En derin yoksulluk
Derin Yoksulluk Ağı pandemide gündelik çalışanların durumunu araştırdı. | Jale Özgentürk, Cumhuriyet için yazdı
Araştırmaya göre günlük ve gündelik işlerde çalışanların yüzde 86’sı pandemide işsiz kalmış. Her evde bir hasta var ve kira ödenemediği için çıkılan barakalarda 5-8 kişi bir arada yaşıyor. Bebekler mamasız, bakkaldan alınan bir paket çorbayla bir gün geçiyor. Açlıktan annelerin sütü bile kesilmiş…
Telefondaki kadın, evdeki eksikleri saymaya başlıyor. Aslında var olanı söylese, o yokluk fotoğrafı çok net biçimde anlaşılacak: “Yağ yok ablam, un yok, şeker yok, çay yok, tuz yok, bir sobamız bile yok! Bugün bir paket çorba kaynattık. Dün son makarnayı yemiştik.
Gönderdiğiniz mercimek de hafta başında bitmişti.” İstanbul’un en zenginlerinin yaşadığı Çekmeköy’ün hemen arkasında, Nişantepe’de yaşayan genç bir anne bu konuşan. Yeni doğum yapmış, eşi askere alınmış, pandemide ev kirasını ödeyemedikleri için sokağa atılmış. Konu komşu desteğiyle bir boş arsada ısınma imkânı olmayan bir baraka kurulmuş.
Ardından üç telefon konuşmasına daha tanık oluyorum. Annelerin sütü kesilmiş, pahalı diye mama almayı bırakmışlar, bebek bezini ise bakkaldan tane ile alıyorlar. Talepler hep aynı. Çorba, makarna, mercimek, bebek bezi…
Çare vatandaşlık geliri
Yani, yanı başımızda korkunç bir yoksulluk ve açlık yaşanıyor. Yıllardır İstanbul’da en yoksulların yaşadığı bölgelerde çalışmalar yapan Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo, salgınla birlikte günlük ve gündelik işlerde çalışanların durumunu, “Yıllardır yoksullarla çalışıyorum ama bu kadar feci bir tabloyu hiç görmemiştim. Salgın depremi bile geçti” sözleriyle anlatıyor.
Kirasını ödeyemeyip evden atılan ailelerin sayısının arttığını ekliyor ve “Onların çaresizliği ürkütücü. Evlerinden atılıyor, en son çare boş buldukları bir arsanın üstüne tahta, pano, çuval ne bulurlarsa baraka yapıyorlar” diyor. Derin Yoksulluk Ağı, Heinrich Böll Stiftung Derneği ve Açık Alan Derneği, salgında yaşanan bu sorunları, belki daha dikkat çeker diye bir de araştırma ile ortaya koymak istemiş. “Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve Haklara Erişim Araştırması” Ataşehir, Beyoğlu, Çekmeköy, Fatih, Şişli ve Ümraniye ilçeleri odakta olmak üzere Avcılar, Esenyurt, Üsküdar, Sancaktepe, Sultangazi ve Sultanbeyli ilçelerinden toplam 103 katılımcı ile yapılmış. Araştırmada görünen o ki, günlük ve gündelik işlerde çalışanların salgında yaşadıkları sosyo ekonomik travma, toplumun tümünün yaşadığının kat kat üstünde…
Foggo, araştırmanın sonuçlarının ne anlattığını şöyle özetliyor:
- Toplumda herkes aşağıya gidiyor ama günlük ve güvencesiz çalışanlar toptan battı. Hepsi dibe vurdu.
- Çocukların çalışma oranı artmaya başladı. Mesela tanıdığım bir ailede iki çocuk anneye bakıyor. Biri 10 biri, biri 12 yaşında, bir de bebek var. Bebek nefes darlığından hastanede. Anne beni arıyor. Çocuğu hastaneden almasam abla, ev buz gibi diyor.
- Elde kalan tek iş kâğıt toplayıcılığı. İşsiz kalanlar da başlayınca fiyatlar düşmüş. Eskiden günde 50 TL kazanılırken bugün sadece 7-10 TL kazanıyorlar.
Evet, yoksulluğun en dibinden görünen bu tablo korkunç. Dün Türk-İş açlık sınırını 2516 TL olarak açıkladı. Oysa bu araştırmaya konu olan ailelerin yüzde 60’ının eline ayda 500 TL bile geçmiyor. Kira, ev giderlerini ödemeye bile yetmeyen bir gelir.
Pandemide tamamen yalnız kalan, bürokratik süreçler yüzünden yardımlara ulaşamayan bu insanlara karşı hem hükümetin hem yerel yönetimlerin sorumluluğu büyük. Hacer Foggo’ya göre sorunun tek çözümü insan onuruna yakışır bir hayat için aylık yurttaşlık geliri verilmesi.
Çaresizlik koronaya davetiye çıkarıyor
- Günlük işlerde çalışanların yüzde 66.9’u iş bulamadığını, yüzde 16.1’i ise işini kaybettiğini söylüyor. Düzenli işi olanların oranı sadece yüzde 18. Uzaktan çalışan oranı 0.
- Yüzde 84 pandemi döneminde yeterli miktarda besine ulaşamadığını söylüyor. Ulaşabildiği besinler ise makarna, pilav, çorba. Yüzde 53’ü öğün atladığını belirtiyor.
- 103 haneden 38’inde evde 1-4 arası kişi, 56’sında 5-8 arası kişi, 9 hanede ise evde 8’den fazla kişi yaşıyor.
- Görüşülen kişilerin yüzde 64’ü kirada oturuyor. Yüzde 10’u ise baraka/konteynır ya da çadırda yaşıyor. Kirada yaşayan kişilerin yüzde 38’i evden çıkarılmış.
- Giderlerde en büyük payı kira alıyor. Hanelerin yüzde 64’ü için kira ilk sırada.
- Yüzde 6’sında hanede sadece çocuklar, yüzde 7’sinde ise yetişkinler ile birlikte çocuklar da çalışıyor.
- Yüzde 67’sinde en az bir bireyin kronik hastalığı bulunuyor, bu hastaların yüzde 29’unu ise çocuklar oluşturuyor.
- Yüzde 39’u temiz içme suyuna ulaşamadığını söylüyor. Hanelerin yüzde 65’i maske ve kolonya gibi hijyen malzemelerine erişemediğini söylüyor. Yüzde 83 sabun, şampuan ve deterjana erişemiyor.