Yerleşimciler Filistinlileri Batı Şeria’dan Sürüyor
Sebüktay Kaan, İsveççe yayın yapan Dagens Nyheter’den Nathan Shachar’in haberini Karşı Mahalle için Türkçeye çevirdi: “İsrail, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki hemen hemen herkes için son birkaç hafta, fiziksel olarak olmasa da zihinsel olarak bir kabus oldu. Ancak olaylar küçük bir grup için bir altın fırsat haline geldi. Dünyanın gözü Gazze’deyken, yüzlerce Filistinli, İsrailli yerleşimci (sivil işgalciler – ç.n.) tarafından Batı Şeria’daki evlerinden sürülüyor.”
Hamas’ın 7 Ekim’de İsraillileri toplu olarak katletmesinden birkaç saat sonra Batı Şeria’daki yerleşimciler Filistinli çobanları ve çiftçileri topraklarından sürmeye başladı.
El Halil’in güneyindeki dağlık bölgelerde ve Eriha’nın kuzeyindeki çöl bölgelerinde yaşayan onlarca Bedevi topluluğu kovuldu. Jalud, Qaryut ve Turmusaya köylerinde, özel mülk Filistin topraklarına el konuldu ve sahiplerinin girmemesi için çitlerle çevrildi.
Konutlar bombalanıyor, arabalar otomatik silahlarla taranıyor ve zeytin ağaçları kesiliyor. Birçok silahsız Filistinli soğukkanlılıkla vurularak öldürülüyor ve tarlalarına gitmelerini engellemek için yollar kapatılıyor.
Şu anda, Filistin ekonomisindeki en önemli olay olan zeytin hasadı devam ediyor – ki bu aynı zamanda bu bölgelerdeki şiddetin de en yoğun dönemi.
Nablus’un güneydoğusundaki Kusra köyü, daha önce ekili arazisinin 15 hektarını yakındaki Esh Kodesh yerleşimine kaptırmıştı. Köyün imamı Şeyh Faysal, geçen yıl öfkeli bir Filistinli kalabalığı, tek başına sakinleştirdiğinde ve aşırı güç sahibi yerleşimcileri linç etmelerini engellediğinde ün yapmıştı.
Geçen çarşamba, köy sakinlerinden dört kişi, dört tekerlekli bisikletlerle gelen yerleşimciler tarafından zeytin toplarken öldürüldü.
Yasalara göre, Batı Şeria’daki İsrailli zanlılara askerlerin değil, İsrail polisinin müdahale etmesi gerekir. Ancak yetersiz personel ve çoğu zaman yerleşimciler tarafından saldırıya uğrayan polis, işler kızıştığında uzak durmayı tercih ediyor. Cenevre Sözleşmesine göre, bir bölgeyi kim kontrol ederse, yerlilerin güvenliğinden de o sorumludur. Uzun bir süredir İsrail askerlerinin sivillere yönelik saldırılarını durdurduğu bir gerçek.
Ancak Eylül 2000’de patlak veren ikinci Filistin ayaklanmasından sonra işler yokuş aşağı gitti. Batı Şeria’daki en önemli tugay olan KFIR’in Filistin topraklarına yapılan saldırılar sırasında yerleşimciler için bir koruma görevi görmesi bilinmez değildir. Kfir’deki askerlerin çoğu yerleşim yerlerinde büyüdü.
Bir aydan az aşkın bir süre önce Dagens Nyheter, Ahbap Projesi olarak adlandırılan EAPPI’den İsveçli gönüllüler Alma Michold ve Sofia Bjersér’in eşliğinde iki savunmasız Bedevi topluluğunu ziyaret etti. Doğu Muhacerrat’ta 26 yaşındaki Alia Mlihat şöyle diyor: “Aşiretimizde sadece altmış kişiyiz. Yarısından fazlası kadın ve çocuk. Yerleşimciler cip ve köpeklerle geldiğinde direnmek için yetersiziz. Elebaşlarının adı Zohar. İyi derecede Arapça bilir. Herkes ondan korkar. Yerleşimcilerin koyunları bizimkilerle karıştığında, orduyu ararlar ve koyunlarını çaldığımızı söylerler.”
