Peru’da ipler daha da geriliyor
Peru yerli halkları 200 yıldır ilk kez Lima’da yaşayan bu iktidar sınıfının kendilerini nasıl yıllardır sömürdüğünü ve yok saydığını anlamışlardır. Castillo’nun nasıl iktidarda elinin kolunun bağlandığını ve kendilerinden yana kararlar almasının engellendiğini çok iyi gördüler ve yılların sömürgeci iktidar sınıflarını başlarından atma gerekliliği ile çok kararlı bir duruş sergiliyorlar.
Peru’da ipler gerildikçe geriliyor. Kongre perşembe günü darbeci başkan Dina Boluarte’nin seçim tarihini öne almaya dönük üçüncü önerisini de reddetti. Bir de yeni bir seçim tarihi belirleme önerisini Ağustos ayına kadar bloke edince şimdilik halkların erken seçim talebinin önü tıkanmış görünüyor.
Peki protesto gösterilerindeki halkların tepkisi ne oldu? Onlar da derhal protestolarını arttırma kararı aldılar. Başta başkent olmak üzere belli başlı kentlerdeki girişleri kapatma, meydanları doldurmayı sürdüreceklerini açıkladılar. 7 Şubat günü bilindiği gibi, olayların başlamasının ikinci ayına girilecek ve o gün de ülkeyi felç edecek eylemler sergileyecekler. Ülkenin en büyük sendikası CGTP (Genel Peru İşçileri Konfederasyonu) 20 yıl önce ilk kez yaptığı gibi, ülke çapında süresiz grev kararı aldı. “Sivil-militer diktatörlüğün sendika liderlerini medyadan kriminal olarak tanıtmasına” karşı kararlı bir şekilde protestolara katılacaklarını açıkladılar. Böylece ülkede çalışan nüfusun %60’ının üye olduğu endüstri, madencilik, inşaat, belediye ve eğitim çalışanları süresiz grevde olacaklar. Dina Boluarte istifa edinceye kadar da eylemlerini sürdürecekler. İpler karşılıklı olarak bir kez daha gerildi.
Ne olmuştu?
Olaylara kısaca bir göz atarsak bilindiği gibi yerli halklardan gelen Petro Castillo 1,5 yıl önce başkan seçildiğinden beri yılların sömürgeci sınıfları ona adım attırmadılar. Castillo halklarına verdiği hiçbir sözü yerine getiremedi. Onların yaşam koşullarını iyileştirici 54 tane dosya duruyor. Bakan üstüne bakanı yolsuzluk suçlaması ile ya görevinden alındı ya da istifaya zorlandı. Castillo’nun kendisine de 3 kez yetersizlik önerisi verildi ve ikisi reddedildikten sonra üçüncüsünün oylanacağı 7 Aralık günü Castilo basın mensuplarını toplayıp Kongreyi feshettiğini, acil yeniden seçim ve yeni anayasa meclisi toplama kararı aldığını açıkladı. Hemen arkasından da ailesi ile birlikte Meksika elçiliğine siyasi sığınma talebi ile giderken, kendisine karşı olan ordu güçleri tarafından tutuklandı. Darbe yapma suçlaması ile yargılandıktan sonra 1,5 yıl için tutukevine yollandı. Başkanlık koltuğuna da kendisine ihanet eden yardımcısı Dina Boluarte oturdu.
Hemen arkasından başkentten uzakta And dağlarında yaşayan yıllardır sömürülen, ihmal edilen, görülmeyen yerli ve Afrika kökenli halklar başkanları Castillo için sokaklara döküldüler. Anayollar, havaalanları, madenler, rafinerileri işgal edip kapattılar. Olaylar asıl olarak ülkenin güneyinde büyük çıkarım şirketlerinin olduğu Puno kentinde gelişip tüm ülkeye yayıldı. Kırsal kesimden binlerce yerli yoksul halk yeni yılda kısa bir aradan sonra eylemlerine devam ettiler ve 15 Ocak’ta da tüm ülkeden başkent Lima’ya yürüyüş kararı aldılar. O günden beri Lima, protesto güçleri ile işgal altında. Diğer 100’e yakın kent girişi de kapatılmış durumda. Darbeci başkan Dina Boluarte’nin istifasını, seçtikleri başkanları Castillo’nun serbest bırakılmasını, yeni bir parlamento ve anayasa yazma meclisi seçilmesini talep ediyorlar. Direniyorlar.
İktidar güçleri protestocuları uyuşturucu çeteleri, terörist, kaçakçı, silahlı bir avuç çete olarak ilan ederek, derhal polis ve ordu ile üzerlerine saldırdılar. Ülkeyi bir ordu-polis devleti yaptılar. Belirli yerlerde sokağa çıkma yasakları ilan edildi, karadan havadan silahlar, göz yaşartıcı bombalar ile protestocuları dağıtma savaşı açtılar. 60’ın üzerinde insan öldürüldü, çoğu ağır olmak üzere 400’den fazla insan yaralı var ve bine yakın insan tutuklandı. Ama halklar yılmak bir yana bu saldırılarla daha öfkeleniyor ve dirençlerini biliyorlar. İktidar güçleri de hiçbir talebi kabul etmiyor. Masa gösteriyor ama protestocu halklar masaya karşılar.
