Nikaragua seçimleri
Mart ayındaki tehditle Nikaragua halklarını Ortega’ya destek vermekten vazgeçirme şanslarını denemişlerdi. Ama bu tür tehditler Venezuela, Küba ve Bolivya halklarını etkilemediği gibi Nikaragualıları da korkutmadı, caydırmadı. Ortega ve FSLN (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) seçimi kazandı.
Latin Amerika seçimler dönemine girdi. Arjantin ardından Şili, Venezuela ve Kolombiya seçimlere gidecek. Sonuçların kıta güçler dengesini etkileyeceği kesindir. Öncesinde de kıtada epey değişik olaylar yaşanıyor. Gericilik ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Bu seçim sonuçları merakla bekleniyor. 7 Kasım’da Nikaragua seçimleri ilk yapan oldu.
Nikaragua’da başkan, başkan yardımcısı, 90 vekil ve Amerika Parlamentosuna 20 temsilci seçimleri yapıldı. 4 milyon seçmen katıldı ve Başkan Daniel Ortega oyların %75’ini alarak yeniden başkan seçildi. Katılım oranı %65 olarak açıklandı. Ortega’nın diğer 5 adayı yenerek ilk turda seçimleri kazanacağı daha önce yapılan kamuoyu yoklamalarında belli idi. O nedenle gerici güçlerin ne Bolivya’ya yaptıkları gibi seçimler sırasında bir darbe yapma ne Venezuela’ya yaptıkları gibi sözde bir başkan tanıma ne de Peru’da yaptıkları gibi seçim sonucu tartışmaları yaratma şansları yoktu. Ama sonuçları değiştireceği düşünülen başka türden saldırı planları uygulamaya konuldu. Bu anlamda dış ülkelerin çok karıştığı bir seçim yaşandı.
Bu konuyu biraz daha açıklayalım.
Bolivya’daki gibi bir darbeden sonuç alamayacakları daha 2018 yılındaki ayaklanma başarısızlığa uğradığında anlaşılmıştı. ABD destekli NGO’lar eğittikleri üniversite öğrencileri ile bir protesto başlatmışlardı. Sosyal medya üzerinden hem örgütlendiler hem de bir çok yalan yanlış haberler yaptılar. Öğrenci protestolarının aralarına sokulan silahlı karanlık güçler karşısında Nikaragua polisi devreye girdi. Sağ güçler Ortega iktidarının hak arayan gençler üzerine ateş açtığını savundu. Bu kez sağ basın olayları abartmaya ve özellikle anneleri çocuklarını korumaya sokaklara çağırdı. Yolları kapattılar ve ekonomiye zarar verdiler. Hatta transit yollar kapanınca komşu ülkeler bile zarar gördü. İşkenceler yaptılar. Okullar kapatıldı. Sandinistlerin evlerine, sağlık merkezlerine saldırdılar. Korkunç günler yaşandı. Olaylarda 20’si polis 200’ün üstünde kişi öldü. Birçok tutuklama yapıldı. Olaylar giderek büyüdü ve tam 3 ay sürdü. Sonuçta dış güçler ile el ele vermiş finans kapital gerici güçleri yenildiler. O nedenle seçim döneminde Bolivya’da yaptıkları gibi bir isyan çıkarıp halkları arkalarına alarak başarılı olma güçleri yoktu. Zaten 1979’dan beri saldırıyorlar ve bir sonuç alamıyorlardı.
Ortega başka şekilde karalanmalı idi. En başta en bildik oyunlarına devam ettiler. Kıtanın en küçük ülkeleri arasında olan Nikaragua’nın ABD ulusal çıkarlarını tehdit ettiği yeniden vurgulandı. Daha Mart 2021’ de yani seçimden 7 ay önceden CIA eliyle Biden’a yeni yaptırım önerileri sunuldu. Bölgenin tüm ilerici rejimleri, Küba, Venezuela, Bolivya gibi ülkelere uygulananlar zaten Nikaragua’ya yıllardır uygulanıyordu ve şimdi iki katına çıkarıldı. Dış finans kaynaklarından maddi yardım alması yasaklandı. Seçim pazar günü yapıldı ve üç gün sonra ABD senatosu yaptırımları onaylayıverdi. Mart ayındaki tehditle Nikaragua halklarını Ortega’ya destek vermekten vazgeçirme şanslarını denemişlerdi. Ama bu tür tehditler Venezuela, Küba ve Bolivya halklarını etkilemediği gibi Nikaragualıları da korkutmadı, caydırmadı. Ortega ve FSLN (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) seçimi kazandı.