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği terör saldırısından sonra ailenin durumu hızla kötüleşti. Yerleşimciler kampa birkaç kez ateş açtı ve Bedevilere evlerini terk etmeleri için iki gün süre verdi. Aşiretin birkaç üyesi çoktan kaçtı.
Tirza Vadisi’nde DN, 70 yaşındaki Aisha Eshtaya’nın ailesiyle tanıştı. Aisha’nın evinin etrafında, bir parça kuzeydoğuda, zeytinden kekiğe kadar her şeyin bulunduğu harika bir bahçe var. Tüm bitkiler, yetersiz su yüzünden tercih edilmiş bodur cinsiydi.
Not: Batı Şeria’daki A, B ve C bölgeleri (TIKLAYIN)
Filistin Yönetimi 1994’te kurulduğunda, Batı Şeria’nın şehirlerden ve büyük köylerden oluşan ve yüzde 18’ini oluşturan A bölgesi üzerinde geniş kapsamlı bir kontrol sağladı. Filistin Yönetimi ayrıca Batı Şeria’nın yüzde 22’si olan ve B Bölgesi olarak bilinen bölgenin kontrolünü kısmen ele geçirdi. A ve B bölgeleri, Batı Şeria’daki Arap nüfusun yaklaşık yüzde 90’ını oluşturuyor. İsrail, bölgenin yüzde 61’i olan C Bölgesi’nin kontrolünü elinde tutmayı sürdürdü.
Özerk A ve B bölgelerindeki Filistinlilerin kendi topraklarında su sondajı yapmalarına izin veriliyor. Ancak İsrail kontrolündeki C bölgesindekiler için bu mümkün değil. Aile, kağıt üzerinde Ein Shibli köyünde yaşıyor, ancak köy arabayla birkaç dakika uzaklıkta ve görünür mesafede değil. Ama, yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki “Tirza Vadisi Çiftliğini’’ görebilirsiniz. Ziyaretimizin üzerinden bir gün geçmedi, oraya vardığımız sabah yerleşimciler, Ayşe’nin koyun güden torunlarını korkutup kovalamışlardı.
Kısa süre sonra askeri personelin bulunduğu bir cip peydah oldu. Yerleşimciler, her şeyi gören kendi insansız hava araçları tarafından uyarılmışlardı. Askerler, Tel Aviv’den gelen ve bölgenin gerçekleri hakkında hiçbir bilgisi olmayan genç askerlerdi. Ayşe askerlere doğru koştu ve “Himaye, Himaye!” diye bağırdı.
“Ne diyor?”
“Onları yerleşimcilerden korumanız gerektiğini.’’
“İdeolojik tartışmalara giremeyiz,” dedi 20 yaşında genç bir kadın komutan.
Aisha’ya veda ederken, o İsveçli Sofia ve Alma’ya yalvardı: “Bizi bırakmayın!’’
Ancak bugün ev boş ve ıssız, bitkiler sararmış ve ailenin en değerli varlığı olan güneş panelleri paramparça edilmiş. Hamas katliamından birkaç gün sonra, yerleşimci patronu Moşe Şarvit ve çetesi çıktı ortaya.
Ayşe’nin kocasını dövdüler ve aileye her şeylerini bırakıp gitmeleri için beş saat verdiler. Gitmezlerse Ayşe’ye tecavüz edeceklerine yemin ettiler.
Not: Yerleşimciler (TIKLAYIN)
- İsrail’in 1967 yazında Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü ele geçirmesinden kısa bir süre sonra, İsrailliler hükümetlerinin izni olsun olmasın, bu bölgelere yerleşmeye başladılar.
- Bugün Batı Şeria’da yaklaşık yarım milyon İsrailli yaşıyor ki bu ülke nüfusunun yüzde 5’i.
- Ayrıca Doğu Kudüs’te 200.000’den fazla İsrailli yaşıyor. Yerleşimcilerin çoğu İsrail hükümeti tarafından onaylanan -ama dış dünya tarafından değil- bölgelerde yaşıyor.
- Ayrıca yüzden fazla onaylanmamış yerleşim yeri daha var.
*Bu yazının orijinali ilk olarak Dagens Nyheter’de yayınlanmıştır.