Anayasa 1993 yılında eski gerici lider Alberto Fujimori zamanında Lima’da oturan bir avuç beyaz ırktan sömürgecinin çıkarlarını sağlayacak şekilde yazılmıştır. Yerli ve yabancı maden şirketleri ile 30 yıllık bir anlaşma yapılmış; anlaşma Peru’dan elde edilen karların genellikle %18’ini ülkede bıraktıktan sonra yabancı şirketlerin %82’sini alıp götürebilmelerini öngörüyor. Özellikle ülke güneyinde bakır, altın, lityum ve birçok başka maden bulunmaktadır. Bu 30 yıllık anlaşma bu yıl bitiyor ve yenilenmesi gerekiyor. Castillo daha iktidarda iken bu maden anlaşmasını yenilemeyeceğini söylemişti ve iktidardan alınmasının en büyük nedenin bu olduğu açıktır. Yeni anayasa da bunu engelleyecektir. Bu nedenle gerici sınıflar ne pahasına olursa olsun bu anayasanın değişmesini engellemek istiyorlar.
ABD olayları perde arkasından desteklerken kıta insan hakları örgütü uyarıda bulundu. Şili, Kolombiya, Meksika, Arjantin ve Bolivya liderleri uyarılarda bulundular. Boluarte,
Meksika ve Bolivya elçiliklerini kapatarak ilişkileri kopardı. Protestoları Bolivya lideri Evo Morales kışkırtıyor diyerek onun ülkesine girmesi yasaklandı.
Yeni Bir Dönem
Peru yerli halkları 200 yıldır ilk kez Lima’da yaşayan bu iktidar sınıfının kendilerini nasıl yıllardır sömürdüğünü ve yok saydığını anlamışlardır. Castillo’nun nasıl iktidarda elinin kolunun bağlandığını ve kendilerinden yana kararlar almasının engellendiğini çok iyi gördüler ve yılların sömürgeci iktidar sınıflarını başlarından atma gerekliliği ile çok kararlı bir duruş sergiliyorlar.
Sokaklarda eylem yapan halklar çok örgütlüler ve kararlar bu örgütlerle ortak olarak alınıyor. Protestolara da örgüt yöneticileri, doğal kitle önderleri, köylüler ve din adamları katılıyorlar. Ulusal köylüler, sanatçılar, yerli halklar ve ücretli kadın çalışanları derneği feminist örgütlenmesi FEMUCARİNAP da tam destek veriyor. Gıda bağımsızlığı, suların ve tohumlarının korunmasını talep ediyorlar. Lima’ya otobüsler tutarak geldiler. Yol parasını finanse etmek için büyükbaş hayvanlarını, varları yoklarını satanlar var. Protestolara gitmeyenler ise yiyecek takviyeleri yapıyorlar. Üniversite öğrencileri dışarıdan gelenleri Lima’da barındırmak için Lima Üniversitesini işgal edip protestoculara açtılar ama sonra polis üniversiteyi zorla boşalttı. Lima’da da protestocuları evlerinde barındıran, yiyecekler götüren halklar var.
Dina Boluarte iktidarı sallantıdadır. Örneğin Dışişleri Bakanı, Boluarte ile çelişerek protestocuların terörist olduklarının bir kanıtı olmadığını açıkladı. Boluarte’nin 60 protestocunun ölümünden sorumlu olduğu önergesi hazırlanıyor. İlk ölümler olduktan sonra da eğitim, kültür ve içişleri bakanları istifa ettiler. İçişleri bakanı bir ay içinde 3 kez değişti. Birçok devlet kurumunda seçimden yana ve karşı olan farklı görüşler olduğu söyleniyor. Yerel seçimler yeni yapıldı ve özellikle güneydeki belediye başkan ve meclisleri merkezi iktidara karşılar. Ulusal Bölge İktidar Meclisleri ölümlerden ulusal meclisin sorumlu olduğunu söylüyor ve politik duruma çözüm olarak derhal genel seçimler yapılsın diyorlar. Sonuçta merkezi iktidar giderek yalnızlaşıyor, ülkeyi yönetemez duruma geliyor.
Sonuç
Peru yerli halkları ilk kez bu düzene karşı durmakta çok kararlı gözüküyorlar. Başkent Lima şimdiye kadar Peru kültürünün kalesi, elitlerin kutsal olarak görülen özel bir yeriydi. Artık bu kale duvarı delinmiştir. Orada saklanan “tarihsel düşmanlarına” daha yakınlar, dokunabilirler. Artık mağaralarından çıkmış durumdalar. Yani yerli halkların Lima’ya gelip gösteri yapmaları onlar için gerçekten büyük bir olaydır. Demek ki Lima kalesine girilebilir ve elitlere karşı ses çıkarılabilirmiş. “Lima alındı” deniyor. Bu halkların kendilerine güvenini arttırmıştır.
Aynı şekilde protesto edebilmek de başka bir güven geliştirmiştir. Bir yorumcu yazar “yedikçe insanın yiyesi gelir denir ya” diyor. Şimdi de protesto ettikçe, dövüş iştahı artıyor, çünkü mücadele edip direnirken öfke ve bilinçlenme, dayanışma, birikte davranma bilinci gelişiyor. Gelecek günlerde başkente ya da bölgelerdeki büyük kentlere dağlardan daha çok halkın katılması bekleniyor, çünkü eğer bu savaştan geri çekilirlerse evlatlarına ve torunlarına ihanet etmiş olacaklarını düşünüyorlar. Her türden saldırıya karşı göğüslerini açtıklarını ve ölmeye hazır olduklarını haykırıyorlar.
İki aydır olaylar gelişerek sürüyor ve sanırız ipler son kozların oynanacağı bir noktaya doğru geriliyor. Peru’da artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Sömürücü iktidar sınıflarının karanlık hesapları hiç bitmez. İktidarda kalmak için pis planlar yapmaları olasıdır. Kaybedecekleri çıkarlarının büyüklüğü onları katliamlara da zorlayabilir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar şimdiye kadar görmezlikten geldikleri yerli halkları kabul etmek zorundalar. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği kesindir.