Biden seçimleri demokrasi, özgürlüğün olmadığı bir pandemim olarak tanımladı. AB de seçim sonuçlarını tanımayacağını açıkladı. İngiltere, İspanya ve Almanya da kervana katıldıklarını ilan ettiler. Latin Amerika’dan da komşusu Kosta Rika ve Kolombiya, Ekvador da seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladılar. Son olarak ta OAS (Amerika ülkeleri Örgütü) özel oturumda seçimleri geçersiz sayarak Ortega’nın başkanlığını kabul etmeme kararı aldı. Ama Küba, Bolivya ve Venezuela liderleri Ortega’yı kutladılar bile. Sonuçta Nikaragua’nın kıta içindeki politik yeri değişmedi. Şimdi soru yeni arttırılmış ambargo ve yaptırımlar ile bu duruşun değişip değişmeyeceği. Küçücük, yoksul bir ülkenin bu baskılara 5 yıl daha dayanıp dayanamayacağıdır.
Seçim sonrası beklentiler
1979 Somoza diktatörlüğünü yendiğinden beri tüm baskılara, ambargolara dayanmış bir Ortega ve FSLN iktidarının, yeni dönemde dayanıp dayanamayacağını sormak biraz abes gibi gelebilir. Ama bu seçimlerde Ortega iktidarı bazı radikal adımlar attı. O nedenle bu sorunun akıllara gelmesi doğaldır. Yeni zorluklar ile karşı karşıya kalabilir iktidar bu kez.
Nikaragua, Somoza sonrasından bugüne hedefini Sosyalizm, ulusal bağımsızlık, egemenlik ve Hristiyanlık olarak tanımlar. Çok partili ve karma liberal ekonomik bir sistem yürüttü. Küçük ve orta üretici desteklendi, çeşitli kooperatifler kurularak yoksul kır kesimi desteklendi. Ama burjuva sınıfa da dokunulmadı. Ortega devrim sonrasında onlarla birlikte yaşamaya çalıştı. Burjuva güçler de darbe girişimi yapmaktan, para kaçırmalardan, kriminal örgütlenmeler kurmaktan kaçınmadılar. Ortega onlara da pek dokunmadı. Belki de devrim sırasında Küba’ya gitmiş ve orada üretimi arttırmada yaşanan sıkıntılardan böyle bir sonuç çıkartmıştı. Üretimi artırmak için böyle bir yolu uygun görmüştü. Hatta 2018 ayaklanması sonrası epey tutuklamalar yapılmış ama büyük bir temizliğe gidilmemişti.
Ama seçimlerden birkaç ay önce Ortega bir saldırıya geçti. Daha önceden ABD ile işbirliği içinde olduğu bilinen 3 partiyi yasa dışı ilan etti. 7 başkan adayını cezaevine koydu. Birçok lideri sürgüne zorladı. Dışarı para kaçırdıkları tespit edilen iki iş adamını tutuklattı. Eskiden dokunmadığı toprak ağalarına da çeşitli kısıtlamalar getirdi. Burjuva örgütlenmeleri isyan ettiler. Ülkede cepheleşme arttı. Burjuva kesim ciddi bir şekilde karşıya alındı.
