CHP’nin vizyonu
CHP’nin sunduğu vizyona benzer programları TÜSİAD “sanayide dijital dönüşüm” olarak 2018’den beri söylüyor. Aslında CHP’nin sunduğu vizyonun esas sahibi TÜSİAD’dır. Erdoğan’ın deyimiyle bu program “İstanbul sermayesi”nin isteğidir. Bir yanda “İstanbul sermayesi” bir yanda “İslam sermayesi” tarihi bir hesaplaşmanın eşiğine geldiler.
Sunulan vizyon kadar Kılıçdaroğlu’nun “kurmay heyeti” de dikkat çekiciydi. Jeremy Rifkin kapitalizmde son çeyrek yüzyılda yaşanan dönüşümlerle ilgili eserler vermiştir. “İşin Sonu”ndan “Şeylerin İnterneti”ne uzanan hatta “market ekonomisi”nden “işbirliği ortaklıkları”na geçişin ekonomisini teorileştiren kitaplarıyla dikkat çekmiştir. Daron Acemoğlu “uluslar neden çöker” kitabında kurumların tarihini gücünü ve esnekliğini irdeler, kurumların bozulmasının çöküşü hazırladığı tezini ileri sürer. “Dar koridor”da demokrasinin nasıl güçler dengesine bağlı olduğunu, kapitalizmle birlikte olmasının bir kural olmadığını savunur.
Hakan Kara, Refet Gürkaynak gibi ekonomistlerin genellikle merkez bankasında çalışmış olması dikkat çekicidir. Selin S. Böke 4. sanayi devrimini, “üretimde dönüşümü” ve “ucuz işgücü ülkesi olmamak” gerektiğini savundu.
Tezlerin omurgası “dijital ve yeşil” ekonominin yaratılmasına dayanıyordu. Rant ekonomisinden bilime dayalı üreten ekonomiye geçilecektir. Rekabet gücü olmayan rant ekonomisinin çalışanlar için yarattığı yoksulluğun yerini rekabet gücü kazanacak dijital ekonomi alacak, böylece zenginleşilecektir.
Ayrıca yoksulluğa karşı Hacer Foggo’nun sunduğu “Aile Destekleri Sigortası” kurulacaktır. Lula’nın yoksulluğu kaldırma programına benziyor.
Uzatmayalım, bütün bunların bir maliyeti olacaktır ve büyük bir finans gerektirir. Kılıçdaroğlu kapanış konuşmasında üç yüz milyarı aşan fon bulduğunu ilan etti. Yıllardır kararmış gönüllere tam bir cennet müjdesi gibi…
Bu tablonun ardından sevimsiz gerçekleri göze batırmak tatsız olsa da kaçınılmaz!
Cumhuriyet tarihinin en büyük krizinin içindeyiz. Neler yaşanacağını bilmiyoruz. Ancak şu kadarı yeterince açıktır. Kapitalizmde kriz programları egemenleri düze çıkartmak için çalışanların kemerinin sıkıldığı programlardır. Kemerde sıkılacak delik kaldı mı?
CHP’nin sunduğu vizyona benzer programları TÜSİAD “sanayide dijital dönüşüm” olarak 2018’den beri söylüyor. Aslında CHP’nin sunduğu vizyonun esas sahibi TÜSİAD’dır. Erdoğan’ın deyimiyle bu program “İstanbul sermayesi”nin isteğidir.
Bir yanda “İstanbul sermayesi” bir yanda “İslam sermayesi” tarihi bir hesaplaşmanın eşiğine geldiler. “İstanbul sermayesi” dünyadaki ekonomik dönüşümü ıskalarsa daha büyük bir çöküşün içine yuvarlanacağını görüyor. “İslam sermayesi” ise, yüz yıl sonra yakaladığı fırsatı kendini iyice büyütmek, bir anlamda geri döndürülemez noktaya getirmek için her şeyi göze almış durumdadır.
Bu hesaplaşma yaşanırken halklara, geniş yığınlara yoksullaşmak, kafaca ve bedence çürümek, en küçük itiraz karşısında cezaevini boylamak düşüyor. Özellikle son yedi yıldır yaşananların artık sürdürülemeyeceği bir noktaya gelindi.
Bu dönüm noktasında kilit konumda Kürt Özgürlük Hareketi duruyor. Cumhur ittifakı kendi yolunu açabilmek için Kürt sorunu üzerinden yeni savaşlar çıkartmaya çalışıyor. Şu anda bu yol tıkanmış görünse de başka bir şansı kalmadığı için tekrar tekrar denemekten geri durmayacaktır.
6’lı masa başka bir açmaz içindedir. Sorunu görmezden gelerek atlamaya çalışıyor. Vaat edilen cennete özel olarak Kürt Sorunu, genel olarak demokrasi sorunu çözülmeden gidilemeyeceği bugüne kadar defalarca kanıtlandı.
CHP’nin vizyonunun 6’lı masaya geldiğinde hangi şekle gireceği yakında görülecektir. Ancak bundan daha önemlisi 6’lı masanın adımlarının cumhur ittifakı tarafından her an savaş veya gerilim politikalarıyla kesilebileceği yeni bir örnek mi yaşanacaktır; yoksa bu yolu kapatabilecek adımlar mı atılacaktır?
Bu adımları atmanın tek yolu HDP ile doğrudan ilişki kurmaktan geçiyor. CHP uzun uzun TÜSİAD’ın hedeflerini anlatarak bir vizyon sunmak yerine, Kürt sorunu için açık berrak bir kaç cümle söyleseydi daha güçlü bir vizyon sunmuş olurdu.