Alevi Kurumlarında Hak İhlalleri
AKP iktidarının seçilmişlere yönelik politikaları, kayyum atama, görevden alma, tutuklama ve alıkoyma vb. durumlarını bir yandan eleştirirken bir yandan da bu durumların Alevi kurumlarına sirayet ettiğini görmekteyiz.
2019’un son yazısını yıl içerisinde yaşadığımız Alevi hak ihlalleri ile ilgili düşünüyordum fakat gün içerisinde aldığım bir haber ile fikrimi değiştirip Alevi kurumlar içerisindeki örgüt demokrasisi ve kurum içindeki Alevilere yapılan hak ihlallerine değinmeye karar verdim.
Eşit yurttaşlık ana talebi ile 30 yıldır hak talep mücadelesi veren ve çoğu kez devlet tarafından ayrımcılığa uğramış bir inancın siyasal temsilcileri olan kurumlarımız öncelikle kendi içinde gerçek demokrasiyi uygulayıp eşitlik kavramını benimseyip sonra eşit yurttaşlık talebinde bulunursa hem daha samimi hem de daha gerçekçi olacaktır.
Alevi hareketinin bir yandan demokrasi mücadelesi vermesi bir yandan hak talep mücadelesi yürütmesi kurumlarımızın ve Aleviliğin geleceği için elzem konulardan bir tanesidir. Biz Aleviler olarak Türkiye’de sistemin gerçek demokratik bir yapıya dönüşmeden haklarımızı almamızın imkansız olduğunu bilmekteyiz. Dolayısıyla demokratik bir yapıya ulaşmanın yolunun öncelikle kendi kurumlarımız içerisinde gerçekten demokrasiyi ve eşitliği sağlamaktan geçtiğini de biliyoruz. Ne yazık ki son zamanlarda Alevi kurumları içerisinde örgüt içi demokrasiye aykırı örneklere şahit olmaktayız. Demokratik Alevi hareketinin dinamik gücü olan Alevi Bektaşi Federasyonu’ndan tutun da bileşenler içerisinde çok şubeli olan yapılarda da tasfiye süreçlerinin yaşandığına şahit olmak gerçekten üzücü, bir o kadar da kurumlarımız için sıkıntılı bir durumdur. Mevcut örgütlenme sisteminin tıkandığını, Aleviliğin özüyle bağdaşmadığını daha önce de belirtmiştik. Yaşananlar bu tespitin doğruluğunu ve konuya yönelik çözümlerin bir an önce tartışılması gerekliliğini önümüze koymaktadır. AKP iktidarının seçilmişlere yönelik politikaları, kayyum atama, görevden alma, tutuklama ve alıkoyma vb. durumlarını bir yandan eleştirirken bir yandan da bu durumların Alevi kurumlarına sirayet ettiğini görmekteyiz. Muhalif olan kurumları tasfiye ve çok şubeli olan örgütlerde muhalif olan şubelere kayyum atama ve tasfiye durumlarını yaşarken şimdi de beraber yol yürüyüp yönetime seçilen, sonrasında bulunduğu yönetimi de eleştirenlerin tasfiye sürecini yaşadığını görmekteyiz.
Doğan Demir’in Gelecek Partisi kurucusu olması ve sonrasında Alevi hareketinden gelen tepkileri hepimiz okuduk. Doğan Demir hakkında eleştiri yapanların sanki Amerika’yı yeniden keşfetmişler gibi, Doğan Demir’i yeni tanıyormuş gibi yazıp çizmeleri de ilginç. Siz değil misiniz ki genel kurullarda Doğan Demir ile ortak hareket eden ve Doğan Demir değil mi ki sizlerin genel kurulunda seçilesiniz diye emek harcayan? Kayyum ve tasfiye süreçlerini beraber yürüten, kimi zaman göz yumanlar yani beraber yol yürüyüp bu duruma gelenler şimdi de diğer yol arkadaşlarına tasfiye sürecine girenler?
Aleviliğin temel kurallarından olan ‘eşikteki ve beşikteki’ düsturunu hatırlatmak lazım ki örgüt içi demokrasi uygulanmasında eşitlik ilkesini unutturmamak lazım. Alevi hareketinin dinamik gücünde yaşanan yanlış yöntemler ileriki süreçte tüm Alevi hareketini saracaktır dolayısıyla bu yaşananlara Alevi hareketine emek harcayanlar olarak Alevi hareketinin geleceği için müdahil olmamak elde değildir.
Mevcut Alevi hareketini yöneten tasfiyeci anlayışının bir an önce terk edilmesi ve Aleviliğin özüne uygun yönetim şeklinin hayat bulması hem Aleviliğin hem kurumlarımızın geleceği için ciddi önem taşımaktadır. Kendi kurumlarımızda Aleviler hak ihlallerine maruz kalıyor ise öncelikle bunlara itiraz edebilmek gerekiyor ki sistem tarafından uygulanan hak ihlallerine karşı daha güçlü ses çıkartabilelim.
Aşk ile…