Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve 1954 Vatan Partisi
Sebüktay Kaan, daha önce Karşı Mahalle’de yayımlanan “Bir Şehir Efsanesi” başlıklı yazısında, Kıvılcımlı’nın Eyüp Sultan Camii konuşması sonucunda Vatan Partisi’nin kapatıldığı yönündeki yaygın bir anlatının doğruluğunu, tarihsel verilerle tartışmıştı. Şimdi de Kıvılcımlı’nın kendi savunmasını da dahil ettiği Bianet’teki yazısını yayımlıyoruz.

Türkiye Komünist hareketi 1950’lere kadar birliğini az çok koruyabilmişti. 1951’deki büyük TKP tevkifatı, hareketin birliğinden öte varlığını da tehdit eder bir hal almıştı.
Davalar bitip mahkumiyetler kesinleştikten sonra Kıvılcımlı -ki Partinin kuruluşu için davanın sonuçlanmasını bekler- dava dışı kalmış kimi kadrolar ve ağırlıklı bölümü işçi olan yeni ilişkilerle Vatan Partisi’ni kurmuştu.
Bunun içindir ki VP’nin kuruluşu, Türkiye Sosyalist Hareketi üzerinde estirilen teröre hatta ‘’kökünü kazıdık’’ küstahlıklarına karşı bir direniş, bir isyan hareketidir.
Bu yüzden Kıvılcımlı, ‘’Vatan Partisi savaşı: şu veya bu iç nedenlerle açılmış gedikten hür boşalış değil, bütün tıkanık bentlerin üzerinden bir atılış oldu’ diye yazmıştır sonradan.
Vatan Partisi 1957 seçimlerinde özellikle İstanbul’da yaygın bir çalışma yürüttü. İlçelerde şubeler açtı, ikisi tarihe yazılmış (Eyüp ve Sirkeci) mitingler düzenledi(1). Türlü çeşitli polis/ajan provokasyonlarına rağmen başarılı bir seçim çalışması yürüttü. Faaliyeti Demokrat Parti iktidarı tarafından durduruldu ve açılan davada yargılandı ancak dava beraatle sonuçlandı.

Yeri gelmişken burada bir ‘’şehir efsanesine’’ de değinelim geçerken. Kıvılcımlı’nın Eyüp Sultan Camiin önünde yaptığı konuşmadan dolayı Partinin, dini siyasete alet etmek’’ suçundan yargılandığı ve hatta kapatıldığı gibi yıllardır bir bilgi kirliliği dolaşır ortalıkta. Oysa olay bir gecelik gözaltından ibarettir ve bu yüzden bir soruşturma açılmamış ve olay kapanmıştır. Olay şudur: Kıvılcımlı hem çalışmalarını kutlamak hem de merkezi seçim çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla İzmir İl Örgütüne, Genel Başkan olarak bir mektup yazar (2).
“Eyüp’te hiçbir partiye gösterilmeyen ilgi: resmî telle bütün konuşmaları diktafondan tespit şekline girdi. Hazreti Muhammed’in ’hatemel enbiyayım’ (ben son peygamberim.b.n.) sözünün bundan sonra kanunlar gökten inmeyecek, kendiniz kanunlarınızı yapacaksınız manasına geldiği yorumum (3) üzerine, genel başkan aleyhine dini siyasete alet etme maddesi ile suç takibatı açıldı. Genel Başkan ve Genel Sekreter o gece müteferrikada kaldılar. Ertesi günü savcılıkça iş anlaşılarak serbest bırakıldılar.”
Ne Vatan Partisi ne Kıvılcımlı (bir gecelik gözaltı dışında) herhangi bir kovuşturmaya uğramışlardır. Vatan Partisi’nin faaliyetleri, 1957 seçimleri sonrasında durdurulmuş ve hakkında dava açılmıştır. Dava doğrudan Vatan Partisi’nin TKP’nin devamı ve üyelerinin de zaten sabıkalı eski komünistler olduğu üzerinden partiyi ‘’komünizm suçundan’’ kapatmaya ve üyelerini mahkum etmeye yöneliktir.