Bir başka şey de yaşandı. Bazı eski FSLN militanları yıllar içinde saf değiştirmişlerdi. İş çevreleri ile anlaştılar kendi işyerlerini açtılar. Başka partiler kurdular. Burjuvalaşıp zenginleştiler. Bunları yaparken de kendilerini utanmadan vatansever olarak tanıttılar. Ortega’nın seçim ittifakı yapma önerilerini reddettiler. Ortega ve FSLN’ye cephe aldılar.
Yukarıda değindiğimiz gibi Nikaragua, Hristiyan olduğunu da söyler. Aradaki sınıfsal sorunlarda kilise hiyerarşisi de zaman zaman arabulucu rolü oynamaya soyunur ve karşı güçleri korumaya çalışırdı. Onlara destek verirdi. Ülkede trajik bir denge vardı. İşte seçim öncesi ilk kez Ortega bunlara karşı saldırıya geçti. Özellikle ABD gibi dış güçler ile işbirliği yapan burjuva örgütlenmeleri, partilerini kapattı, liderlerini tutuklattı. Seçimlere katılmalarını engelledi. O zamana kadar dokunmadığı dönek FSLN militanlarına hoş görülü davranmayı bıraktı. Bazıları ülkeden kaçtılar. Belki de Ortega Venezuela da, Bolivya’da yaşananlardan ders aldı. Onlardan birinin kendisinin karşısına dış güçlerin tanıdığı bir lider olarak çıkarılmasının önüne geçmeye çalıştı.
Şimdi işte Batı ve gerici güçler Ortega’nın bu yaptıklarını delil olarak gösterip onu diktatör ilan ediyorlar. Ülke içinde tutunacakları dalların kesilmiş olması karşısında seçimleri saymamayı seçiyorlar. Hep yaptıkları gibi sosyal medya ve basında yalan haberler yayıp seçimlere katılımın %20 civarında olduğunu söylüyorlar. FSLN militanları sözüm ona ellerinde silahlar, arabalarla mahalle mahalle dolaşmış ve halka terör estirip, sandığa gitmeye zorlamış diyorlar. Seçimleri karalamaya çalışıyorlar. Oysa dış ülkelerden gelen 1400’ün üzerindeki gözlemci böyle bir durumdan söz etmedi. Rus dışişleri bakanı herşeyin demokratik seçim kurallarına göre gittiği açıklamasını yaptı.
Ortega seçimleri kazandı ama bu süreçte burjuva muhalefete saldırdığı için ülke yeni bir durumla karşı karşıya. Karşısına aldığı sınıfın intikam almak isteyeceği ve iktidarı devirmek için ellerinden geleni yapacakları kesindir. Bu nedenle önümüzdeki 5 yıllık başkanlık döneminde kendisini başka sorunlar bekleyebilir. Şiddeti daha da artırılan yaptırım ve ambargoların zaten pekiyi olmayan ekonomik durumu zorlaması kaçınılmazdır.
Halk kesimlerinin tavrı ne olabilir?
Ortega 1979’da iktidar oldu. 1985’e kadar Yeniden Yapılandırma Cunta lideri idi ama sonra seçimler yapıldı ve Ortega devlet başkan seçildi. 5 yıl sonraki seçimlerde yani 1990’da halk sağdan aday Violeta Chamorro’yı iktidara taşıdı. Nikaragua 2007 yılına kadar burjuva devlet yapısı ile yönetildi. Sonra 2007’de Ortega tekrar seçildi. O günden beri de 15 yıldır baştadır. Hem Ortega birinci dönemden dersler çıkartmıştır hem de halklar sağ iktidarın neoliberal politikalarının gerçek yüzünü daha iyi görmüş olmalılar. Yıllardır Küba, Venezuela, Bolivya halkları iktidarlarının arkasında duruyorlar, ambargo, yaptırım dinlemiyorlar. Şimdi de Nikaragua halkları Ortega’nın seçimlerde burjuva kesime saldırısını anlayıp sistemlerini korumayı sürdürecekler midir? 2018 yılındaki darbe girişiminden gereken dersi almışlar mıdır?
