Bakım, insan hakkı olmalıdır
Bolivya iktidarı ataerkilliğe karşı kültürel kampanya başlatıyor ve bir stratejinin parçası olarak “Eğer tek bir kadın bile kötü durumda olsa o ülke iyi olamaz!” sloganını yükseltiyor.
Latin Amerika ve Karayipler’den yetkililer, bölgesel çapta toplumsal cinsiyet gündemini belirlemek için bir konferans düzenlediler. Feminist Forum bu konferansa, devletlerin bakımı garanti etmesini ve aynı zamanda “onun önemini ve adaletsiz dağıtımını” kabul etmesini gerektiren bir belge sundu.
Bakım hakkı, hem “bir insan hakkı olarak görülmeli” hem de devletler “onu garanti altına almalı” ve aynı zamanda “önemini ve haksız dağıtımını kabul etmelidir”. Çünkü bu hak esas olarak kadınlara, ergenlere ve kız çocuklarına aittir. Bu “aşırı yük” eşitsizlikleri derinleştirip ağırlaştırıyor, zaman planlaması yapılmasını ve boş zaman olmasını engelliyor dendi. Feminist Forum Arjantin devlet başkanı Alberto Fernández ve yüksek hükümet delegasyonlarının katılımıyla başladı.
BM Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu(Cepal) tarafından BM Kadın Birimi ve diğer BM kuruluşlarının desteğiyle düzenlenen XV. Bölgesel Kadın Konferansı’nın toplantı teması: “Bakım toplumu: İyileşme için ufuk”. ECLAC, covid-19 salgını sırasında bölgedeki yapısal eşitsizliklerin derinleşmesini engellemek için, “dönüştürücü, sürdürülebilir ve eşit bir iyileşme için ufuk ve yol olarak, bakım toplumuna doğru ilerlemek” gerektiğini öneriyor.
Mayıs ayında, Başkan Alberto Fernández, kapsamlı bir ulusal bakım sistemi oluşturmak, doğum ve babalık iznini genişletmek için yasa tasarısını Temsilciler Meclisi’ne gönderdi ve halen öneri tartışılıyor.
Feminist Forum’un hazırladığı belge, bakım çalışanlarının çalışma koşullarının düzeltilmesi yanında, dış borç ile bütçe kesintilerinin ve çıkarım endüstrisinin kadınların yaşamları üzerindeki etkisini eleştiriyor ve bölge genelinde cinsel ve üreme haklarının derinleştirilmesini talep ediyor.
“Transfeminizmler arasında tartışılması gereken merkezi eksenlerden biri, ülkelerin borçluluk süreçlerinde feminist hakları nasıl kısıtladıklarının araştırılmasıdır. Bu durumda çeşitli bakım hizmetlerinden fon kesintileri kadınların yoksullaşmasını ve sırtına fazladan yük binmesini nasıl etkiliyor?” Heyet sözcüsü bunların yoksulluğun kadınlaşmasının temeli olduğunu açıkladı. “Hiçbir şey toplumsal cinsiyet adaletsizliğini, cinsiyete dayalı işbölümü kadar gösteremez. Ücretsiz bakım işi tarihsel olarak kadınlaştırılmıştır. Mücadele bireysel değil. Kolektiftir. Ve artık susmayacağız.”
Forum’un açılışında, yerli liderler tipik kostümleri içinde exEsma bahçelerinde atalarından kalma bir tören gerçekleştirdiler, insan hakları ve çevre savunucuları olarak rollerini üstlendiler.
Belge ne diyor?
Feminist Forum’un kapanışında sivil toplum talepleri kabul edildi. Buna göre devletlerin “ yeterli bütçe ile politika ve programları kabul edip uygulama zorunluluğu vardır” deniyor. Bununla da kapsamlı bir bakım sistemi oluşturmak için kaliteli bir alt yapı ve hizmetler sunması ve ayrıca bunları cinsel, sektörler arası, kültürel bir bakış açısı ile yapması gereğini ortaya koyuyor. Bakımın kadın ve çeşitlilikleri üzerindeki etkisi feminist bir bakış açısı ile incelenerek yapılmalıdır.