53 sanıklı davada, başta partinin yönetici kadroları olmak üzere çok sayıda üye uzun süre tutuklu olarak yargılandılar. 16 Şubat – 23 Ekim 1959 tarihleri arası görülen toplam 23 celseden sonra dava beraatle sonuçlandı. Davanın avukatları Mehmet Ali Aybar, İhsan Altay, Münir Bele ve Vahdettin Barut idi (4).
Savcı başta Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Fatma Nudiye Yalçı ve Kerim Korcan olmak üzere bir kısım partilinin, daha önce TKP ve Donanma davalarında mahkum olmuşluklarının, ‘’komünistliklerine’’ delil sayılmasını ve yine mahkum edilmelerini istiyordu. Buna tepki olarak Dr. Hikmet, sorgu sırası kendine geldiğinde duruma müdahale eder ve ‘’mazi’’si ile ilgili bir konuşma yapar.
Mahkeme tutanaklarından (16. Celse, 16-6-1959)
…
‘’Sabıka [sebebiyle] vatandaşları itham etmek yersizdir. Sabıka neticeye müessir değildir. Hükümet bir insanın mazisini, ondan doğan temayülleri ortaya koymak bakımından ele alıyorsa, benim mazim 16 yaşından başlar. Ben bu toprağın çocuğuyum. 16 yaşımdan beri bu memleketin siyasi hayatında mücadele yapmaktayım. Milli Mücadele’de silaha sarıldığım zaman 16 yaşında idim. Yörük Ali Efe’nin kızanları arasında silahlı mücadeleye katılmış bir vatandaşım. Mazim düşünülüyorsa, lütfen oradan başlanması icap eder. Benim memleket duygularım orada başlamıştır. Memleketin köylülerini orada görmüş ve beraber olmuşumdur. Mücadelede aç iken beni sofrasına oturtmuş, ikram etmiş olan fakir köylümü orada tanımışımdır. Köyceğiz’de bana, ‘’Sen münevversin, seni dağlarda harcamayalım.’’ dediler. Kuvayı Milliye Askeri Kumandanı yaptılar. Hacıağalar tekaliften (savaş zamanları alınan olağanüstü vergi b.n.) kaçmak için tarlalarını gizlice kesip kaldırırken, ben fakir dul kadının oğlu, kendi nafakamızı topraktan ellerimle sökmüş, tekalife sunmuşumdur. Benim memleket aşkım işte buradan başlıyor. Vicdanım ‘’Bu millete doğruyu söylemeye mecbursun!’’ diyor. Nihayet, bulunduğumuz memleket Kuşadası, İtalyanlara teslim edildi. Biz İstanbul’a iltica ettik. Mazim deyince, işte kökü buradadır. Benim fakir fukara dostluğum işte buradan başlar.
Ondan sonra gördüğüm şöyle: Ben ayağımda çizme, başımda kalpak, 25 talebe var sınıfta. Hayretle müşahede ediyorum ki hepsi de Ali Kemal’in (5) başmakalesini okuyorlar. Ve Müdür bir gün beni çağırıyor, ayağımdan çizmelerimi çıkartmamı ihtar (6) ediyor. Ben dövüşürken, bugün iktidarda olanlar neredeydiler? Benim mazim ve sabıkam işte bunlardır.’’
Anısına ve mücadelesine saygıyla!
1 1957 Seçimlerinde Vatan Partisi’nin miting yaptığı bölgeler: Kazlıçeşme, Aksaray, Taşlı Tarla, Beşiktaş, Taksim, Eyüp, Kasımpaşa, Sirkeci, Sultanahmet, Zeytinburnu, Saraçhane-Şehzadebaşı, Karagümrük, Fatih.
2 Mektup Hollanda IISG (International Institute of Social History) arşivindedir.
3 Yine vatandaşlarım iyi bilir ki Muhammet ‘’Ben hatemel enbiyayım’’ demiştir o büyük sözün manası üzerinde vatandaşlarımı bir an düşünmeye davet ederim… Vatandaşlarım!.. O zamana kadar insanlar arasında bütün düzeni kuran kanunlar ve kaideler ‘’gökten inerdi’’. Hazreti Muhammet ben sonuncu peygamberim demekle bizlere şu büyük hakikati anlatmış oluyordu. Artık kanunlarınızı kendiniz yapacaksınız.’’ (Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Eyüp Sultan Konuşması, Sosyal İnsan Yayınları S. 8.)
4 Dava tutanaklarının Fuat Fegan tarafından el yazısı çözümleri ISSU Arşivi’ndedir.
5 Ali Kemal: Damat Ferit Hükümetinde bakanlık da yapan, Milli Mücadele karşıtı bir gazeteci. 1922’de İzmit’te linç edilerek öldürüldü.
6 Çizme ve kalpak Kuvayı Milliye sembolü sayılmaktadır.