Herkes Taşın Altına Elini Koyacak – Sevgi Evren

Bu seçim katledenlerle katledilenler arasında yapıldı. Bu seçim çalanlarla, hakkı çalınanlar arasında yapıldı.  Şimdi hesap sormanın ve katliamları durdurmanın zamanı. Asıl iş birliğimiz şimdi başlıyor. Herkes taşın altına elini koyacak.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde AKP adayına atılan 800 bin fark; barış ve eşitlik isteyen emekçilerin, kendisi zulüm haline gelen tek adam sistemine verdikleri en net cevaptır. “Ben yaptım oldu, ben böyle istiyorum” diyenlere kitleler; “Halk istemeden hiç bir şey olmaz” demiştir. Adalet temelinde birleşen ve birbirini dinlemeyi vadeden bu yakınlığı; rantın değil halkın kazanacağı bir dönemin başlangıcı olarak görmek ve taşın altına elimizi sokmak zorundayız. Öyle ki; 17 yılda kaybettiklerimizi tekrar önümüze koyarak başlamamız lazım.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC geçtiğimiz günlerde işçiler için en kötü 10 ülkeyi açıkladı: Cezayir, Bangladeş, Brezilya, Kamboçya, Guatemala, Kazakistan, Filipinler, Suudi Arabistan,  Türkiye ve Zimbabve.

Türkiye’de belirledikleri en öncelikli 3 sorun ise şöyle: İş inayetleri, grev yasakları, toplu işten çıkarmalar ve ayrımcılık.

Bu tablo bize çok şey anlatıyor. Kayıtlı kayıtsız 30 milyon emekçinin sırtında yükselen bir ülke, çalışanlarına sürekli eziyet ediyor. Onların çalışırken katledilmelerine müsaade ediyor, grev yapmak istediğinde “rantları bozulduğu için” yasaları askıya alıyor, ekonomik krizde ilk emekçiler harcanıyor, Türk-Kürt-Suriyeli olarak, kadın-erkek olarak, Alevi-Sünni olarak sürekli bir ayrıştırma içinde işçileri ölümüne çalışma koşullarına ve açlık ücretine mahkum ediyor. İş cinayetlerinde dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olmak ancak böyle bir iktidara yakışır. Ancak ödediğimiz bedel çok ağır. Bunun ironisiyle vakit geçiremeyecek kadar vaktimiz dar. Yaşam hakkıyla sınanan işçiler ekmek kavgasında yalnızlar. Bir devlet politikası olarak örgütsüzleştirildiler, güvencesizleştirildiler. Neoliberalizm saldırılarını en çok da bu kanaldan yapıyor.

800 bin oy farkı Ekrem İmamoğlu şahsında cisimleşti, ancak bir adaya verilen bu 5 milyon oy, iktidarın 17 yıllık icraatlarına verilen tepkilerin bir birleşimi oldu. Roboski Katliamı’yla başlayan süreç, halka karşı azalmayarak artan bir şiddet sarmalıyla bugünlere geldi. Suruç, Ankara, Gaziantep patlamaları, Gezi’de uygulanan şiddet, Sur ve Cizre’de yaşananlar, KHK ile işinden edilen on binler, Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları, tutuklamalar, basına yönelik baskılar, ayrıştırma politikaları ve hakaretler, halka küfür edenlere verilen ihaleler, özelleştirmeler, ihmal cinayetleri, iş cinayetleri  ve  yaşanan ekonomik kriz… Bu ilk aklımıza gelenler dışında, tabi, liste biliyoruz çok daha uzun. Ve yapılanların her biri sorumluların yargılanmaları için ayrı ayrı yeterli.

Bu seçimde İstanbul’a başkan seçmeye giderken herkes hafızasındaki ihlalleri, ihmalleri, katliamları, hakaretleri güncelleyerek gitti. Bu sonuç kaçınılmazdı. Seçimden 10 gün evvel Çayırova’da 5 göçmen işçi, bayram günü fabrikada çalışırken katledildi. Seçimden 1 gün evvel İstanbul Hadımköy’de 4 işçi fabrikada yanarak can verdi. Bu seçim katledenlerle katledilenler arasında yapıldı. Bu seçim çalanlarla, hakkı çalınanlar arasında yapıldı.  Şimdi hesap sormanın ve katliamları durdurmanın zamanı. Asıl iş birliğimiz şimdi başlıyor. Herkes taşın altına elini koyacak.

Yazarın Diğer Yazıları