Madenciler: “Biz bu zenginden niye paramızı alamıyoruz?”
Maden işçileri ödenmeyen hakları için Soma ve Ermenek’te direnişlerini sürdürüyor. Maden işçileri yaşadıklarını ve direnişlerini anlatıyor.
Ogün Yılmaz 15 yıllık maden işçisi. İş yaşamının sekiz yılını şu an haklarını talep ettikleri Uyar Madencilik’te geçiren Yılmaz, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarından kaynaklı Uyar Madencilik’e ait ocakların kapatıldığını söylüyor. Şirkete ödenmeyen tazminatları için açtıkları davayı kazanan Yılmaz “Sekiz sene oldu, kazanmış olduğumuz davadan hala paramızı alamıyoruz.” dedi.
“Bir insan o kadar malını nasıl saklayabilir?”
İşten çıktıktan sonra ekonomik zorluklar yaşadığını ifade eden Yılmaz “Kredi kartına borcum oldu ödeyemedim. Üç beş ay içinde şipşak derler ya, benim maaşa icra geldi ve hemen başladılar almaya. Sonuçta biz de bu adamı mahkemeye verdik. Bir buçuk iki sene sonra mahkememiz sonuçlandı ve davamızı kazandık ama bunun hala sağda solda çalıştırdığı iş yerleri hiç mi malı mülkü yok? Var! Ama Ahmet’in üstüne ama Mehmet’in üstüne… Bunların hepsini istese devlet araştırıp bulur. Biz bu zenginden paramızı niye alamıyoruz? Ufak bir alışveriş merkezi, o bile istese beni iki günde icraya veriyor. Bir hafta sonra maaşımdan kestirebiliyor. Bir maaşım var benim ama bu adamın her yerde bir şeyi varken biz onlardan paramızı icra yoluyla da olsun tahsil edemiyoruz. Bu adamı devlet mi kolluyor birileri mi kolluyor? Bir insan o kadar malını nasıl saklayabilir? Madem bu adam vermiyor, bu adama devlet hala neden izin veriyor? Saha veriyor, ihaleler veriyor, işçi çalıştırıyor.” diye kaydediyor.
“Ölmek var dönmek yok”
İdris Sarıkaya çalıştığı maden ocağında 31 Temmuz 2007 yılında dinamit patlaması sonucu beş arkadaşıyla iş kazası geçirmiş ve bacağını kaybetmiş. Sarıkaya ve arkadaşları aradan 13 yıl geçmesine ve bütün hukuk yollarına başvurmalarına rağmen haklarını alamamış.
Sarıkaya direnişlerini şöyle özetliyor “12 Ekim’de Bağımsız Maden İş Sendikası öncülüğünde bir yürüyüş başlattık. Ankara yürüyüşü. Sloganımız ‘Haklarımızı alıncaya kadar, bu yoldan ölmek var dönmek yok’ idi.”
“Bizim gibi Türkiye genelinde çok aşırı feryatlar var. Sesini duyuran ve duyuramayan işçi arkadaşlarımız var. Artık bu özel sektörü yakın takibe almasını istiyoruz devletin. Özel sektör kimseyi takmıyor. Kaymakammış, valiymiş, adaletmiş kimseyi saymıyor. Artık ben bilirim, ben yaparım diyor. Ben para vermedikten sonra cumhurbaşkanınız da başbakanınız da gelse benden para alamaz diyen bir işveren. Yani bir vatandaş olarak buna nasıl söz geçirebiliriz devlet söz geçiremezse? Bu sözü dikkate almaları gerekiyor. Bizim tazminatlarımız ödeninceye kadar bu yolda ölmek var dönmek yok. Benim diyeceklerim bu kadar.”