Covid-19 pandemi sürecinde işçilerin kayıpları nelerdir?
İşçi sınıfı ve sendikalar bu süreci şu ana kadar fırsata çeviremediler. Bundan sonra fırsata çevirebilir mi?
Burjuvazinin ekonomik ve siyasi yönetim politikalarıyla, uzun süredir yarattığı krizde boğulmak ve iflas etmek üzere olan kapitalizmin eceline geçici olarak, covid-19 pandemi sürecinin yetiştiğini ve can simidi olduğunu söyleyebiliriz.
Geberme sürecini uzatan sermaye sınıfı ve kapitalizmin, bu sürece kısmen hazırlıklı girmekle birlikte, pandemi gerekçesiyle sokağa çıkmayı, muhalefet etmeyi ve mücadele vermeyi yasaklayıp, işsizlik fonunu kullanarak, ucuz ve uzun vadeli kredilerle destekleyerek, teşvik paketleriyle besleyerek, birden çok işyerinin iflas etme sürecini uzatarak, bazı işyerlerinin önünü açarak pandemiyi fırsata çevirip, emek sömürüsünü arttırdığını söyleyebiliriz.
Uzun süredir sözde ucuz kredilerle borçlandırılan işçiler borçlarını zorla öderken, ekonomik ve siyasi kriz sürecinde artan borçların üzerine, 2020 Mart ayından itibaren pandemi süreci de eklenince, işçilerin yaşamı cehenneme dönüşmüştür. Bu sürecin her geçen gün kötüye gideceğini ve uzun süreceğini söyleyebiliriz.
İşçilerin kayıpları nelerdir?
Kısmi çalışma adı altında, son 12 ay baz alınarak ücret bordrolarında görülen ortalama aylık brüt ücretin çalışılmayan sürenin %60’ı, ücretsiz izin karşılığı ödenen ise 1.168,00 TL ile geçinmek ve borç ödemek mümkün değildir.
Maaşları yetmediği için çalışmak zorunda kalan, ama pandemi sürecinde çalıştırılmayan emekliler ise hiç ücret alamadılar.
Kısmi çalışma ve ücretsiz izinler pandemiden dolayı uzamıyor. Kapitalizmin ekonomi ve siyasi yönetimi çöktüğü için, iş olmadığından dolayı sürekli olarak uzatılıyor.
İşçilere verilen kısmi ödemeler ve ücretsiz izinler işsizlik ücreti fonunda birikmiş olan 133 milyardan ödeniyor. Patronların borçları ertelenirken, işçilerin borçları ertelenmiyor. Bu süreçte işsizlik ödeneği fonundan patronlara daha fazla para hibe ediliyor. İşçilerin sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve gelir vergileri de ödenmiyor.
Covid-19 Pandemi süreci biterse, işçileri ne gibi zorluklar bekliyor?
Ekonomik ve siyasi kriz bitmeden kapitalizmin virüslerinden sadece birisi olan pandemi bitmez..!
Covid-19 pandemi süreci uzun süre devam edeceği görünüyor. Bu sürecin bedeli işçiler için her geçen gün ağırlaşıyor ve işçiler çalışırken ölüyor.
Pandemi sürecinde geçici veya sürekli olarak çıkartılan kanunlar, uygulamaya geçirilen kanunlar, kanunlarla gasp edilmek istenen haklar
Sözde geçici olarak çıkarılan kanunlar;
1) Kısmi çalışma, İŞKUR’da işçilerin parası varsa ödenir.
2) Ücretsiz izin, İŞKUR’da işçilerin parası varsa ödenir.
3) Hizmet akdi sözleşmeleri sermaye lehine güçlendiriliyor,
4) Ardı arkası kesilmeyen sözde istihdam paketleri işsizlik yaratıyor.
Çıkarılmak istenen kanunlar;
1) Kıdem tazminatı fonu mutlak kurulmak isteniyor.
2) BES ile Tamamlayıcı emeklilik sistemi birleştirilmek isteniyor.
3) İşverenlere istihdama teşvik desteği adı altında 25 yaş altı, 50 yaş üstü aylık 10 günün altında çalışma sistemiyle, emeklilik sigorta primlerinin yatırılmaması, işçi ve işverenin ödediği %37,5 sigorta primi yerine sadece %1 iş kazası, %1 meslek hastalığı primi yatırılması. Bu durumun en tehlikeli yönü devletin sağlıktan tamamen el çekmesidir ve bir işçinin emekli olabilmesi için 25 ile 50 yaş arası 7200 prim gününü doldurmasının neredeyse imkânsız hale gelmesidir. Peki işçi 7200 prim gününü dolduramaz ise ne olacak? 5400 günle kısmi emekli olacak..! Böyle bir sistem, emekliliği trafik sigortası gibi özel sigortaya kaydırılması demektir.
Sözde bu önlemler işsizliğe karşı alınan önlemler oluyor. Bu tür yapay önlemler işsizliği önlemez, tam tersine işsizliği arttır. Bu durumda istihdam sağlama yerine, işçilerin emeğinden oluşan fonlar gasp ediliyor.
Böyle giderse işsizlik başta olmakla birlikte, yoksulluk ve pahalılık yüzünden işçi sınıfının daha fazla bedel ödeyeceği görülüyor.
2020 MEB’e bağlı okullarda yaklaşık 19 milyon, YÖK’e bağlı okullarda ise yaklaşık 6 milyon toplam yaklaşık 25 milyon gençlik iş bekliyor. Çalışanların iş yükü ve iş saatleri normalden çok fazladır. İşsizlik her geçen gün artıyor. Emekliler çalışmak zorunda bırakılıyor. Emeğiyle geçinenler için en büyük bedel işsizlik, yoksulluk ve pahalılık demektir.
İşçi sınıfı ve sendikalar bu süreci şu ana kadar fırsata çeviremediler. Bundan sonra fırsata çevirebilir mi? İşçiler ve sendikalar, emeğe değer vermek için kapitalizme karşı asıl görevleri olan sınıf mücadelesine yönelirse, bu süreç işçi sınıfı lehine dönebilir.
Ülkemizde 2023’e kadar yapılacak işler belirlendi. PANDEMİ; Hastalık-Sağlık, DOĞALGAZ; Tüketim-Para, SAVAŞ; Yaşam-Ölüm..!
Biz de diyoruz ki; İnsan olarak geldiğimiz bu dünyada, insan gibi yaşayıp, insan olarak gidelim istiyoruz..! İnsan olarak yaşadığımız sürece, yaşamın olduğu her yerde, ihtiyacımız olan emeğimize, onurumuza ve sağlığımıza sahip çıkmak için mücadele vermektir.
Burjuvazi tarafından ezilerek sömürülüp zulüm gören işçilere, kadınlara ve geleceğin işçileri olan gençliğe çağrımız, kurtuluşun veya çözümün tek panzehiri olarak kapitalizme karşı sınıf mücadelesidir. İşçiler sınıf mücadelesi veren sendikal örgütlere sahip çıkarak birlikte mücadele verilmelidir. Sendikalar bu sürece çözüm üretmelidir..!
Sigorta ve sendika istatistikleri istihdam yaratılmadığını göstermektedir.
*Metin Burak, Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası(BATİS)-Bağımsız Metal İşçileri Sendikası (BAMİS) Örgütlenme Uzmanı