Soğuk duş
Hiç beklenmeyen oldu ve şimdiki düzeni savunan Kast oyların yaklaşık %28’ini alarak %26 alan sol aday Boric’i geride bıraktı. İki aday arasında 150 bin oy farkı var ve 7 milyon seçmen oylamaya katıldı.
30 yıldır ilk kez Şili merkez solu sağ ile karşılaştırıldığında oy kaybetmişti. Olacak şey değildi. Sokaklara çıkan, anayasa değiştirilmesini isteyen, borçlar sorunundan canı yanan onlar değil miydi?
Latin Amerika’da bu aralar her yerde seçimler olduğunu yazmıştık. Ancak en önemlisi ve diğerlerinden farklı olarak kıtaya en örnek olabilecek seçim yeri Şili idi. Şili’nin kıta içinde geçmişten gelen bir örnek oluşu var. Sovyetler döneminde ilk Komünist Parti burada kuruluyor. İlk, soldan bir lider olarak Salvador Allende bu ülkede devlet başkanı oluyor. Bu sol lideri devirmek için ilk askeri darbe ABD eliyle 1973’de Pinochet tarafından burada yapılıyor. İlk neoliberal anayasa yine burada yürürlüğe giriyor. Ve 1990’da diktatör Pinochet gitmesine rağmen hala anayasa 41 yıldır yürürlükte. Şili’nin kıtada siyasi olarak böyle geçmişten gelen bir örnek oluşu var.
Sanki dünyadaki siyasi değişiklikler ilk burada uygulamaya konuluyor.
Neoliberalizme karşı öğrenci protestoları da tüm dünyaya ilk buradan adını duyuruyor. 2006 yılında siyah beyaz formalı öğrenciler otobüs biletlerinde ve paralı eğitimde ucuzluk isteyerek sokaklara yine ilk burada döküldüler. Tüm dünya onlara o zaman giysileri nedeniyle “penguen devrimi” adını vermişti. Şili her nedense böyle öncü olma özelliğine sahip bir ülke. Neoliberal yasası ve herşeyi özelleştirme özelliği nedeniyle de kapitalizm onu kıta içinde bir reklam aracı olarak kullandı. Tüm kıta halklarının gözüne sokarcasına ülkenin ne kadar refah içinde olduğunu örnek olarak gösterdi. Tüm kamu hizmetlerinin (sağlık, eğitim, emeklilik fonları… vb) özelleştirilmesinin; tüm kamu mallarının yine özel kişilere, şirketlere satılmasının propagandası için örnek ülke olarak gösterildi. Ekonomisi övüldü de övüldü.
Tabii kapitalizmin yalanı yatsıya kadar sürer.
Neoliberalizmin krizi ile birlikte ikinci protesto dalgası aynı taleplerle 2011-13 arası başladı. Bu protestolarda bir takım genç liderler yetişti. Şimdiki KP ve diğer sol örgüt liderleri bu öğrenci olaylarında pişip geldiler. Sonra 2019 Kasım ayında yine öğrenciler bu kez taşıma ücretlerine zam yapılınca protestolara başladılar. Eski protestolardan deney kazanmış gençler de liderler arasında yer aldı. Daha sonra protestolar öğrencilerden yoksul halklara, kıtanın en sorunlu en ezilen yerli halklarına yayıldı. Kapitalizmin krizi tüm kıtada hissedildiğinden Şili protestoları Ekvador, Kolombiya gibi gerici rejimlerin olduğu ülkelere, oradan da kıtanın diğer ülkelerine yayıldı. Şili yine örnekti.