Ayrıca, bakım ekonomisiyle ilgili meslekler (sağlık sektörü, eğitim, ücretli ev işleri) güçlü bir şekilde kadınlaştırıldığı için bakım çalışmasının “kadın istihdamını artırdığı” vurgulanmaktadır. Ancak bu mesleklerin genellikle ekonomide “en düşük” ücretleri aldıkları ve “kayıt dışı sektörde” istihdam yaratma eğiliminde oldukları, sağlık sigortası ve sosyal koruma açısından hiçbir faydası olmadığı ve “çoklu ve çeşitli biçimlerle karşılaşma riskinin daha yüksek olduğu” kaydediliyor. Ayrımcılık, şiddet ve ötekileştirmenin kesişen biçimleri”.
Feminist Forum’un belgesi aynı zamanda yerli kadınların -şifacılar, şifalı bitkiler uzmanları, Toprak Ana’nın bekçileri- yürüttüğü bakım çalışmalarının tanınmadığını vurguluyor.
Öte yandan belgede ” bölgelerdeki emlak ve maden çıkarma açgözlülüğünün, ata topraklarından hem kırda hem de kentlerde atma ve sınır dışı etmelerin toplulukların yaşamını tehdit ettiği ve bu zorunlu göçlerin daha yüksek düzeyde yoksulluk ve savunmasızlığa yol açtığı” tespit edilerek bu nedenle, devletler “toplumsal bakım deneyimlerinin sürdürülebilirliğine olanak sağlayan kilit unsurlar olarak, köylü topluluklarının, yerli ve Afro-soyundan gelen insanların su ve toprağa erişimini garanti altına almak için daha büyük çabalar” göstermeye çağrılıyor. Aynı zamanda, kentsel alanlarda “toprağın sosyal kullanımının” garanti altına alınması ve bakım işinin “kolektifleştirilmesine” izin veren “insana uygun konutlara, altyapılara ve hizmetlere” erişim çağrısında bulunuyor.
Hükümetlerden ayrıca, “kadınların” kurbanı olduğu şiddet ve insan hakları ihlalleri de dahil olmak üzere “cinsiyete dayalı her türlü şiddetin ortadan kaldırılmasına katkıda bulunan önleyici, koruma ve dikkat tedbirlerini” uygulamaları isteniyor.
Üzerinde mutabık kalınan metinde, bakım sistemlerinin bir masraf olarak değil, bir yatırım olarak kabul edilmesi ve “devlet, topluluklar, aileler ve piyasaların ortak sorumluluğu olarak düşünülmesi gerektiği belirtiliyor.
“Tek bir kadın bile kötü durumda olsa o ülke iyi olamaz“
Bolivya iktidarı ataerkilliğe karşı kültürel kampanya başlatıyor ve bir stratejinin parçası olarak “Eğer tek bir kadın bile kötü durumda olsa o ülke iyi olamaz!” sloganını yükseltiyor. Kadınlardan oluşan bir ekip, toplumu bu soruna karşı bilinçlendirmek düşüncesiyle sanatsal eserler yaratacaklar. Kadına karşı şiddetle savaşmak için belirlenen iletişim stratejisinin bir parçası olarak sunulan Ataerkilleştirmeye Yönelik Bilgilendirici Tedavi Protokolü girişimi hakkında bilgi verildi.
İletişim Bakan yardımcısı Gabriela Alcon, Bolivya TV’ye verdiği bir röportajda, “Farklı bölgelerdeki sanatçılarımızın katılmaları için bir davet yapıyoruz” dedi ve gazetecilik yolu ile kadına karşı şiddet tiplerini ele alma protokolunun ayrıntılarını açıkladı ve böylece bu konuda toplumu bilinçlendirmek, bir farkındalık yaratmak istediklerini söyledi.
Amaçlarının Başkan Luis Arce hükümetinin önderliğindeki girişimin kapsamını genişletmek için farklı hükümetlerle kurumlarla bir çalışma yapmak olduğunu söyledi.
Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda, “Çalışmamız, şiddet veya ayrımcılığın olmadığı bir toplum arayışıyla tutarlıdır. Bu nedenle bugün Patriarkalleşmeye karşı Kültür Devrimi Kampanyası’nı başlatıyoruz. Tek bir kadın bile kötü durumda ise ülke iyi olamaz.”
Arce, bu protokolun “kadına yönelik şiddetle bağlantılı gerçekleri doğallaştırmayı” haklı göstermeye karşı bir araç olduğunu açıkladı.
Kaybolan çocuklarını arayan annelere baskılar son aylarda arttı
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (BM-IH) Meksika bürosu, kayıplarını arayan annelerin güvenlik sorununun “son aylarda farklı saldırılar ve hatta cinayetlerle daha da kötüleştiğini” açıkladı. Bu nedenle de bir açıklama yaptı.
