Sinop nükleer santral açmazı | ÇED raporu dava edildi

Sinop Nükleer Güç Santrali hakkında verilen ÇED olumlu raporunun yönetmeliklere aykırı ve yanlış hesaplamalarla yapıldığından hareketle raporun iptali için dava açıldı. Karşı Mahalle, davacı olan Sinop Büyükşehir Belediye Başkanı’na, Makine Mühendisleri Odası’na ve Sinop Nükleer Karşıtı Platformu’na dava gerekçelerini sordu.

Türkiye’de yarım asırdır çeşitli tartışmalarla gündemde olan nükleer enerji santralleri, bugünlerde Sinop NGS davasıyla yeniden gündemde.

Türkiye’nin en kuzey noktası olan Sinop İnceburun Yarımadası’na kurulması planlanan nükleer güç santraliyle ilgili verilen olumlu ÇED raporuna karşı açılan davada mahkeme ÇED raporunu incelemesi için bilirkişi atadı.

Samsun Üçüncü İdare Mahkemesi, davacılara bilirkişi çalışması için bilirkişi yol giderleri ve masraflar olmak üzere 41 bin lira yatırması için bir hafta süre verdi. Bugün bu sürenin son günü.

Sinop’taki ekoloji örgütleri, meslek odaları ve yerel yönetimler Sinop Nükleer Güç Santrali(NGS)’nin kurulma sürecinin ÇED yönetmeliğine aykırı bir şekilde yürütüldüğü gerekçesiyle dava açmışlardı. ÇED olumlu raporunun kabul ve varsayımlara dayalı olarak hazırlandığı, geçerliliği bulunmayan bir projeye ilişkin olması bakımından dayanaksızlığı ortaya konularak ÇED yönetmeliğine aykırı verilen olumlu raporun iptali istenmişti.

Bilirkişi incelemesi merakla beklenirken, Karşı Mahalle’nin konuştuğu davacılar ÇED olumlu raporunun hukuksuzluğuna vurgu yaptılar.

Bir milletvekili, 59 bireysel katılımcı, Elektrik Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Makine Mühendisleri Odası, Türk Tabipleri Birliğ, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Sinop Barosu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Ayancık Çevre Koruma Derneği, Sinop Kent Hakları Derneği ve Sinop Nükleer Karşıtı Platform Derneği’yle birlikte Sinop Büyükşehir ve Ayancık Belediye Başkanlığı da davacılar arasında bulunuyor.

Sinop’ta kurulması planlanan nükleer güç santrali projesi için daha önce Japonya ile Türkiye hükümetleri arasında imzalanan anlaşma Japonya’nın çekilmesiyle sona ermişti.

2011’de Fukuşima’da yaşanan nükleer kaza sonrası Japonya’daki nükleer güç santrallerine dair standartlar ve ölçütler değişmiş; yeni fizibilite çalışmalarıyla birlikte maliyet iki katına çıkmış, Türkiye bu maliyeti kabul etmeyince de Japon şirket anlaşmadan çekilmişti.

Japon şirketin henüz Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) başvurusu yapılmadan anlaşmadan çekilmesi üzerine EUAS International ICC, proje üstlenicisi yapılarak ÇED sürecine başlanmıştı.

EUAS International ICC ise, kamu sermayeli bir şirket olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi(EÜAŞ)’nin vergi cenneti olarak bilinen Jersey Adaları’nda nükleer güç santrali çalışmaları için kurulan bir iştiraki.

“Sinop Nükleer Güç Santrali için verilen ÇED raporu yok hükmündedir”

Karşı Mahalle’nin görüşünü aldığı TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Grubu Çalışma Başkanı Oğuz Türkyılmaz, değişen bu yatırımcı grup süreçlerinin dikkate alınmadığını belirtti.

ÇED olumlu raporunun projeden çekilen Japon yatırımcı gruba dayandırılarak verildiğini söyleyen Türkyılmaz, bu durumda raporun da hayali olduğunu belirtti.

“Japonlarla yapılmış sözleşmeye atıfta bulunan bir rapor bu. Bu sözleşme yok ki. Japonlar çekildiklerini açıkladı. Sözleşme, olmayan bir tarafın üzerine kurulmuş. Burada neden bu rapora hayali diyorum? Tarafların kim olacağı belli olmadan teknikler de belirlenemez, hangi reaktörlerin seçileceği de belirlenemez. Teknoloji seçimleri hangi yetkiye dayanarak yapılacak? Bu resmen yetkiyi aşmaktır, görevi suiistimaldir.”

