Bolivya’da Aynı Oyunlar Devrede – Ayşe Tansever
Şimdi Morales ikinci tura zorlanıyor. Onunla da Venezuela’dakine benzer bir senaryo devreye sokulacaktır. O seçimlerde de hile yapıldığı söylenecek ve muhalefet lideri Carlos Mesa yani Bolivya’nın Guaido’su yaratılacaktır.
Neoliberalizm tüm Latin Amerika kıtasında yeni bir saldırı altında. Ekvador’da, arkasından da Şili’de darbeler aldı. Türkiye basınında da Şili’deki halk ayaklanmalarını sıklıkla okuyoruz. Hafta sonu yapılan Arjantin seçimlerini de, neoliberal politikalara karşı olduğunu açıklayan Fernandez ve Cristina Kirschner ekibi kazandılar.
Uruguay’da da seçimler vardı ve 15 yıldır iktidarda olan sol cephe lideri seçimi önde bitirerek ikinci turun en güçlü adayı oldu. Kolombiya’da yerel seçimler vardı ve Bogota Valiliği’ni, kıtada bir ilk olarak, lezbiyen olduğunu açıklayan Claudia Lopez kazandı. Bogota da eşitsizlik ve yoksullukla mücadele edeceğini açıkladı. Ülke yasalarına göre valiler, devlet başkanından sonra ikinci güçte yetkili olduğuna göre neoliberal politikalar burada da önemli bir darbe aldı.
Kıtadaki bu seçim sonuçları beklenen şeylerdi. Neoliberal güçler tüm çabalarına rağmen bunu engelleyemediler. Bu ülkelerde savunmadalar ve “En iyi savunma saldırıdır!” felsefesi ile davranıyorlar.
Aynı tarihlerde de Bolivya’da seçimler vardı. Diğerlerinin aksine Bolivya’da bilindiği gibi neoliberalizm değil aksine 21. yüzyıl sosyalizminin ülke koşullarına göre uygulandığı Yerli Halklar Sosyalizmi kurulmaya çalışılıyor. Neoliberalizme tam ters bir sistem olarak gerici güçler seçimlerde de Morales’i iktidardan almak için darbe hazırlığı içindeydiler. Morales ve yardımcısı Alvaro Garcia Linera’nın dördüncü kez kazanacağı, seçim öncesi tahminlerinde belli idi.
Muhalafet adaylarından en şanslı aday Carlos Mesa idi. Mesa Morales, önceki iktidarlarda devlet başkan yardımcılığı yapmış bir eski sağ kanat politikacıdır. Seçim öncesi bir program açıklamadı ama iktidara gelirse neoliberal politikalara başlayacağı ve Morales politikalarını geri çevirmeye çalışacağı kesindir. Laf aralarında ülke gaz şirketinin özelleştirilmesi gerektiğini savunduğu biliniyor. Morales o nedenle yapılacak işleri bitirmediğini söyleyerek bir kez daha aday oldu. “Bolivya tarihinin en iyi devlet başkanı değil en iyi Bolivya tarihinin bir başbakanı olmak istiyorum (Telesur).” Morales çok sevimli bir şekilde hiç de sandalye peşinde koşmadığını açık açık söylüyordu. Bolivya halklarının kazanımlarını korumak ve daha da geliştirmeye adaydı.
Seçimler yapıldı, sonuçlar sayılmaya başlandı. Doğal olarak kırdan, daha yoksul kesimlerden, Morales’in daha güçlü olduğu alanlardan, sonuçlar daha geç geliyordu. Muhalefet daha o kesimden sonuçlar gelmeden iki aday arasında yasalara göre olması gereken, yoksa ikinci tur gerektiren %10’luk fark olmadığı iddiası ile ikinci tur dedi. Ama ertesi gün kır kesiminden kesin sonuçlar geldi ve aradaki fark %10.5 idi. Böylece yasal olarak Morales seçimleri kazanmıştı.