BM, yaş, ırk, cinsiyet ve mesleğe bakılmaksızın insan haklarını savunmak için çalışan herkesi insan hakları savunucusu olarak kabul eder. Bu anlamda kayıplarını arayanlar, sevdiklerini bulma ve adalet talep etme mücadelelerinde adalet arama hakkı, gerçeğe erişim, hatırlatma, kapsamlı tazminat ve bir daha tekrarlanmama garantisi doğrultusunda ilkeler, mekanizmaların ve kurumların oluşturulmasına yönelik somut dönüşümleri başarıyla destekler.
Ancak eylemlerini yürüttükleri zaten güvensiz olan ortam, son aylarda farklı saldırılar ve hatta BM’nin belgelediği cinayetlerle daha da kötüleşti. Sinaloa; Puebla’da Blanca Esmeralda Gallardo ve Guanajuato’daki María del Carmen Vázquez adındaki anneler öldürüldü.
Bu bağlamda, BM İnsan Hakları (BM-İH) Meksika Temsilcisi Guillermo Fernández-Maldonado Castro, “Sevdiklerini, özellikle de kayıplarını arayan anneler, Meksika’da olağanüstü risklerle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Onlar, mücadeleden pes etmeyen ve bir aile üyesinin kaybolmasının yol açtığı büyük acının üstesinden gelmek için haklarına etkin yanıt verilmesini talep eden binlerce ailenin sürekli hatırlatıcılarıdır.”
Ferndez-Maldonado Castro, “Araştırıcı anneler ve sevdiklerini arayan tüm kadınlar, güçlü yapıların çıkarlarına karşı çıktıkları, toplumsal cinsiyet klişelerini kırdıkları ve hakim olan ihmal, suç ortaklığı, cezasızlık ve yeniden mağdur etme planlarını kınadıkları için haksız yere yüksek bir bedel ödeyebileceklerini biliyorlar” dedi ve ekledi: “Kamusal alana çıkarak, yetkililerin yükümlülüklerini yerine getirmesini talep ederek, diğer kayıp aileleriyle dayanışma ağları örerek, kadınları geleneksel olarak tecrit eden ve görünmez kılan sessizliği bozarak ilham kaynağı oluyorlar.”
BM-İH, tüm yetkilileri insan hakları savunucusu olarak gördükleri kadınların ve gruplarının çalışmalarını tanımaya yönelik çabalarını iki katına çıkarmaya, toplumsal cinsiyet yaklaşımını tüm aşamalarına dahil eden önleme ve kapsamlı koruma politikaları geliştirmeye ve güvence altına almaya çağırıyor.
Hamile kadınların kontrole ücretsiz gitme hakkı
Arjantin eyaletlerinden La Rioja’nın Yasama Meclisi, “hamile olan kişilerin sağlık kontrolleri için eyaletin başkentine seyahat edebilmeleri için aylık biletleri olması” için bir yasa çıkardı. Resmi bilgilere göre, onaylanan norm ilgili sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için La Rioja’nın farklı bölümlerinden 1.500 kadının yolculuğunu garanti ediyor. Tasarı Justicialista Bloc tarafından sunuldu ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklendi.
Yeni yasaya göre hamile kadın ve yanında bir de refakatçının La Rioja bölgesinde, biriktirilemeyen 2 tane gidiş dönüş bileti eyalet tarafından bedava olarak garanti ediliyor. Eğer hamilenin riskli tehşisi varsa bu 4 gidiş dönüş bileti olabilecektir. Ancak her durumda iş günlerinde seyahat etmeleri gerekiyor. Bu kişiler ayrıca kayıt altına alınacaklar.
Ulaştırma Bakanı Alcira Brizuela, bunun “Eyalet hükümetinin yapmak zorunda olduğu önemli bir harcama” olduğunu belirtti ve “ her türlü bakımın olduğu başkente gitmeye maddi olanağı olmayan birçok hamile kadın var” diye açıkladı.
“Bu yardım, başkentte ikamet eden ama iç bölgelere seyahat etmek isteyen hamile kadınlar için değildir. Bu ödeneğin kesin iki şartı vardır. Birincisi hamile kadının il sınırları içinde ikamet ediyor olması ve ikincisi sağlık durumunun toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmesinin bir risk taşımadığını bilmesi şarttır. Acil bir durumda ambulansla nakledilmelidir” diye vurguladı. Bu anne ve bebeğinin sağlık hizmetlerine bir katkı olarak yasalaşmıştır.