Şili’de olaylar daha da ilginç hal aldı. Feminist hareket de eylemlere destek verdi. İşte ondan sonra düzenin çarpıklıklarına karşı, tüm yoksulların ve ezilen, sömürülenlerin halk örgütlenmeleri sokağa çıktı. Yolsuzluklar, gelir dağılımındaki bozukluk, çalışma koşulları, kadına şiddet, kürtaj konuları gündemleşti ve talepler üstüne talepler gelişti. Bu arada iktidar da saldırılarını çok arttırdı. İlginç bir şekilde sanki iktidar gözleri kör etme savaşına başlamıştı. 200’ün üzerinde insan, polis kurşunları, tazyikli sular ve göz yaşartıcı bombalardan gözlerini kaybetti. Her göz kaybı yeni protestolara neden oldu. Zindanlarda kadınlara tecavüzler başladı. Bunlar da protestoları daha fazla şiddetlendirdi. Yerli halklar da katıldılar. Onlar da kendi protesto biçimleri ile büyük dikkat topladılar. Bu şiddet ve baskı yöntemi, örnek Şili’den Kolombiya, Ekvador, Brezilya ve tüm kıtaya yayıldı.
2019 Kasım ayında başlayan olaylar 2020 başlarında pandemi ile seyrelse bile yaz aylarında devam etti. Sık sık halklar sokaklarda idiler. Ve sonunda halklar 1980 Pinochet anayasasının değişmesini talep etmeye başladılar. İktidar tüm karşı şiddetine rağmen uzun tartışmalar sonunda, belki protestolar durur ve biz de işimize bakarız düşüncesiyle anayasa değişiklik önerisini halka sorma kararı aldı. Sonra sorun yeni anayasanın kim tarafından yazılacağına geldi. İktidar “bilirkişilerden heyet” dedi. Halklar hayır diyerek, her bölgeden kendi aralarından seçilecek, hem kadın hem yerli halk kontenjanlarının olduğu sıradan halklar tarafından yazılması konusunu direttiler. Ve uzun lafın kısası büyük tartışmalar sonunda halk oylamasına gidildi. Halkın %80’i yeni anayasa yazılmasına evet dedi.
Şili yine kıtada bir şeye öncülük edebilecekti. Kıtanın tüm kapitalist ülkelerindeki neoliberal anayasaların değişmesi fırtınası bölgede başlayabilirdi. Bu anlamda gözler hala onda.
Seçimlere giderken
2019 yılından beri çok şiddetli protestoların yaşandığı, sonunda halkın % 80’inin yeni anayasa istediği ülkede bir dizi sol örgüt de ittifak kurmuştu. Temmuz ayında ön elemeler sonrası 21 Kasım’da başkanlık, meclis ve parlamento seçimleri yapıldı. Başkan ile 43 senatörden 27’si ve 155 meclis üyesiyle 302 bölge konseyleri seçildi. Seçimlere 7 başkan adayı katıldı. Seçim öncesi tahminlerde 2011 öğrenci olaylarının liderlerinden Gabriell Boric’in Komünist Parti ve birkaç sol grup ile yaptığı Büyük Cephe koalisyonu önde gözüküyordu. Hatta Boric’in %50 barajı aşarak ilk seçimde başkan seçilmesine kesin gözü ile bakılıyordu.
İkinci olacağı tahmin edilen aday da şimdiki başkan Pinera ve onun neoliberal politikalarını sürdüreceğini söyleyen Hristiyan Sosyal Cephe adayı Jose Antonio Kast idi. Yani ön tahminler, biri şimdiki düzeni savunan diğeri ise ülkeyi sol bir çizgiye oturtacak olan iki aday arasında bir çekişme olacağı ve bundan da iki yıldır süren protestolar ve anayasa değişikliğindeki büyük istek nedeniyle halkın sol adayı başkan yapacağı doğrultusunda idi. Diğer 5 aday da bu iki kutbun arasında yer alıyorlardı. Şili kendi deyimleri ile “neoliberalizmin doğduğu ve mezarının kazıldığı yer” olacaktı. Şili’nin kıta içindeki örnek özelliği sürecek ve tüm kıtada neoliberalizm son bulacaktı. Sol bu umutları taşıyordu.
Seçimler
21 Kasım Pazar günü seçimler sakin bir şekilde geçti. Sandıkların erken kapandığı ve bazı seçmenlerin oy kullanamadığı şikayetleri dışında bir olumsuzluk haberi gelmedi. Ve seçim sonuçları açıklandı.
