Köpek Balıklarına Savaş – Ayşe Tansever
Halkların, daha doğrusu insanlığın talepleri kendiliğinden sosyalist yol aramaya yöneliyor. Berlin konut sorunu buna güzel bir örnektir.
6 Nisan Cumartesi günü Berlin sokakları bayağı sıcaktı. On binlerce genç-yaşlı insan güzel havada sokaklara döküldü ve ellerinde pankartlarla konut mafyalarına karşı açtıkları savaşı hem tüm dünyaya duyurdular hem de imza kampanyasına çağrı yaptılar. Taşıdıkları köpek balıkları balonları ile “Kendimizi köpek balığı konut mafyalarına yedirmeyeceğiz!” mesajını verdiler. Herşey çok renkli ve coşkuluydu.
Köpek balığı dedikleri dev konut şirketleri Berlin’deki konutların neredeyse %80’ini almışlar. Bunların başında da Deutsche Wohnung geliyor. Bu dev şirketin şu anda Berlin’de 300.000’in üzerinde apartmanı varmış. Sayıları tam bilinmemesine rağmen bunun gibi, bazısı İngiliz, on üzerinde dev konut şirketi olduğu tahmin ediliyor. Bunlar konutları alıyorlar ve tamir bahanesi vs. ile ya kiracıları çıkartıyorlar ya da direkt zam istiyorlar.
Sorunun bu noktaya gelmesine biraz değinelim. 1990 yılında Berlin Duvarı yıkılınca Doğu Berlin’de sosyalizmden kalma on binlerce kamu malı olan konut varmış. İşte yavaş yavaş bu konutları, dev konut şirketleri yok pahasına almaya başlamışlar. Zamanın SPD iktidarı da kente yeni yollar yapmak için bu binaları satmışlar. Berlin halkının hala ancak %15’inin özel konutu varmış. Yoksa hepsi sosyalist devletin ucuz konut politikasından yararlanıyormuş. Bu durumda kapitalist Almanya kentlerinde en ucuz konut Berlin’de olmuş. O nedenle de öğrenciler, sanatçılar ve emekliler gibi yaşlı Almanlar buralara göç etmişler.
Ama aradan geçen süreçte ucuz konutlar konut tekellerinin eline geçince her şey tersine dönmüş ve şu anda, yine diğer Avrupa kentleri ile karşılaştırıldığında ucuz olsa bile, kira fiyatları maaşların %60’larına varacak düzeylere fırlamış. Zamlara itiraz eden vatandaşlar da mahkemelere koşmuşlar. Ancak toplu olarak dava açmak Alman yasalarında sınıf mücadelesi kapsamına girdiğinden yasakmış ve 170 mağdur tek tek mahkeme kapılarını aşındırmak zorunda kalmışlar. Ve çoğu da kaybetmiş.
Talepler
İşte sorunun özü bu. Şimdi bu kiralardan aile bütçeleri açık veren insanlar başka bir yolla dertlerine çare arıyorlar. Bu doğrultuda geliştirilen çeşitli öneriler var. Bir tanesi Berlin Büyükşehir Belediyesi’nin Berlin sınırları içinde beş yıl süre ile kiraları dondurması. Diğer bir tanesi de konut tekelleri mülkiyetini 20-30 bin ile sınırlayıp gerisinin Berlin Belediyesi tarafından kamulaştırılması.
Bu talebin hukuki bir dayanağı da var. Eski Doğu Almanya Yasası’nın 15. Maddesi “Toprak, doğal kaynaklar ve üretim araçları gibi kamu yararına olan zenginlikler kamu mülkiyeti yapılabilir” diyor. Der Tagesspiegel’de çıkan yazıya göre Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra pazar ekonomisinin denetimden çıkabilmesi korkusu ile de değiştirmemişler. Eh şimdi konut sorunu denetimden çıktığına göre de işe yarayabilir.
İşin yasal süreci de 6 ay içinde 20 bin, sonra Berlin Belediyesi’nde kabul edilirse federal hükümetin referanduma sunması için 170 bin imza gerekiyor. İşte Berlin yoksul halkları bu kampanya için sokaklarda gösterilere başladılar. Kamuoyu yoklamaları %44 ile kabul edileceğini gösteriyor.
Olay özel mülkiyete sınır getirdiği için kapitalist yasalar içerisinde sorunlar doğurabilir ama daha önceki örnekler yasalaşabileceğine işaret ediyor. Link, Yeşil Parti ve koalisyon ortağı bazı SPD’liler destekliyorlar. Ancak kamulaştırma bedelinin 30-36 milyar civarında olabileceğinden kalkarak kredi alınması gerekeceği ve sonra bunun da vergi olarak halka yansıtılacağına işaret ediyorlar. Ama aktivistler arasında bedelsiz el konulmasını savunanlar azınlıkta değil.
Kapitalizmin pazar koşulları kendileri açısından bile bir açmaz içinde. Tüm Avrupa ülkelerinde yeni liberal politikalar tıkandı. Halklar çeşitli şekillerde huzursuzluklarını dile getiriyorlar. Birden eski sosyalist ülke yasası imdatlarına yetişiyor. Onlara yol gösteriyor, bir ışık veriyor.
Bilindiği gibi, Duvar sonrası sosyal demokrasi de liberal politikaların peşine takıldı. Sol da ne yapacağını bilemez, paramparça durumda. Öte yandan faşist ideolojiler solun ideolojik söylemleriyle iktidara gelmeye başladılar. Ama halkların, daha doğrusu insanlığın talepleri kendiliğinden sosyalist yol aramaya yöneliyor. Berlin konut sorunu buna güzel bir örnektir. İngiltere’de örneğin konutların, tren yollarının kamulaştırılması İşçi Partisi’nin programındadır. Fransa’da Sarı Yelekliler de düzen değişikliği isteği ile haftalardır inatla direniyorlar. Gençlik, iklim değişikliğinin ancak sistem değişikliği ile olabileceğini söylüyor. Kadınlar dünya genelinde bir greve hazırlanırken “Biz değil düzen değişecek” diyorlar. Doğu Avrupa ülkelerinde artık “Kapitalizm iyi uygulanmadığından bu yolsuzluk ve eksiklikler oluyor” savunmalarına inanmıyorlar. Zamlara, yolsuzluklara, hayat pahalılığına, gelirlerinin düşüklüğüne karşı eski sosyalizmin verdiklerine hasret duyuyorlar. Tamam sol partiler, güçler dağınık; ortak taleplerde birleşilemiyor ama halklar kendiliğinden sorunlarına, sosyalist olmasa bile, ona doğru giden bir yola giriyorlar. Yalnız konut köpek balıkları değil tüm soyguncu köpek balıkları düzenine karşı genel bir halk hareketi çiçek açmaya başlıyor. Hem de yalnız Avrupa’da değil, ABD’sinden Afrika’sına böyle bir bahar çiçekleri kokusu kaplıyor ortalığı.