görülmesi durumunun değiştiğini söylemek mümkün mü? Bugün kaç tane işyerinde kreş var ya da çocuk bakımı ne derece toplumsal bir sorumluluk olarak görülüyor? Kendilerine saat boyayarak vatana hizmet ettikleri sürekli hatırlatılan kadınların aslında buna o kadar da itibar etmedikleri, her fırsatta bakmak zorunda oldukları ailelerini hatırlamaları ve Quinta’nın sevgilisinde somutlanan “başka türlü yaşamayı bilmeyen” asker figürü, savaş dönemi milliyetçiliğinden ziyade emekçi kadınların ekonomik ve sosyal konumlarını ön plana çıkarmaktadır. Bu anlamda her ne kadar günümüz iş cinayetlerini de güçlü bir biçimde hatırlatsa da oyunun güçlü bir kadın dayanışması resmi olduğunu da söylemek yanlış olmayacaktır. 1920’lerde yaşanmış bu olayı tüm gerçekliği ile günümüze taşıyan ve gayet etkili performanslarla ortaya koyan bu oyunu fırsat yaratıp izlemenizi öneririm. Oyun hem devlet tiyatrolarında hala makul bilet ücretleriyle oyun seyredilebileceğine dair bir umut veriyor hem de hiçbir şeyin değişmediğini söyleme cesareti aşılıyor. Bundan sonra ise değişim için bu kadınların mücadelelerinden örnek almak kalıyor…