Şok. Bir Soğuk Duş yaşandı. Hiç beklenmeyen oldu ve şimdiki düzeni savunan Kast oyların yaklaşık %28’ini alarak %26 alan sol aday Boric’i geride bıraktı. İki aday arasında 150 bin oy farkı var ve 7 milyon seçmen oylamaya katıldı. 30 yıldır ilk kez Şili merkez solu sağ ile karşılaştırıldığında oy kaybetmişti. Olacak şey değildi. Sokaklara çıkan, anayasa değiştirilmesini isteyen, borçlar sorunundan canı yanan onlar değil miydi? Seçim sonuçları son iki yıldır ülkede yaşananlarla örtüşmüyordu. Gericilik nasıl böyle bir sonuç elde etmişti?
Sonuçta birbirine zıt iki kutup adayı ikinci seçimlere kaldı. 30 yıldır iktidar olan partiler elendiler. Artık güvenilirliklerinin kalmadığı ortada idi. Ama nasıl olurda onların daha aşırısı olan sağ aday Kast önde olurdu?
Bu seçimlerin diğer garipliği ya da sürprizi de üçüncü gelen ekonomist Franco Parisi’dir. Popülist olan Parisi seçime ABD’den katıldı, seçim sırasında Şili topraklarına ayak basmadı. Boşandığı eşine nafakaları ödemediği için davalı idi ve gelince başına bir takım sorunlar gelecekti. Ayrıca üstünde bir de cinsel taciz davası vardı. O da buna rağmen seçim yarışına ülke dışından medya ve internet aracılığı ile katıldı. Bol bol youtube, instagram ve twitter üzerinden genel olarak orta sınıf seçmenlere seslendi, tasarruflarını nasıl değerlendirebilecekleri üzerine tavsiyelerde bulundu. ABD’de bir ekonomist olarak parlamenterlerin maaşlarının düşürülmesi gerekliliğini, VAT’ın kaldırılmasını savundu. Dijital demokrasiden söz etti. Şili topraklarına ayak basmadan da hayret bir şekilde üçüncü oldu.
Orta soldan bir aday dördüncü ve merkez sağdan bir aday da beşinci oldular. Sanki oylar sağ ve sol olarak yarıya bölünmüş gibiydi. Seçimlerin hemen sonrasında Sosyalist Parti ve merkez sol New Social Pact başkan adayları oylarını ikinci turda Boric’e vereceklerini açıkladılar. Sağ adaylar ise Kast’ın bazı görüşlerine katılmadıklarını açıkladılar. Ama Kast, seçim sonrasında eleştirilen görüşlerini düzelttiği yeni bir ekonomik program açıkladı ve bu değişiklikler sonrası diğer başkan adayları Kast’ı destekleyeceklerini açıkladılar.
Antonio Kast’ın görüşleri
Peki, bu seçimlerin önde giden adayı Kast kimdir? Tam bir faşisttir. Bolsonaro ve Trump hayranıdır ve onlardan daha tehlikeli olduğu söyleniyor. Şili’nin en zenginleri arasındadır ayrıca yurt dışında paraları vardır. Babası Şili’ye göç etmiş eski bir Alman Nazi subayıdır. Bununla gurur duyuyor. Hitler hayranlığını ilginç bir şekilde gizlemiyor. İyi bir konuşmacı çünkü seçim tartışmaları içinde büyümüş. Tam otoriter, tüm yetkilerin elinde toplandığı, tek adam diktatörlüğü gibi bir devlet başkanlığı düşüncesindedir.
Seçim sırasında Kadın Bakanlığı’nı kaldıracağını söyledi. Katolik olarak kürtajı tekrar yasaklamayı düşünüyor. Onu Evangelistler de destekliyorlar. Ayrıca tüm sağ güçler gibi çevre konusunda da bir değişiklik ön görmedi. Ona göre böyle bir sorun yok şimdilik. Bu kadar oy alma nedeni seçim konuşmalarında, örneğin göçmen konusu gibi, diğer adayların değinmediği temalara değinmesine bağlanıyor. Şili komşu ülkelerden son 5 yıl içinde 1 milyon göç almıştır. Kast kadınlara göçmenlerin saldırdığını savunuyor. Onları ülkeden atmak istiyor.
