Hatay hayvan hakları

Hayvan haklarını ve hayvanseverlerin yaşadıkları süreci araştırdığımız serimizin üçüncü kısmı için Hatay’da yaşayan gönüllülerle konuştuk.

Hayvan hakları denilince genelde akla ilk kedi ve köpekler geliyor. Vegan aktivistlere göre hayvan hakları bütün canlıların yaşam hakkına saygı duyulması gereken bir yaşam biçimi. Antakya Vegan Topluluğundan Toprak Erdem’e ve Hatay’da yaşayan gönüllülere gözlemlerini sorduk.

Toprak Erdem ilk olarak ‘Artık insanlar kendinden olmayana ya da öteki gördüğüne karşı çok kolay öfke besliyor, kendilerini çok kolay ayrı tutuyorlar birbirlerinden. Ben katıldığım eğitim sonrası vegan oldum. Bütün canlıların yaşam hakkına saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Şu an kendimde veganlık ile ilgili farkındalığı arttırmak için atölyeler düzenliyorum’ diyerek kısaca neden vegan olduğundan bahsetti.

“Genel olarak Anadolu’da olduğu gibi her şeyi fayda üzerinden, metalaştırılarak ilişkileniyoruz”

Erdem Hatay’ın diğer şehirlerle benzerlik gösterdiğini belirtti. Bu benzerliğin temelinde her şeyin fayda ile ilişkilendirilmesini ve metalaşma olduğu vurguladı. ‘Genel olarak Anadolu’da olduğu gibi her şeyi fayda üzerinden, metalaştırılarak ilişkileniyoruz.’ Erdem’in Hatay’da gözlemlediği olumsuz durumlar şunlar: ‘Burada Hayvancılık ile uğraşan kişilerin ahırlarına gittiğinizde hayvanların insanları gördüğünde korktuğunu görüyorsunuz. Bu zaten ilişkinin ne boyutta olduğunu gösteriyor. Ama detaya inecek olursak kapalı alanda, dışkılarının içinde hapsediliyorlar. Köylerde eşeklerin ve atların o yaz sıcağında aşırı yük yüklenmiş araçları çektiklerini görüyorsunuz. Ya da güneşin ortasında yaz sıcağında hayvanları bağlayıp gidiyorlar. Bunun gibi çok fazla örnek var. Kırıkhan’da işyerinde çalışırken her yıl bir kere toplu kedi ölümleri oluyordu. Zehirli mama koyuyorlar. Kırıkhan, Reyhanlı gibi bölgelerde sık sık hastalıklı köpekler görüyordum. Maalesef bir belediye çalışması yoktu bu konuda.’

“Git gide bahçeler, ağaçlar azalıyor. Yeşilsiz kalıyoruz. Bu durum bütün canlıların yaşamını etkiliyor”

Erdem Hatay’da son yıllarda yapılan sayısı giderek artan binalara da değinerek, eskiye oranla ağaç ve bahçe sayısında azalmalar olduğunu da vurguladı.

“Bütün canlıların doğuştan gelen haklara sahip olduğunu unutmamalıyız”

6 yıldır Hatay’da yaşayan Duygu Yiğit, Hatay’ın diğer şehirlere kıyaslandığında kendi açısından avantajlı bir şehir olduğunu belirtti. ‘Başta en önemlisi bence Hatay çok büyük bir şehir değil, bulunduğum yerde çoğu hayvanlara yetişebiliyorum. Çarşı tarafında çoğu esnaf su ve mama kaplarını dolu tutuyor.’ dedi. Tüm bu olumlu gelişmelere karşı olumsuz durumlar olduğunu da aktardı. ‘Hassa, Yayladağı gibi bazı ilçelerde maalesef orada yaşayanlar besleme yapmıyor. Genelde hayvanseverler dağ tarafına besleme yapmak için gidiyorlar.‘ dedi. Yiğit ‘Bütün canlıların doğuştan gelen haklara sahip olduğunu unutmamalıyız’ diyerek açıklamasına son verdi.

‘Burada İskenderun, Antakya gibi gözde ilçelerin olduğu yerlerdeki koşullar daha iyi ama Hassa, Aktepe, Reyhanlı, Kumlu, Yolçatı ilçelerinde genelde maalesef hayvanlara değer verilmiyor. Besleme yapılmıyor.’

Son olarak görüştüğümüz İbrahim Göçer genelde Kırıkhan ilçesinde mama ve tedavi desteğinde bulunduğunu belirtti. İbrahim Göçer gözlemlerini aktardı. ‘Maalesef burada da belediye gönüllülere destek olmuyor. Üstelik yardım etmeyi geçtim oldukça kötü koşullarda davranıyorlar hayvanlara. Burada İskenderun, Antakya gibi gözde ilçelerin olduğu yerlerdeki koşullar daha iyi ama Hassa, Aktepe, Reyhanlı, Kumlu, Yolçatı ilçelerinde genelde maalesef hayvanlara değer verilmiyor.’ diyerek bu bölgelerde besleme yapılmadığını başka bölgelerden gelen gönüllülerin mama desteğinde bulunduğunu aktardı.