Avrupa’da Halkların Son Eylemleri – Ayşe Tansever

Avrupa Birliği ülkelerindeki halkların sadece bu haftaki eylemlerine kısa bir göz atalım dedik. Bakın neler yaşandı?

Fransa’da Sarı Yelekliler 14. Cumartesi protestolarını gerçekleştirdiler. Sayılarının azaldığı söylense bile gösterilerin yapısı kırılganlığını yitirip sağlamlık kazandı. Sırplar da Belgrad başta olmak üzere birçok kentte dokuz haftadır cumartesi günleri protesto eylemlerindeydiler. Devlet başkanı Vucic’in giderek daha otoriter olmasını ve demokratik özgürlükleri kısıtlamasını protesto edip istifasını istediler. 

Haftanın en kalabalık protestosu İspanya’da yaşandı. Polise göre 200 bin, göstericilere göre de 500 bin kişi sokaklardaydı. Katalonya’nın İspanya’dan ayrılmasının sorgulandığı 2017 referandumu nedeniyle tutuklanan 12 kişinin davasının başlamasını protesto ettiler. Bu protestolardan bir gün önce iktidar partisi bütçeyi parlementodan geçiremeyince nisanda erken seçim kararı almıştı. İspanya siyaseti çok karışık günler içinde.

Haftanın en çatışmalı protestosu Arnavutluk’ta yaşandı. Gene cumartesi günü ayaklanan halk neredeyse devlet başkanını alaşağı edecekti. Bulunduğu binanın penceresinden içeri bile girdiler.  Yolsuzluk suçlaması ile halk, devlet başkanı Rama’nın istifasını istiyor. Protestolar çok sert geçti ve polis tazyikli sular ve göz yaşartıcı bombalar kullanmak zorunda kaldı. Çok sayıda yaralı var.

Portekiz’de çok olaylı bir hafta yaşandı. 15 Şubat günü on binlerce hemşire, öğretmen ve kamu çalışanı 24 saatlik grev yaptılar. Kendilerine çöp işçileri de katıldı. Kemer sıkma politikaları nedeniyle kamu işçilerinin maaşlarına on yıldır zam yapılmamış. Grev sosyalist partinin peşinde olan sendikalar tarafından yarım yamalak desteklendi. O nedenle grev birçok çalışan tarafından sosyal medya üzerinden örgütlenmiş. Sonuçta grev yaptıkları için maaşlarından kayıp yaşayacaklar. O nedenle bir dayanışma hesabı açılmış ve 600 bin Euro toplanmış. Bu, grevcilere halk arasında desteğin büyüklüğünün işaretidir. 

Hemşire ve öğretmenler hemen hemen tüm AB ülkelerinde kötü koşullar altında çalışıyorlar. 13 Şubat’ta Belçika’da 70 bin öğretmen protestodaydı. İrlanda hemşireleri ocak ayındaki 24 saatlik grevlerinden sonuç almayınca şimdi bu ay sonu yeni bir greve hazırlanıyorlar. Berlin’de 70 bin kamu çalışanı aynı günlerde işi durdurdular. Trenler, troleybüsler, metrolar, otobüsler çalışmadı. Daha önce de hava çalışanları grev yapmışlar ve uçak seferleri bir gün iptal edilmişti.

İklim Protestoları

AB içinde en yeni olan ise ortaokul ve liseli, hatta zaman zaman ilkokul öğrencilerinin iklim sorunu ile ilgili protestolarıdır. Üniversite boykotları ve liseli öğrencilerin protestolarına sık rastlanıyordu ama çocukların iklim ve çevre konularına sahip çıkma eylemleri yeni gelişen bir olay oldu. Tüm Avrupa ülkelerine yayılıyor; hatta ABD’den sonra küresel bir eylem haline doğru evrimleşiyor.

Olay İsveç’te Ağustos başında 16 yaşındaki Greta Thunberg adlı kız öğrencinin iklim sorunlarına dikkat çekmek için her hafta İsveç Parlementosu önünde protesto yapması ile başladı. Tüm dünyanın dikkatini üstüne çekti. Hatta Greta, Aralık’ta Polonya’da yapılan iklim konferansına ve Davos toplantısına davet edilmiş ve orada da taleplerini dile getirmişti.