Kast oylarının çoğunu kırsal kesimlerden yani kent protestolarına katılmayan ve bunlardan pek anlamayan, ilgilenmeyen belki de korkan kırsal tutucu kesimlerden almıştır. Zaten o da bunu bildiği için kendini kırsal kesimden aday göstermiş.
Seçimlerin hemen sonrasında eleştirilen görüşlerinde bir takım değişiklikler yaptığı 204 sayfalık “Cesaret Şili” adlı bir program yayınladı. Faşizmden korkmayın demeye getiriyor olmalı. Sağdan bile çok eleştiri aldığı Kadın Bakanlığı’nı kaldırmaktan vazgeçiyor. Boric’in başa geçmesi durumunda ülkenin başına gelebilecek “kötülükleri” anlatıyor. “ Komünizme karşı demokrasi ve özgürlük” diyor. Komünizm dediği “özel mülkiyetin cezalandırılması, özel şirketler ve pazar sisteminin düşman ilan edilmesi; devlet müdahalesinin arttırılması; şiddetli protestolar ve yağmalamaların haklı gösterilmesi ve otoriteye saygısızlık; cinsiyetlerin, ırkların, cinsel yönelişlerin mücadelesine dair yanlış bir neo-Marksist söylemin yeniden canlandırılması; ırkların, cinsel tercihlerin, insan hakları ve bilimin yorumlanması konusunda yolsuz görüşler; Hristiyan inancının taciz edilmesidir. (s.3)” (1) Baştan beri Boric’i Maduro gibi bir iktidar savunmakla eleştirdi. Sol korkusunu işliyor.
Dış politikada, bekleneceği gibi, Şili’nin ABD, İngiltere, Japonya ve Almanya ile bağlarının arttırılmasının gerekliliğini savunur. Çin diye bir ülkeden söz etmez. Küba ve Venezuela rejimleri tehlikedir. Onlar Şili sol gruplarının arkasından yasa dışı destek verirler. “Bu eski teoriler ve sosyal mücadele biçimleri Şili’ye eskiden Sovyetler Birliğinden geliyordu şimdi de Küba ve Venezuela’dan gelmektedir.” (2) Sonuçta aynı yazıda Kast’in Pinochet’den daha gerici, despotik, şiddet yanlısı ve kısacası şimdiye kadar imkansız görünen bir şeyi başarmış bir deli politikacı olduğu yazılır.
Kast’ın ayrıca Pinochet anayasasının değiştirilip yeni anayasanın kabul edilmesine karşı durması bekleniyor. Yeniden acil durum ilan edip sosyal medyayı ve ülkenin insan hakları kurumunu kapatacaktır. Maden şirketi Codelca’yu da özelleştirecek, zenginden daha az vergi alınmasını yasalaştıracaktır. Başkan adayları arasında sistemi tek savunandı ve hatta şimdiki devlet başkanı Pinera’yı kabinesine alacağını söyledi. Ayrıca yerli halklardan olan Mapuche’lerin üzerine orduyu yollayacaktır. Polis ile insan hakları suçlularını affedeceği söyleniyor. (3)
Gabriel Boric’in politikaları
Gabriel Boric temmuz ayındaki elemelerde Büyük Cephe ittifakındaki KP adayı Daniel Jadue ile yarıştı ve kazandı. Jadue’nın radikal sol görüşleri karşısında ılımlı bir sol hat çizdi. Kast’ın solu komünizm korkusu ile karalama çabası karşısında sloganı “umut korkuyu yener” oldu. Kendisini halklara bekledikleri umut olarak kabul ettirmeye çalıştı. Başka adayları eleştirmedi, bunun stili olmadığını açıkladı. Boric’in maskesiz içi dışı bir politikacı olduğu yorumları yapılır. “Umudun, diyaloğun ve birliğin sözcüsüyüm. Ve bizim kazanmamız umudun korkuyu yenmesi olacak.” (4) dedi.
