Saray’ın CHP’ye çöktürme planı ve kullanışlı aparatları
HDP’ye uygulanan çöktürme planını en geniş demokrasi cephesini inşa edemediğimizden ve halkın topyekûn direnişinin örgütlenemeyişi, faşizmi bu günlere kadar getirdi. Bugün dünden daha şanslıyız, çünkü 19 Mart darbesine sokakta gösterilen refleks ve yan yana durma arzusu kuvvetlidir.

İktidarın belirlediği sınırlar içinde siyaset yapmayı kabul etmeyen Özgür Özel’in başında olduğu yönetim, bugün Saray’ın ebedi başkanlık/rejim planları çerçevesinde saldırı altında.
Kılıçdaroğlu dönemi, “anayasaya aykırı ama”, “mühürsüz oyların geçerli sayılması”, “Altılı masa, Zafer Partisi” ve daha birçok vaka ile Saray’ın ömrünü uzattı.
Tutuklamalar, belediyelerin kuşatılması ve İstanbul İl Başkanlığı’na atanan kayyumla yerel seçimde birinci parti olan CHP’nin yönetimi, Saray’ın çöktürme planıyla karşı karşıya. Saray, bu saldırı dalgasına Kılıçdaroğlu’nun mağdur edildiği algısıyla içeriyi hallaç pamuğuna çevirmek istiyor. Çöktürme planını ilk olarak 2014 yılında alınan bir kararla HDP’ye uygulamışlardı ve ağır saldırıların sonuçlarını yaşayarak gördük.
Çöktürme planında HDP’ye bombalı saldırılar da uygulanırken bugün CHP’ye yönelik saldırılar devletin yargı ve polis gücü seviyesinde tutuluyor.
HDP’ye uygulanan çöktürme planını en geniş demokrasi cephesini inşa edemediğimizden ve halkın topyekûn direnişinin örgütlenemeyişi, faşizmi bu günlere kadar getirdi. Bugün dünden daha şanslıyız, çünkü 19 Mart darbesine sokakta gösterilen refleks ve yan yana durma arzusu kuvvetlidir.
Düzen partileri içinde seçimi kaybeden her grup, kazananı birçok şeyle suçlar. Fakat burada ellerinden giden şeyin boyutu tahminlerimizin ötesinde büyük olsa gerek ki Saray’ın saldırılarında koçbaşı görevini üstleniyorlar.
Bu çevrelerin gözleri o kadar dönmüş ki ülkenin, emekçilerin, milyonlarca insanın geleceğini umursamadan iktidarla birlikte saldırıyor, kayyumculuğu savunuyorlar.
Bugün bazı şeylerin çok net sınırlarını çizmek zorundayız! Tutuklanan CHP’liler hakkında “ama onlar da yolsuzluk yapmış, delegelere rüşvet dağıtmışlar” ve benzeri gevezeliklere müsamaha göstermemeli, bu kişileri doğrudan Saray’ın askeri olarak görmeliyiz.
Kılıçdaroğlu ismi etrafında kümelenen bu grupların, özellikle Alevileri de ismen kitle gücü hâline getirme çabaları ibretlik. Ömrü hayatında Aleviler için mücadelenin herhangi bir yerinde yer almamış, devlet memurluğuna sıkı sıkıya sarılmış Kılıçdaroğlu’ndan Alevilere hayır gelmesi beklenemez.
Bugün CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in yerine kayyum dahil kim önerilirse, bu saldırının payandası saymalıyız. CHP’nin mevcut yönetimi kimi il başkanı, yönetimi ve benzerini belirliyorsa, dışındaki bütün isimler gayrimeşrudur!
Evet, CHP’li değiliz. Fakat faşizmin saldırılarına en geniş emek ve demokrasi cephesini kurarak direnmekten başka da koşulumuz söz konusu değil.