“Tiranlar Troikası”: Küba – Ayşe Tansever
ABD, Küba devrimini yıkmak için elini tutabileceği birilerini bulabilir mi? Direkt olarak müdahale etmeye gücü olmasa bile içeride sorunlar yaratabilir mi? Yeni yaptırımların hedefi, Castro kardeşler gittikten sonra Küba’yı denemektir.
ABD’nin yeni Latin Amerika stratejisi Tiranlar Troika’sı doğrultusunda ikinci saldırı beklendiği ve planlandığı gibi Venezuela’ya yapıldı. İlki geçen Nisan-Temmuz aylarında Nikaragua’ya yapılmıştı. Başarısız olmuştu. (Nikaragua’yla ilgili yazı önümüzdeki hafta yayınlanacak.) Troika’nın diğer bir ülkesi Küba’ya da saldırılar artıyor. Venezuela’daki gelişmelere göre de yeni adımlar atılacağı kesindir.
Küba’nın hedefte olmasında şaşırtıcı bir yan yoktur. Küba Devrimi 1 Ocak 2019 günü 60. kuruluş yılını kutladı. 60 yıldır sosyalizm yolunda bir ülke olarak dünya emperyalist devinin burnunun dibinde devrimini savunuyor. Buna gölge düşürmek, saldırmak ABD’nin önüne koyduğu baş görevdir.
Obama döneminde kıtada ilericilikten yana değişen denge ABD’yi Küba üstündeki ambargo ve yaptırımlarını kaldırmaya zorladı. Bölge ülkeleri, Amerika Ülkeleri Örgütüne (OAS) öyle baskı yaptı ki ambargolar kalkmaz ise ABD’yi örgütten atabileceklerini bile ima ettiler. AB ülkeleri, ülke içinde yatırımlar yapmaya bile başladılar ve ABD tekelleri fırsat kaçıracaklarından korkup iktidara baskı yaptılar. Sonunda Küba yıllar sonra örgüte alındı.
Trump iktidar olur olmaz kıta politik dengesini değiştirmeye soyundu. Yazımızın ilk bölümünde anlattığımız politikalar sonucu bunu başarınca da Küba’ya saldırılar arttı.
ABD’nin bir ülke rejimini değiştirmede açık bir programı vardır. İlk olarak yaptırımlar, ambargolar koyar. ABD Temsilciler Meclisinden 1996’da çıkarılan ünlü Helms-Burton yasası Dış İşleri Bakanı Pompeo tarafından 1 Şubat 2019 tarihinden itibaren yeniden devreye sokuluyor. Buna göre Küba’nın devletleştirmesinden zarar gören kişi veya şirketlerin ABD mahkemelerine dava açıp tazminat alma yolu açılıyor. Mal mülk dışında baskı gören, özgürlüklerinin ellerinden alındığını düşünen herkes bu yasadan faydalanabilir. Ve doğacak finansal yük de Küba’ya yüklenecektir. Küba yıllardır ABD ambargosu altında halklarının çektiği acı ve ekonomik zararı milyonlarca dolar olarak hesaplayıp ABD’den talep ediyordu. Şimdi sanki ABD bunlara karşı eline bir silah almak hedefindedir.
Ayrıca Küba ile iş yapan yabancı birey ve şirketler aynı İran’la iş yapan şirketlere yapıldığı gibi cezalandırılacaklardır. Böylece özel sektörün ülkeye yatırım yapma iştahı, eğer ki varsa, yok olacaktır. Bankalardan kredi bulması zorlaşıyor. Ülkenin besin kaynaklarının %80’ini dışarıdan aldığı düşünülürse halk aç bırakılmakla tehdit ediliyor. Birçok fabrikasının tamire ihtiyacı var ya da yenilenmesi gerekiyor. Ayrıca borçları da var. Bu yollar tıkanacaktır. Ülke SSCB’nin yıkılışından sonraki zor günlere geri dönme ile tehdit edilmektedir. Amaç Küba halkına acı çektirip isyana zorlamak ve iktidarı devirmektir. Ekonomik durum ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
Küba’da iki süreç yaşanıyor. Birincisi bazı ekonomik reformların yapılmasıdır. Özel girişime daha çok izin verilerek ekonomiye bir canlılık kazandırılmaya çalışılıyor. İkinci olarak, bunlara da uygun olarak ülke aylardır yeni bir anayasa yazma peşindedir. Halklar aylardır her bir maddeyi tartıştılar ve mart sonunda da yeni anayasa taslağı halk oylamasına sunulacaktır. Küba hem ekonomik hem de politik olarak bazı değişiklikler içindedir. Ve bunlar Castro kardeşlerin olmadığı bir dönemde yapılmaktadır.
ABD bu ortamı yeni saldırılar için uygun görmektedir. Bu değişiklikler Küba halklarının devrimlerini savunma kararlılığını nasıl etkilemiştir? Konulan yeni yaptırımlar halklara acı çektirme gücüne sahiptir. Acılarını dile getiren halklar üzerine iktidar yeni anti demokratik yasalar getirir ve hoşnutsuzluklar artar mı? Böylece ABD, Küba devrimini yıkmak için elini tutabileceği birilerini bulabilir mi? Direkt olarak müdahale etmeye gücü olmasa bile içeride sorunlar yaratabilir mi? Yeni yaptırımların hedefi, Castro kardeşler gittikten sonra Küba’yı denemektir. Küba halkları yeniden devrimlerini savunma sınavına sokuluyor.
Kıtada Arjantin, Brezilya, Ekvador gibi ‘pembe’ iktidarlar devrildikten sonra şimdi sıra asıl ‘çıban başı’ olarak düşünülen bu üç ülkededir. Nikaragua en zayıf halka olarak düşünüldü ama başaramadılar. Şimdi sırada Venezuela var. Venezuela karıştırılırken Küba’ya da sert davranmak işin tabiatına uygundur. Kıta devrimci halkları gerekli yanıtı verecektir.