Neoliberal sistem yoksulluk, eşitsizlik, kutuplaşma, enflasyon yaratmıştır. O da programında bunları giderici adil ve sürdürülebilir bir ekonomik model çizer. Enflasyon ve halkın yaşam koşullarının kötüleşmesine son verilecektir. Devletçilik güçlendirilecektir. Zenginleri hedef alan bir vergi reformu yapılacaktır. Yolsuzluklarla mücadele edilecek ve suçlular cezalandırılacaktır. Finansın tek elde yoğunlaşması engellenerek, küçük şirketlere devlet desteği sağlanması ilk yapacakları işlerdendir. Pandeminin sağlık sistemindeki eksiklikleri ortaya koyduğunu bu konuda koruma eksenli, ücretsiz, kolektif sağlık sistemi yaratılacaktır. Eğitim de ücretsiz ve kaliteli hale getirilecektir. Üniversitelilerin var olan borçları silinecektir. Emekli maaşlarından yapılan kesintileri kaldıracaktır. Emek yasasında çalışanlardan yana değişiklikler yapılarak gelir dağılımındaki bozukluk giderilecektir. Güvencesizliğe karşı yeni iş yerleri açılacaktır. Konut konusunda uygun bir planlama ile herkese uygun konut sorunu halledilmeye çalışılacaktır. Boric kadınların hayatını koruyacak etkin politikalar, şiddete karşı olmak gibi konuları da işledi. Acil iklim politikası şarttır ve bu doğrultuda enerji kaynakları değiştirilecektir. Boric bu politikalar ile Şili halkının şimdiki iktidardan arayıp bulamadıklarını verme amacında olduğunu dile getirir.
Boric bu sorunların ancak alttan halkların direk demokrasisi ile çözülebileceğini söyler. Halk demokrasisi ister. Baskısız bir iktidar kuracaklar ve güvenlik sistemini yenileyeceklerdir.
Radikal sol Boric’i “sözde sol”, “solcu kılığına girmiş bir sağcı” olarak görür. Radikal solun eleştirisinden uzunca bir alıntı yapalım.
“Sol dünyanın pek çok köşesinde bozuluyor ve her türden popülizme ve faşist aldatmalara açılıyor. Kendini radikalleştirme yerine geniş sol cephe tamamen halk talepleriyle ilgilenerek oy peşinde koşup, özel bir takım çıkarlar için geleneksel sağın yolunu izliyor… Bu durumda sol, burjuvaziye karşı talepleri dövüştürmeye hazır halkları yatıştırmak için kullanılıyor. Halka ihanet edilmiştir. Halk ayaklanması katil neoliberal güçler karşısında soldan boğulmuştur. Bu geri ülkelerde emperyalizmin uyguladığı taktiktir. Boric sola ihanet etmiştir.”
Seçimler bir aldatmacadır denir. “19 Aralıkta faşist ve yanlış sol arasında seçim yapılması Şili halkının karşısındaki felaketi değiştirmeyecektir. Emperyalist basında bunun “demokrasi” ve “barbarizm” arasında bir mücadele olduğu söyleniyor. Burjuvazi açısından yine de kimin seçileceği önemli değildir. Politik rejim devam edecektir, Şili’de işçi sınıfına saldırı ve sistemli sömürü modeli uygulanacaktır. Halk ayaklanması seçim saçmalığı ile yer değiştirdi.” (5)
Boric’in yukarıda yazdığımız vaatleri ve görüşlerinde, radikal bir demokrasi ve sosyalizm kurma gibi emelleri görülmez. Radikal değildir. Yumuşak bir devletleşme ve sermayenin sınırlandırılması planıdır. Öyle kamulaştırmalardan filan söz etmez. Sol güçler de bunu haliyle eleştiriyor ve ikinci tura burjuva saflarında bir güç olarak kaldığını iddia ediyorlar. Radikal sola göre halklar neoliberal sisteme karşı olduklarını sokaklarda, anayasa değişiklik isteğinde gösterdiler. Boric halkların sol görüşlerine yanıt veremediği için oy alamamıştır. Karşılarında Sol aday göremeyen halklar sandıklara gitmemişleridir. Katılım %41’lerde kalmıştır.
