Solcu militanlara 10 yeni yıl önerisi
Carlos Alberto Libânio Christo ya da kısa adıyla Frei Betto’nun yazısını Ayşe Tansever, İspanyolcadan Türkçeye çevirdi. Betto, yazar, siyasi aktivist, kurtuluş teologu ve Jacoben rahibi kimliği ile tanınıyor. Türkiye’deki sol hareketler açısından din ve dua etmekle ilgili bağ zayıf olsa da, yazarın kimliği son maddeyi eklemesinde etkili olsa gerek. Çevirinin özüne sadık kalarak, onu da ekledik.

Solcu militanın, kendisine solcu demese bile, daha iyi bir dünya projesine, ezilenlerle dayanışmaya ve sosyal adalet için mücadeleye inanan herkes olduğunu söyleyebilirim.
1. Öfkeyi canlı tutun.
Solda olup olmadığınızı sistematik olarak kendi kendinize sorun. Norberto Bobbio’nun kriterlerini benimseyin: sağcılar için sosyal eşitsizlik gece ve gündüz arasındaki fark kadar doğaldır; sol ise bunu ortadan kaldırılması gereken bir sapma olarak görüyor.
Dikkat: Ana belirtileri, sola dair bir şeyler kazanmak için sağın yöntemlerini kullanmak, yani bir sürtüşme durumunda, sağın karşısında sol gibi görünmemek için solu yeren sosyal demokrat virüs size bulaşmış olabilir.
2. Ayakların bastığı yeri akıl düşünür.
İnsanların acı çektiği, sevindiği, inançlarını ve zaferlerini kutladığı yerde ayakkabılarınızı ‘kirletmeden’ solda kalamazsınız. Pratiksiz teori, oyunu sağa oynamaktır.
3. Sosyalizme inanmaktan utanmayın.
Engizisyon skandalı, Hıristiyanları İncil’in değerlerinden ve önermelerinden vazgeçirmedi. Benzer şekilde, Doğu Avrupa’da sosyalizmin başarısızlığı, sosyalizmin insanlık tarihi ufkundan silinmesine yol açmamalı. 200 yıldır var olan kapitalizm, dünya nüfusunun çoğunluğu için bir başarısızlık. Bugün dünyada 6 milyar nüfusuz. Dünya Bankası’na göre 2.8 milyar insan günde 2 dolardan, 1.2 milyar insan da günde 1 dolardan az parayla hayatta kalıyor. Yanlışlarına rağmen Çin sosyalizminin 1.2 milyar insana beslenme, sağlık ve eğitim sağlaması sayesinde yoksulluğun küreselleşmesi daha da büyük değil.
4. Eleştirilerinizi özeleştiriyi kaybetmeden yapın.
Bakış açısını kaybettiğinde pek çok solcu taraf değiştirir. İktidardan uzaklaştırıldıklarında sertleşirler ve yoldaşlarını hata ve kararsızlıkla suçlarlar. İsa’nın dediği gibi, kendi gözündeki çapağı değil, başkasının gözündeki çöpü görür. İşleri düzeltmeye çalışmazlar. Sadece seyirci ve yargıç haline gelirler ve çok geçmeden sisteme yamanırlar. Özeleştiri sadece kişinin kendi hatalarını kabul etmesi değil; yoldaşlardan gelen eleştirileri de kabul etmektir.
5. Militan ve ‘solcumsu’ arasındaki farkı öğrenin.
‘Solcumsu’ her şeyin içinde olmakla, tüm olaylara ve hareketlere katılmakla, her cephede hareket etmekle övünen kişidir. Dili basmakalıp sözler ve sloganlarla dolu ve eylemlerinin etkisi yüzeyseldir. Militan ise halkla bağlarını derinleştirir, okur, düşünür, yoğunlaşır ve bir şekilde yaptıklarını, eylem alanlarını değerlendirir, organik bağlarına ve kitle projelerine değer verir.
6. Militanlık ahlakında titiz olun.
Sol, ilkelere göre hareket eder; sağ ise çıkarlarına göre. Solcu bir militan işini, özgürlüğünü, yaşamını, her şeyini kaybedebilir. Kaybetmemesi gereken tek şey ahlakıdır. Kendi etik değerlerini bozarak, savunduğu ve somutlaştırdığı davanın etiğini de bozar. Sağa paha biçilmez bir hizmet sunmuş olur. Solcu militan kılığına girmiş alçaklar vardır. Bunlar, her şeyden önce iktidara gelmeyi hedeflerle. Kolektif bir amaç adına yola çıkmış görünür oysa öncelikle kişisel çıkarları peşinde olurlar. İsa, Gandhi, Che Guevara gibi gerçek militanlar başkalarının yaşayabilmesi için kendi hayatını vermeye hazır hizmetkârlardır. İktidarda olmadığı için ne kendini aşağılanmış hisseder ne de bu durumdan gurur duyar. Yaptığı şeyden kafası karışmaz.
7. Sol gelenekten beslenin.
Nasıl ki imanı arttırmak için dua, bir çiftin aşkını beslemek için sevgi gerekliyse militanlığın hüner ve şevkini sürdürmek için de ‘kaynaklara dönmek’ gereklidir. Solun tarihini öğrenin. ‘Che’nin Bolivya Günlüğü’ gibi otobiyografileri veya Gorki’nin ‘Ana’ ve Steinbeck’in ‘Gazap Üzümleri’ gibi romanlarını okuyun.
8. Yoksullarlayken haksız olma fikrini, onlarsız haklı olmaya tercih edin.
Yoksullarla yaşamak kolay değil. Başta onları idealize etme eğilimi vardır. Daha sonra, diğer sosyal sınıflarda var olan aynı ahlaksızlıkların onların arasında da olduğu keşfedilir. Diğer insanlardan daha iyi veya daha kötü değillerdir. Aradaki fark, yoksul olmaları, yani onurlu bir yaşam için temel ihtiyaçlardan haksız ve istemsiz olarak mahrum bırakılmış insanlar olmalarıdır. Bu yüzden onların yanındayız. Bir adalet sorunu olarak. Solcu bir militan asla yoksulların haklarından taviz vermez ve onlardan ne öğreneceğini bilir.
9. Görünüşte haksız da olsanız daima ezilenleri savunun.
Dünya yoksullarının ıstırabı o kadar büyük ki, onlardan, ince bir eğitim görmüş kişilerin yaşamlarında her zaman karşılaşılmayacak tavırlar beklenemez. Toplumun her kesiminde yozlaşmışlar ve haydutlar vardır. Aradaki fark, elitler arasındaki yolsuzluğun, kanunun korunmasıyla gerçekleştirilmesi ve haydutların, bir spekülatörün bütün bir ülkeyi kıtlığa sürüklemesine izin veren karmaşık ekonomik mekanizmalar aracılığıyla savunulmasıdır. Hayat, Tanrı’nın en büyük armağanıdır. Yoksulluğun varlığı cennete haykırıyor. Yoksulların zulmüne izin verenler tarafından anlaşılmayı asla beklemeyin.
10. Duayı yabancılaşmanın panzehiri yapın
Dua etmek, Tanrı’nın ruhu tarafından sorgulanmaya izin vermektir. Çoğu zaman, dönüşümümüzün bizden talep ettiği ilahi çağrıyı, yani hayatımızın yönünü değiştirmemek için dua etmeyi bırakırız. Militanlar gibi konuşuyoruz ama burjuvalar gibi rahat ve devirmcileri yargılayanların hoş konumunda yaşıyoruz.
*Bu yazı ilk olarak Resumen Latino Americano sitesinde yayınlanmıştır.