Nükleer santallerle ilgili risk ve atık sorununun henüz çözülmediğini, çözülmüş olsa bile Türkiye’nin enerji üretiminde nükleer santrallere ihtiyacı olmadığını ifade eden Türkyılmaz, nükleer santral ihtiyacı fikrini yalnızca iktidarın ve şirketlerin savunduğunu belirtiyor.

Dava konusu olan ÇED olumlu raporunda Türkiye’nin elektrik talebindeki artışı karşılamak üzere Sinop NGS’nin planlandığı belirtiliyor ve “2023 yılında Türkiye’nin yıllık ortalama elektrik tüketiminin 385 milyar KWh olması beklenmektedir.” ifadesine yer veriliyor.

Oysa TMMOB tarafından açılan dava dilekçesinde Türkiye’nin 2018’den beri yıllık tüketiminin 300 milyar KWh olduğu, talebin üç yıl içinde %28 oranında artmasının olanaklı olmadığı belirtiliyor.

Oğuz Türkyılmaz yaşanan ekonomik krizi ve pandemi sürecini de hatırlatarak elektrik tüketimin artmadığını, önemli oranda atıl kapasitenin söz konusu olduğunu ekliyor.

“Çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almamak için…”

Sinop Büyükşehir Belediye Başkanı Barış Ayhan ise olumlu ÇED raporuna karşı hem bireysel olarak hem de belediye yönetimi olarak davacı olduklarını belirterek bilirkişi masrafının bugün mesai sonuna kadar yatırılmış olacağını, sürecin en başından beri devam eden hukuksuzluklara karşı hazır olacaklarını ve nükleer güç santrallerine karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

“Artık bu ülkede maalesef hukukun üstünlüğü ortadan kalktı, üstünlerin hukuku geçerli. Buna rağmen hem Sinop halkı hem de Sinop Belediye Başkanlığı olarak halkın istemediği hiçbir şeyin Sinop halkına dayatılmasına karşı çıkıyoruz. Mücadelemiz hem hukuki alanda hem de meydanlarda, sokaklarda devam edecek. Çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almamak için, nükleer santrali Sinop’a kurdurmamak için canımız pahasına mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu Sözcüsü Kayhan Konukçu, halkın katılımı toplantısının engellenmesiyle, sürecin en başından beri meşru olmadığını savunuyor.

ÇED yönetmeliğine göre, ÇED raporunun kapsam ve özel formatı belirlenmeden önce halkın proje hakkında bilgilendirilmesi, projeye ilişkin görüş ve önerilerin alındığı bir toplantı yapılması gerekiyor.

Ancak Şubat 2018’de yapılan halkın katılımı toplantısına, salonun dolu olduğu gerekçesiyle halkın, milletvekillerin, gazetecilerin alınmadığını hatırlatan Konukçu, “Daha orada ÇED raporu geçerliliğini yitirmiş, sakatlanmıştır.” dedi.

Konukçu da Oğuz Türkyılmaz gibi ortada henüz santrali yapacak şirketin olmadığını söyleyerek süreci “skandallar zinciri” olarak nitelendirdi.

Demokratik enerji programı

Konukçu, Sinop halkının nükleer santrale karşı yıllardır sokaklarda direnç gösterdiğini, halkın büyük çoğunluğunun nükleer santral istemediğini, isteyenlerinse devletin burada bir taraf olarak görülmesinden dolayı kendisinde baskı histtetiğini söyleyerek pandemi nedeniyle geri çekilmiş gibi görünseler bile mücadeleye devam edeceklerini vurguluyor.

Türkiye’nin enerji politikasının “demokratik enerji programı” kapsamında planlanması gerektiğini belirten Oğuz Türkyılmaz “Ülkenin bütününü dikkate alacak; eğitim, sağlık, altyapı, kentleşme ve enerji gibi temel hizmetlerin kamu kurumlarınca yerel yönetimlerle yürütüleceği planlı bir politika benimsenmelidir. Bir yatırımın yapılma kararı merkezden verilemez, o bölge halkının istemediği hiçbir şey yapılmamalıdır.” dedi.

Sinop NKP ÇED olumlu raporı davası bilirkişiler için istenen ücretler yatırıldığı zaman keşif incelemesi için arazi incelemesiyle devam edecek.