İsveç’te şimdi her cuma yüzlerce yerleşim alanında on binlerce çocuk dersleri boykot edip protesto düzenliyorlar. Hükümeti, iklim sorununun aciliyetini konusunda duyarlı olmaya ve kesin önlemler almaya çağırıyorlar.

İsveç’ten sonra  Belçika, Almanya, İsviçre, Avustralya ve İskoçya’da da öğrenciler perşembe ve cuma günü protestolara başladılar. Bu eylemler geçtiğimiz cuma da İngiltere’de gerçekleşti. Binlerce okuldaki on binlerce çocuk bu eyleme çeşitli pankartlar, sloganlarla katılıyorlar. Öğretmenler dışında çocuklara velileri hatta dedeler, anneanneler de destek veriyorlar.

Talepler neredeyse her yerde aynı. Hükümetlerini iklim konusunda acil durum çağrısı yapıp etkin adımlar atmaya çağırıyorlar. İkinci olarak durumun acilliği konusunda kamuoyunu bilgilendirilmesini istiyorlar. Ayrıca iklim krizinin ulusal eğitim müfredatına alınmasını talep ediyorlar. Son talepleri de seçmen yaşının 16’ya indirilmesi. “Biz seçimlere katılamıyoruz ama bu konularda karar verici olmalıyız.” diyorlar. 

Öğrencilerin bu protestoları kamuoyunda birçok tartışmaya yol açıyor. Çocukların dersleri boykot etmesine karşı çıkanlar var. Onların yanıtları hazır: “Siz büyüklerimiz bizim geleceğimizi düşünmüyorsunuz. Karbon emisyonunu durdurmak için 12 yıl kaldı ve siz bir şey yapmadınız. Vaktimiz yok! Biz büyüdüğümüzde dünya yaşanamaz olacak. Sıcaklık, kuraklık orman yangınları olacak.  Eğer geleceğimiz yoksa neden gelecek zamanı öğreniyoruz?” diye soruyorlar. Zamanlarını boşa harcamaları suçlamasına karşı da şu yanıt gelmiş. “Doğru olabilir ama politik liderler 30 yıldır bu konuda hiçbir şey yapmıyorlar. Onlarınki daha kötü.”

Bu eylemleri bilim insanları ve akademisyenler imza kampanyaları ile desteklemeye başladılar. Siyasetçiler gündemlerine almaya başladı. Belçika’da Çevre Bakanı protestoları düzenleyenlerin arkasında başka güçler olduğunu söyleyince istifa etmek zorunda kaldı. Partiler iklim konularını programlarına nasıl sokacaklarını, sanayiciler bunu da nasıl kâra dönüştürebileceklerini tartışıyorlarmış.

Öğrencilerin eğitim müfredatı değişikliği istemesi sorunun, enine boyuna okullarda okutulmasının gereğine vurgudur. Böylece sorunun kaynakları, kirleten, engelleyen güçlerin çıkarları çocuklara açıkça anlatılmak zorunda kalınacaktır.  Tüketim alışkanlığının ve teşvikinin de bu doğrultuda işlenecek olması çok önemlidir. Sistemin kendilerinden sakladığı gerçekler genç beyinlere anlatılmak durumunda olacaktır. Bazı öğrencilerin pankartlarında “İklim değil sistem değişikliği istiyoruz!” yazıları görülmesi de çok heyecan vericidir.

Çocuklarımızın sorumlu bireyler olmalarını istiyoruz. Kendi kaderlerini ellerine almasına çalışıyoruz. Ama şimdiki büyükler ve iktidar sınıfları böyle sorumluluklar taşımıyorlar. Öyleyse en azından çocuklarımızın bu doğrultudaki eylemlerine destek verelim. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de çocuklarımız bu küresel akıma katılmadılar. Onları buna yöneltmek ve desteklemek doğru bir tavır olacaktır. Anne ve babalar, halklar böylece çok şey öğreneceklerdir.   

Yazarın Diğer Yazıları