Merdiven altı tekstil atölyelerinde üretilen maskeler

Koronavirüsten korunmak için kullanılan yollardan biri olan tıbbi maskelere rağbet henüz ilk haftalardan artmış, yoğun talebin ardından maske fiyatlarında yaşanan artış halkın cebine olumsuz yansımıştı. 

Geçtiğimiz hafta içerisinde toplu taşıma araçları, pazar ve market gibi alanlarda maske takma zorunluluğunun getirilmesi üzerine önce belediyeler daha sonra da PTT ücretsiz maske dağıtma kararı aldığını duyurmuştu. Siteye yapılan aşırı yoğunluk nedeniyle başvurular e-devlete kaydırıldı, bugün ise İstanbul Eczacı Odası’ndan yapılan açıklamaya göre, maskelerin eczaneler tarafından dağıtılacağı, Sağlık Bakanlığı tarafından cep telefonlarına gönderilecek mesajdaki kodun eczanelere bildirilerek, 10 gün için kişi başına 5 adet maske verileceği belirtildi.

Bununla birlikte maskelerin başvuru sahiplerine ne zaman ulaşacağı, maske üretimine dair ne kadarlık bir bütçe ayrıldığı veya maske imalatının nasıl yapıldığı gibi soruların yanıtları da belirsizliğini koruyor.

İstanbul Avrupa Yakası’nda üretim yapan kimi merdiven altı tekstil atölyelerinin son bir hafta içerisinde yoğunluğunun artmış olması piyasada dolaşan ve dağıtılacak olan maskeler hakkında endişeleri artırıyor.

“Önce devlet izni var dendi, ama sonra kimseye bahsetmeyin, atölye kapanır dediler

Ulaştığımız kimi tekstil atölyesi çalışanlarının bu konuyla ilgili ciddi iddiaları var. Farklı tekstil atölyelerinden ulaştığımız, isimlerini paylaşmak istemeyen tekstil işçileri, maske dikimine yeni başladıklarını, patronların sürekli bundan kimseye bahsetmemeleri konusunda baskı uyguladığını ve hiçbir hijyen koşulunun sağlanmadan bu maskeleri ürettiklerini söylediler.

“Geçen hafta içi elimizdeki işleri dikip paydos ettik. Patron bizlere, iş durumu belli değil, şimdilik işe gelmeyin dedi. Biz de birkaç gün evde kaldık. Sonra ben de dahil çalışan arkadaşlara mesaj attılar, işe gelin diye. Atölyeye gittiğimizde maske üretimi yapılacağını öğrendik. Devletten izin alındığı söylendi ilk başta ama sonrasında bize “Bundan hiçbir yerde bahsetmeyin, ceza alırız, atölye kapanır, siz de para alamazsınız” dediler. Atölye içinde hiçbir hijyen yok, biliyoruz ama maaş alamazsak aç kalırız.”

Başka bir atölyeden ulaştığımız tekstil işçisi ise:

“Ben yevmiye usulü çalışan, günlük işe giden bir tekstil işçisiyim. Bu virüs öncesi günlük yevmiye olarak 120-130 lira alıyordum, şu an 150-170 lira veriyorlar. Daha çok çalışıyoruz. Maske dikiyoruz. Patron çalışan işçiler üzerinde baskı oluşturuyor herhangi bir yerde bahsetmeyin diye. Biz de mecbur kalıyoruz bahsetmemeye. Bildiğimiz bir gerçek var; o da ya virüs öldürecek ya açlık.”

Aracı firmalardan gelen maske dikme tekliflerini reddettiklerini söyleyen başka bir atölyedeki işçiler ise durumu şöyle aktarıyor:

“Bizim atölyeye aracı geldi maske dikin diye. Daha önce 50 kuruşun altında dikilen maskeler için şimdi 1-3 lira arası fiyat veriliyor. Kötü olan da şu, biz bu aracıların kimler olduğunu bilmiyoruz. Aracılar var, bir de aracının aracısı var. Yani kimler bunu el altından piyasaya sürüyor? Ben de dahil işyerindeki arkadaşlar kabul etmedik. İnsan sağlığıyla oynanıyor, utanmadan bir de bizi ortak ediyorlar.

Sağlıklı maske üretimi nasıl olmalı?

Günlerdir merdiven altı atölyelerde maske üretimine karşı yapılan kimi polis baskınları ve el koymalar haberlerde sık sık yer alsa da, İstanbul gibi binlerce tekstil atölyesinin yer aldığı bir şehirde bunu tam olarak engellemek çok da mümkün olmayabilir.

Peki sağlıklı koşullarda maske üretimi nasıl olmalı? Görüştüğümüz bir tekstil işçisi “Maskenin yapımı için özel bir makine vardır. Kumaşa çıplak elle dahi temas etmek yasak olmalıydı. Ama bu makineler çok pahalı, Türkiye’de yoksul emekçilerin olduğu atölyelerde bu makinelerin olması imkansız.”

Bakınız: Çin’de lazer kesim ile üretim yapan bir fabrika

YouTube player

Ulaştığımız bir tekstil işvereni ise “Lazer makine ile dikilen maskelerin adedi toplu satışlarda 2 lira 40 kuruşa, elle dikilenlerin adedi ise 1 lira 90 kuruşa satılıyor” dedi. Elle dikilen maskelerin de piyasada ciddi bir alıcısı olduğu belirtiliyor.

Altan Sancar’ın piyasada nano-maske adıyla satılan maskeler hakkındaki haberinde belirttiği siyah renkli bu maskelerin dikimini de gerçekleştirdiklerini belirten işçiler, iki parçadan oluşan bu kumaşı çıplak elle diktiklerini ve bunu da yalnızca koronavirüs değil normal şartlarda dahi olsa hijyen koşullarının sıfır olduğu atölyeler ve makinelerde diktiklerini belirttiler.

“Bu benim çalıştığım makinedeki toz işte. Piyasaya sürülen birçok maske bu makinelerde dikiliyorsa ne kadar hijyen barındırır? İş yerlerinde maske zorunlu olduğu halde bize asla işveren tarafından maske verilmedi, verilse bile biz işçiler kumaşın dokusunu bildiğimiz için kullanmayı tercih etmiyoruz. Onun yerine siz de eski bir sütyenin astar kısmını kesip birbirine dikerek, her kullanımda yıkayıp tekrar kullanabilirsiniz. Böylelikle patronlar bu maske yapımı üzerinden daha fazla kar etmezler.”

Yeterli denetimin yapılıp yapılmadığını ve İstanbul’daki tekstil atölyelerinden gelen bu şikayetlerle ilgili yapılan çalışmaları öğrenmek için gazeteci olarak ulaşmaya çalıştığımız Sağlık Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve CİMER telefon hatlarından hiçbiri bu konuda bilgileri olmadıklarını belirterek yalnızca şikayet kaydı oluşturacaklarını söylediler.

Piyasadaki maskelerin pahalılığı ve güvensizliğine karşı ise Türk Tabipler Birliği’nin yayımladığı “Bez maske yapımı ve kullanımı için pratik bilgiler” başlıklı haber, alternatif maske yapımı için kullanılabilir.