Galip tahminleri
Kim ikinci turun galibi olacak sorusu tüm kıta aydınları arasında tartışılıyor. Kimisi umutsuz bir şekilde Kast kazanır derken kimisi de Boric’in kazanmasına kesin gözü ile bakıyor. Kast yeni programında faşist görüşlerini biraz yumuşatmaktadır. Boric’in de tam tersinden kendisini biraz daha kırmızıya boyaması bekleniyor. Böylece solundaki adaylardan oy alacaktır.
Kast’ın kırlardan oy alırken Boric’in oy kaynağının kentler olduğunu yazdık. Şimdi Kast kentleri dolaşırken Boric de kırlarda kendini daha iyi anlatmaya çalışacaktır. Allende’yi kırlardan gelen oyların iktidara taşıdığı söylenerek Boric’e şans tanıyorlar.
Eğer radikal solun değerlendirmesi doğru ise Boric’in radikalleşmesi ya da kendini biraz daha kırmızıya boyaması ona başka oy kapılarını açacaktır: Eski anayasaya karşı yeni anayasaya evet diyen %80 seçmen kitlesi. Kast’ın yeni seçmenlerden bir beklentisi olamaz. O kendini ortaya koydu ama Boric için bu seçmen kitlesini kazanması olasıdır. İki yıldır oluşan sosyal örgütler, mahalle meclisleri, öğrenciler, feministler ve en radikal sol güçler kolları sıvamışlar. Halkı oy vermeye çağırıyorlar. Gerekirse kapı kapı dolaşacaklar, çalmadık kapı bırakmayacaklar. Halkı Boric’e oy vermeye çağıracaklar.
Son olarak şunu hatırlamak gerekir. Parlamento üyelerinin bir kısmı başkanlık seçimlerinde yenilendi. Parlamento çoğunluğu sağın eline geçti. Temsilciler meclisinde de kafa kafayalar. Kim iktidar olursa olsun ülke birliğini sağlamak ve yönetmek kolay olmayacaktır. İster Kast isterse Boric başkan olsun önünde güllük gülistanlık at koşturabilecek bir alan olmayacaktır. Seçimler Şili için yeni bir tarihin başlangıcı olacaktır. Yavaş yavaş değişecek, inişli çıkışlı bir yol olacaktır önlerinde. Sonuçta kim kazanırsa kazansın bu iktidarın geçici bir iktidar olacağı tahmin edilmektedir.
Sonuç
Bize göre Şili yine kıtada bir ilk örnektir. Pandemi sürecinin yavaşlatması dışında Şili iki yıldır çok çatışmalı, çalkantılı günler yaşadı. Buradan çıksa çıksa düzen karşıtı sol bir başkan çıkar denirken koyu faşist Kast birinci geldi. İnanılır gibi değildir. Gerçekten soğuk bir duştu, tüm Şili ve Kıta sol güçlerine. Ama ya sokağa çıkan halkların yorumlanmasında ya da adayların durumunda demek ki bir takım yanlışlıklar yapıldı. Sağlık uzmanları sıcak duştan sonra soğuk duşun bünyeyi daha sağlam yaptığını söylüyor ve soğuk duşu öneriyorlar. O zaman şimdi soğuk duş alındı ve 19 Aralık gününe kadar Şili halkı daha sağlıklı bir şekilde karar verme sürecine girmiştir. Unutmayalım ki neoliberal düşler ölüm döşeğinde. Soğuk duş onları öldürebilir.
Alıntılar:
- https://www.pagina12.com.ar/384686-jose-antonio-kast-peor-que-augusto-pinochet
- https://www.nodal.am/2021/11/elecciones-en-chile-volatilidad-y-cambio-de-ciclo-por-isabel-castillo/
- Pagina ay.
- https://vaconfirma.com.ar/?articulos/id_14440/-kast-y-boric-definirn-la-presidencia-en-balotaje-
- https://www.causaoperaria.org.br/rede/internacionalismo/america-latina/traicao-da-esquerda-substitui-levante-popular-por-farsa-eleitoral/
.