Ortega’nın iktidarında ülkenin nasıl değiştiğine rakamlarla bakmaya çalışalım. Bu aşağıda yazacağımız olumlulukların birçoğu BM ve benzeri kurumların verilerinden alınmıştır. (1)
Nikaragua yeraltı kaynakları zengin bir ülke değildir. Yani petrol, doğal gaz ve pek madeni yoktur. Bu nedenle de ülkenin kalkınması genel olarak halkların emekleri ile elde edilir.
Belki de ülkenin en zengin olduğu şey sularıdır. Ancak buna rağmen Ortega gelene kadar evde çeşmesinden su akan, elektriği olan konut sayısı çok azdı. 2007’de kentlerde evinde akarsuyu olan konut sayısı %65 iken şimdi %92’ye çıkmıştır. Kırlarda ise %28’den %55’e çıkmıştır. Her ev ayda 10 dolarlık bir su parası ödemektedır.
Aynı şekilde elektriği olan ev oranı da %54’den %99’a çıkmıştır. En önemlisi de elektriğin %80 yenilenebilir enerjiden elde edilmesidir. Ortega enerjide dışa bağımlı olmayı uygun bulmadığından su, rüzgâr gibi enerji kaynakları kullanılması doğrultusunda politika yürütmüştür. Böylece ucuz enerjiye sahiptir, dolayısıyla taşımacılık vs. ülkede çok ucuzdur. Ülkenin enerji açısından dış ülkelere bağımlı olmaması ABD’yi çıldırtmaktadır.
Dünya Ekonomik Forumu’na göre alt yapı tesislerinde bölgenin en iyi yollarına sahiptir. 2007’den beri asfaltlanmış yollar ikiye katlanmış ve 2000 km üzerinde yol yapılmıştır. Üzerinde de 120 km uzunluğuna köprüler inşa edilmiştir. Kanalizasyon ağı oldukça geliştirilmiştir.
Doğal kaynakları olmadığından ülke yoksuldur. Ortega’nın baş hedeflerinden biri gelir dağılımındaki farkı kaldırmak oldu. Yoksullukla savaştı. Yoksulluk 2000 başlarında % 48,3 iken bu %24,9’a, aşırı yoksulluk ise %17,5 dan %6,9’a düşürülebilmiştir. Aşırı yoksulluğu en çok azaltan ülkedir. 6-12 yaş çocukların kötü beslenmesi ise %66 azalmıştır.
Ortega eğitime, sağlığa özel önem vermiştir. Eğitim ve sağlık(ilaçlar dâhil), herkese bedavadır. Bütçeden bu hizmetlere büyük paralar ayrılır. 2003 yılında ortalama eğitim süresi kişi başına 3,5 yıl imiş. Ülkede 2000’li yıllarda 6 yıllık ilk eğitimi halkın ancak %30’u tamamlarken şimdi ise halkın %91’i orta eğitimi bitirmiş. Ortega ilk döneminde neredeyse tümüyle okuryazar olmayan bir topluma iktidar olmuştu. İlk yaptığı işlerden biri de okuma yazma seferberliği ilan etmek oldu. Şimdi halkın %99’u okuma yazma biliyor. 1,2 milyon öğrenciye her gün sıcak yemek verilir ve kitaplar, okuma yazma araç gereçleri devlet tarafından karşılanır. Üniversite mezunu sayısı %9’lardan %19’a çıkmış. Ortega üniversite eğitiminin kaliteli olmasına çok önem vermektedir.
Sağlığa bütçeden ayrılan miktar 2006’dan beri %319 artmıştır, bakım alanları da iki katın üzerinde artmıştır. 19 yeni hastane inşa edilmiş ve daha 8 tanesi inşaat halindedir. Yollar gibi bölgenin en iyi hastaneleri de Nikaragua’dadır. 2006 yılında ülkede 2,715 doktor varmış şimdi ise 6045 tane. Böylelikle evde sağlıksız koşullarda yapılan doğumlar hastanede yapılmaya başlayınca, anne ve çocuk ölüm oranları yarıdan fazla düşmüş.
