Tonlarca asbest barındıran uçak gemisi Sao Paulo Aliağa’da sökülecek

Tehlikeli atıkların uluslararası sulara vereceği zararı ortadan kaldırmak için Basel Sözleşmesinin gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerekiyor. ‘Biz geminin Türk şirketi Sök Denizcilik tarafından satın alınması sırasında böyle bir envanteri göremiyoruz.’

São Paulo aircraft carrier in Rio de Janeiro, 2019

Uçak Gemisi Sao Paulo, 18 Mart 2021’de Aliağa’daki Türk şirketi Sök Denizcilik Ticaret Limited gemi geri dönüşüm tersanesi tarafından geri dönüşüm için satın alındı. Fransız donanması tarafından uçak gemisi olarak kullanılan gemi, 2000’de Brezilya donanmasına satıldı. Brezilya Sao Paulo’yu açık sularda düzenli şekilde seyretmesini engelleyen sayısız teknik sorundan sonra 2017’de hizmet dışı bıraktı. Gemi 1960’da yapıldı. Aynı yıl aynı tersanede inşa edilen Clemenceau’nun 2009’da İngiltere’deki sökümü denetimlerine dayanarak, Sao Paulo’nun da yaklaşık olarak 900 ton asbest ve asbest içeren malzeme, büyük miktarda ağır metal içerdiğini çıkarsayabiliriz.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu 21 Haziran’da yayınladıkları açık mektupta; Sök Denizcilik Ticaret Limited uçak gemisinin satışı ve ihalesi sürecinde; Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşınması ve Bertaraf Edilmesinin Kontrolüne ilişkin Basel Sözleşmesi gereğince Tehlikeli Madde Envanteri sunmadığı bilgisine sahip olduklarını, bunun son derece usule aykırı ve endişe verici olduğunu dile getirdi.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi üyesi akademisyen Aslı Odman tehlikenin boyutları konusunda uyarıyor.

Basel Sözleşmesi, tehlikeli atıkların sınır ötesine taşınmasını yasaklayan, düzenleyen bir sözleşme. Esasında gemi sökümüyle ilgili bir sözleşme değil ancak özellikle yaşlı gemilerin atıkları konusunda da kullanılan bir sözleşme. Söz konusu gemi Sao Paulo, yapımında tehlikeli madde kombinasyonu gibi zararlı maddelerin kullanıldığını, nükleer testlere de katılmış bir uçak gemisi olması itibariyle de bünyesinde birçok kimyasal barındırdığı için uluslararası sulara çıkmadan önce bağımsız kuruluşlara Tehlikeli Madde Envanteri sunması gerekiyor. Tehlikeli atıkların uluslararası sulara vereceği zararı ortadan kaldırmak için Basel Sözleşmesinin gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerekiyor. ‘Biz geminin Türk şirketi Sök Denizcilik tarafından satın alınması sırasında böyle bir envanteri göremiyoruz’ diye belirten Aslı Odman, 1000 tona yakın zararlı maddenin Aliağa’da yaratacağı çevre kirliliğinin insan sağlığına vereceği olası zararların önlenmesi için çevresel adalet için çalışan kuruluşların ortak yayınladıkları mektubun önemine dikkat çekiyor.

Mektubun özündeki en önemli şeyin çevreyle ilgili ihtiyatlılık ilkesinin altını çizen Odman, ‘’Türkiye bu geminin bertaraf masraflarının ihamesini yapmadan, özellikle asbest gibi insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri çok fazla olan tehlikeli atıkları güvenli bir şekilde, en son teknoloji kullanılarak bertaraf edilmeden getirmemeli. O geminin ihamesi gösterilmeden yola çıkmasını kabul etmiyoruz.’’ dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, son 5 yılda 250 ton asbestin bertaraf edildiğini belirtiyor. Asbest nedir? Türkiye tek seferde 900 ton asbesti bertaraf etme kapasitesine sahip mi?

Asbest tehlikesine dikkat çeken Odman, ‘Asbest birinci derece kanserojen madde demek, 1 lifin ciğere girmesi ile kansere yola açtığı için Dünya Sağlık Örgütü tarafından yasaklandı; Türkiye de 2010’da asbesti yasaklayan ülkeler arasına girdi. Asbestin önemli bir halk sağlığı sorununa sebep olduğu bilinmekte. Tehlikeli madde bertarafı ile ilgili meclise verilen soru önergesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı son 5 yılda 714 geminin sökümünden 250 ton tehlikeli maddenin bertaraf edildi şeklinde cevap verdi. Sao Paulo gemisi ile gündeme gelen tehlikeli madde bertarafı rakamlarında bir çelişki olduğunu düşünmekteyiz. Bahsi geçen geminin ikiz gemisi Clemenceau’nun sökümü verilerine dayanarak Sao Paulo’nun da aynı değerlerde tehlikeli madde içerdiği kanıtlanabilir. Çünkü aynı yıl aynı tersanede yapıldığı bilinmekte. Sao Paulo ikiz gemi Clemenceau gibi 900 ton asbest ve asbest içeren malzeme barındırdığına göre, Türkiye’de son 5 yılda 714 geminin sökümünden 250 ton tehlikeli madde bertaraf edildiğine inanmak güç. Türkiye Basel Sözleşmesine taraf olduğu için anayasada 2013 yılında çıkan yönetmeliğe de dayanarak halkın sağlığını tehlikeye atamazsınız diyoruz. Çünkü Aliağa bu çevre yükünü taşıyamayacak durumda. 2011’de yapılan bir araştırmaya göre, Aliağa’da 15 seneden fazla yaşayanların kanserden ölüm oranı, 15 seneden az yaşayanların 4.7 katı.

Aliağa’daki gemi söküm tersanelerinde gemi sökümü yapılacaksa çevre adaletini sağlayacak, meslek hastalıklarının olmayacağı şekilde yatırımlarını yapmak ve Avrupa standartlarına çıkarmak zorundalar’ şeklinde devam etti.

Her yıl Türkiye’deki tersanelere kaç tane gemi söküm için geliyor?

Aliağa’da gemi sökmek çok karlı bir sektör. AKP döneminde Ulaştırma Bakanlığı ‘Türkiye denizci memleket’ şiarı adı altında özellikle gemi sökümünü destekledi. Bu sektör son 20 yılda iktidarla kurduğu ilişkiler sayesinde ayrıcalıklı bir sektör haline geldi. Çevreyi, işçiyi ve orada yaşayan insanları dışsallaştırdığı için de varlığını sürdürüyor. Gemi sökme siparişleri dolmuş durumda. ‘Burada 2007-2008 Tuzla konjonktürünü hatırlatan bir konjonktür var. İşçiler götürü yöntemiyle -7 gün 15 saat- yönetmeliğe aykırı şekilde çalıştırılıyorlar. Bu çapta bir gemide 10 milyon doların altında bir kar olmadığını söyleyen Odman, ‘Çok az kişiye kazandıran ancak çok fazla kaybettiren bir sektör’ değerlendirmesini yaptı.

“Bu mektup sadece hukuka uyun diyor”

Odman, “Bizler açık mektuptaki açıklamalarımızla İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çevre mevzuatını ele aldığımız zaman Türkiye’deki mevcut Anayasaya diğer yandan da Türkiye’nin taraf olduğu Basel sözleşmesi gibi 48 tane tersanenin akredite olduğu standartlara dayıyoruz. Bu mektup sadece hukuka uyun diyor” diye belirtti.