Ama muhalefet darbe sürecine başladı. Daha o gece önemli kentlerde muhalefet güçleri tarafından barikatlar kuruldu. Devlet daireleri ateşe verildi. Hatta kırsal kesimde bir iki seçim binasını yaktılar. İkinci tur diye tutturdular. Bu kez Morales yanlısı halk kesimleri düzeni korumak için sokaklara barışçıl bir şekilde çıkma kararı aldılar. Muhalif güçlerin karışıklık yaratma çabalarına karşı sakin bir şekilde onların öfkelerini dindirmeye çalıştılar.
Burada dikkat edilmesi gereken şudur: Şili, Ekvador vs. gibi ülkelerde sokaklara dökülen halklara karşı polis ve ordu devreye sokulurken burada hiç böyle bir şey yapılmadı. Halk kendisi iktidarını korumak için muhalefetin protestolarını sakin bir şekilde bastırmaya çalıştı. Hatta yerli bir kadına müthiş saldırı bile ölümsüz atlatıldı.
Darbenin birinci saldırısı atlatılmış sayılabilir. Onlarca kez yaşanan plan. Gerici güçlerin amacı hep bir iç savaş durumu yaratıp böylece ABD destekli bir dış müdahaleye gerekçe yaratmaktır. Aynı oyun Venezuela’da kaç kez oynandı. Maduro, Chavezci halkları sokaklara çıkarttı ya da tersinden hiç bulaşmamalarını isteyerek böylesi bir tehlikeden ülkesini korumuştu. Bolivya’da yerli halklar kendiliğinden böyle bir karar aldılar ve muhalefet saldırılarına karşı polis ve orduya gerek kalmadan düzenlerini korudular.
Şimdi Morales ikinci tura zorlanıyor. Onunla da Venezuela’dakine benzer bir senaryo devreye sokulacaktır. O seçimlerde de hile yapıldığı söylenecek ve muhalefet lideri Carlos Mesa yani Bolivya’nın Guaido’su yaratılacaktır. Tıpkı Venezuela Guaidosuna yapıldığı gibi ABD kuyrukçusu OAS (Amerika kıta Ülkeleri örgütü) muhalefet yanlısı açıklamalar yaparak arada %10’luk bir fark olmadığını söylemektedir.
Son olarak Başkan Yardımcısı Garcia Linera seçimler üzerindeki kuşkuyu ortadan kaldırmanın en iyi yolunun uluslararası bir heyet olduğunu açıkladı. OAS, Meksika, Paraguay, Peru vs. ülkeden yetkililerin katıldığı bir gözlemci heyeti ile oyların yeniden sayılmasını önerdi. Bu sayıma da bizzat Mesa’yı da çağırdı. Böylece şüpheye fırsat verilmeyecektir. Haklı olmanın getirdiği rahatlıkla böyle bir tercihle darbenin başka saldırıları belki önlenebilir. O da belki. Çünkü neoliberalizmin pislikleri, hileleri çok boldur.
Trump iktidar olduğunda “Tiranlar Troikası” adını verdiği üç ülkeye, Venezuela, Nikaragua ve Küba’ya, saldırıya geçmişti. Aslında Bolivya da bu grup içine alınmaya fazlası ile ‘layık’tı ama ona başka bir şekilde saldırı planlandı. Seçimler bahanesi ile Bolivya muhalefet lideri Mesa şimdi Morales karşısında desteklenip yeni bir Guaido yaratılıyor. Bu Gauido’ya fazla paye vermek olsa bile Mesa’nın onun kadar bile ‘başarılı’ olamayacağı şimdiden söylenebilir. Yani sonuçta neoliberalizm kıtanın çeşitli ülkelerinde geri çekilmeye zorlanıyor. Bolivya’daki son planı da şimdilik bozulmuş gibi görünüyor. Ama onun hileleri, pislikleri bitmez. Acıması yoktur. Can çekişirken bile kan kusturmaktan vazgeçmez.