Pandemi sırasında da Nikaragua olağan üstü çaba sarf etti. Küba ve Rusya’dan hemen aşılar alındı. Hindistan bile koşulsuz ilaç verdi. Pandemi hastaneleri kuruldu ve üretimin durmamasına büyük çaba sarfedildi. Bu süreçte en az hasta ve kişi başına en az ölüm sayılarında en başlarda yer aldı. Hem bölgede hem de dünyada en yüksek iyileşme oranı olan ülkelerden biridir.
Nikaragua dünyanın en sık hortum felaketi yaşanan bölgesindedir. Son günlerde özellikle iki tane ünlü hortum oluştu. Ülkede büyük hasara çare olarak bir seferberlik başlatıldı. Gönüllüler ile hemen kurtarma projeleri yapıldı ve evsiz kalanlar sığınaklara yerleştirildi. Yiyecekler, ilaçlar ve su vs hepsi yollandı. Hiçbir ölüm yaşanmadı. Aynı hortumun yaşandığı komşu ülkeler ise birçok can kaybı verdiler ve yıkımın altından hala kalkamadılar.
Ortega tarımda ve böylece gıdada kendi kendine yetme konusunda büyük gelişmeler gerçekleştirdi. Bölgede karnını %90 doyuran tek ülkedir. Toprak reformu yapılmış ve toprak ağaları ile savaşılmıştır. Küçük çiftçilere her yıl 548 milyon dolarlık kredi verilmiş ve bundan 26 bine yakın çiftçi yaralanmıştır. 5.900 kooperatife 318 bin köylü üye olmuştur. Kır kesiminde yapılan bu destek ile ülkede kır ve kent arasındaki gelir dağılımı bozukluğu giderilmeye çalışıldı.
Küçük ve orta ölçekli işyerlerine Ortega özel önem ve destek verdi. Böylece 24 bine yakın çalışan sosyal güvenceye kavuştu. 3,5 milyon kadın çeşitli çalışma yetenekleri edinmek için ücretsiz kurslara gitmiştir. Ve 800 bin kadına %5 yıllık faiz ile her yıl 18 milyon dolarlık kredi olanağı sağlanmıştır. Kadın erkek eşitliği konusunda ise dünyada 152 ülke içinde 62. sıradan ilk beşe yükselmiştir. Kadın sağlığı ve yaşama süresi açısından dünya birincisidir. Kadınların politik hayata katılımı teşvik edilmekteidr.
Bu saydığımız olumlu gelişmelerin en büyük meyvesi olarak, uyuşturucu çeteleri ve onların sonucu kriminal olayların alıp başını gitmesi Nikaragua’da görülmez. Toplumsal dayanışma politikaları ile çetelerle mücadele edilmiştir. Nikaragua bölgede nüfusa oranla en düşük kriminal olayın yaşandığı ülkedir. Orta Amerika’nın en güvenilir ülkesidir. Komşu ülke Honduras, Guatemala, El Salvador halkları ABD sınırına dayandılar ama aralarında Nikaragualı yoktur. Çünkü onlar Ortega sayesinde daha refah, güvenli ve tok karınla yaşayabiliyorlar. Şimdiye kadar görmedikleri sosyal haklara kavuştular. Liberal, bencil modele karşı toplumsal dayanışmayı yaşadılar.
Nikaragua’da bir deyim varmış: “Silah sesi gelmeyince düşlerin sesi daha yüksek ve açık seçik duyulur.” Evet Ortega’nın da seçim konuşmalarında sık sık dediği gibi ülke barış istiyor. Silahlar sussun. Ancak böylece halklar kurdukları düşlerin sesini duyabileceklerdir. Ancak o zaman huzur içinde yaşayabileceklerdir. Ortega halklarının pek çok düşünü gerçekleştirmiş görünüyor. Bu durumda dışarıdan gelecek silah sesleri yükseldikçe onlar liderlerinin sözünü hatırlayıp gerekeni yapacaklardır. En azından 15 yıllık geçmiş bunun öğrenilmesine yeter gibi görünüyor.