Asgari ücret 2825 lira olarak belirlendi | Sendika ve örgütlerin açıklamaları
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021’de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında son toplantısını bugün gerçekleştirdi. Buna göre asgari ücret, brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi.
Asgari ücretin miktarı yaklaşık yedi milyon işçinin maaşı olmasının yanı sıra 65 yaş aylığından GSS primlerine, işsizlik maaşından engelli aylığına, kısa çalışma ödeneğinden ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca emekçiye verilen nakdi ücret desteğine kadar birçok ödemeyi de etkileyecek.
Yaklaşık bir ay boyunca dört toplantı ekseninde süren görüşmeler esnasında hükümet üçüncü toplantıda TÜİK üzerinden yayınladığı istatistiklerle, üzerinde anlaşmaya varılacak rakama dair ipuçları vermişti.
Hatırlanacağı üzere TÜİK, ağır işlerde çalışan bekâr bir işçi için asgari harcama tutarını 2 bin 792.10 TL, orta nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için 2 bin 507.70 TL, hafif nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için de 2 bin 339.10 TL olarak bildirmişti.
İşçi sendikaları ise bu süre boyunca yayınladıkları istatistiklerle açlık ve yoksulluk sınırına dair rakamları ve bunlardan yola çıkarak asgari ücret taleplerini kamuoyu ile paylaşmışlardı. Buna göre DİSK, asgari ücretin en az 3800 TL olması gerektiğini savunurken, toplantılara işçi tarafı olarak katılma yetkisi olan Türk-İş konfederasyonu asgari ücretin 3000 TL’nin üzerinde olması gerektiğini açıklamıştı.
Türk-İş: “Karara muhalifiz, katılmıyoruz“
Türk-İş Genel Sekreteri Nazmi Irgat yaptığı açıklamada, “Karara muhalifiz, katılmıyoruz. Bu karar işveren ve hükümet temsilcileri tarafından oy çokluğu ile verildi. İşçi kesimi ve aileleri için çaba gösterdik. İşçi kesimi olarak beklentileri karşılamaktan uzak. Bugünün geçim şartları düşünülmeden oran tespit edilmiştir. Görüşümüzü 4 Aralık’tan bu yana kamuoyuna açıkladık. Temel alınması gereken ilkeleri paylaştık. İşveren kesimi tarafından karşılık görmediğini anlıyoruz. İşçiler geçim şartlarının her geçen gün artan şartlarla karşı karşıya.” ifadeleriyle görüşlerini paylaştı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu: “Asgari ücret enflasyon karşısında son derece yetersiz“
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Aldığımız bilgilere göre, Çalışma Bakanı’nın en önemli vurgusu ‘Enflasyona ezdirmedik’ demiş. Türkiye’de enflasyonun ne olduğunu, işçilerin, emekçilerin, halkın nasıl yoksullaştığını bu ülkede yaşayan herkes her gün bakkala, manava, pazara gittiğinde, evine ekmek götürmek istediğinde yaşıyor ve biliyor. Açıklanan resmi enflasyon rakamları, özellikle de asgari ücretlinin en önemli gider kalemi olan gıda enflasyonu daha kasım ayında %21’in üzerindeydi. Yıl sonunda resmi rakamla bile en az %25 olacağını herkes biliyor. Ama gerçek enflasyon, yani bizim kendi hayatımızda yaşadığımız enflasyon çok daha yüksek. Asgari ücret bir kez daha enflasyon karşısında, dolar-altın fiyatları karşısında gerileyen, ‘büyüyoruz, milli gelir artıyor’ diyorlar ya, milli gelirden, büyümeden hiçbir biçimde payını alamayan, işçinin ailesi ile birlikte geçinmesi açısından son derece yetersiz bir ücret olarak açıklanmıştır.” dedi.
Açıklanan rakama sadece işçi sendikaları ve konfederasyonlarından değil toplumun pek çok kesiminden itirazlar yükseldi.
SODAP: “Açlık sınırında ve asgari değil, insanca yaşam“
Sosyalist Dayanışma Platformu(SODAP) Eşsözcüsü Sevtap Akdağ da yaptığı açıklamada, hükümetin 2021 yılı için açıkladığı asgari ücreti eleştirdi. Uzun süredir ekonomik kriz koşullarında borç batağında olan ve pandeminin ağırlaştırdığı koşullarda yaşam mücadelesi veren milyonlarca işçi ve emekçi için bu rakamın yaşamlarıyla alınteriyle dalga geçilmesi anlamına geldiğini dile getirdi.
Akdağ sözlerine şöyle devam etti: “Yoksulluk sınırının bile 8000 liranın üzerinde tanımlandığı koşullarda 2825 lira asgari ücret tespit etmek işçileri asgari değil açlık yaşamına mahkûm etmek demektir. Oysaki biz asgari değil İnsanca yaşam istiyoruz.
Asgari ücretin çalışanların neredeyse yarısının gelir seviyesini yansıttığı dünyadaki tek ülkeyiz, bizden sonra en yüksek oran Ukrayna’da %17. Asgari yaşam değil toplumsal zenginlikten hakkımızı istiyoruz. Pandemi sürecinde borçlanma değil gerçek gelir artışı istiyoruz. İşsizliğin %50’lere dayandığı bir ülkede gelir güvencesi mücadelemizi büyüteceğiz.
Kendi halkının yoksulluğu ile övünen, yabancı sermayeye işçi ücretlerinin düşüklüğü ile davetiye çıkaran düşkün finans kapitalden hesap sormaya devam edeceğiz. İnsanca bir ücret ve eşitlikçi bir toplum için kültürel fay hatlarını aşan, sınıf hareketini güvence talebi ekseninde örgütlemeye ve büyütmeye devam edeceğiz.”