“Türkiye İttifakı”: Tıkanma – Mehmet Yılmazer
Evet, Cumhur İttifakı muhalefeti hata yapmaya zorluyor. Ancak taktik hatadan kaçınmakla iktidarın zoru karşısında pasifize olmak çok farklı şeylerdir.
Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı” üzerine günlerdir yorumlar yapılıyor. Bugüne kadar taktik kurnazlıklar yapmasından hareketle bu söylemi onun yeni bir kurnazlığı olarak yorumlayanlar oldukça fazla. Bahçeli’den uyarı almasına rağmen aynı kavramı farklı cümlelerle tekrar etmeye devam ediyor. Ortada yeni bir taktik yoktur. Ne olduğu belirsiz “Türkiye ittifakı” kavramı gerçekte siyasi kilitlenmenin, tıkanmanın bir itirafıdır.
AKP olayların yardımıyla iktidar olduğu yıllarda şans rüzgarını da arkasına alarak yelkenini şişirmişti. Ancak “tek adam” olma amacıyla başkanlık sistemi yıllarında yaşanan krizi iyi yönetemedi. Cumhur ittifakı esasında bir taktik değil, bir zorunluluktur. Fakat zaman aktıkça bu ittifakın AKP’nin aleyhine geliştiği açık hale geldi. AKP’sini bugüne getiren adımlar aslında şimdi ayağına dolaşan büyük bir kum yığını yarattı. Dış politika efelenmeleri, krizi seçimlerden kaçırmak için ötelemeler bugün Saray’ın önünde manevra alanını iyice daraltan engeller haline geldiler.
Seçim sonuçları beka sorununun temel taktik haline getirilmesinin doğru olmadığını gösterdi. Saray rakiplerini çok küçümsedi. Seçim sonuçlarından sonra ortaya attığı “Türkiye ittifakı”, “demiri soğutmak” gibi söylemlerin somut bir karşılığının olmadığı hemen ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı sonrası Saray’ın aldığı tavır seçim öncesinin şeytanlaştırma taktiğinin devam ettiğini gösteriyor. Bütün bunlar AKP’nin taktik olarak tıkandığının en açık kanıtlarıdır. En son “CHP başka, ona oy verenler başka” söylemi taktik tıkanmanın derinliğini ortaya koyuyor.
Rejim değişikliği sürecinin kendisi aynı zamanda Cumhuriyet’in en derin bunalımı anlamına geldi. Ve bu büyük bunalımı Saray iyi yönetemiyor. Eski alışkanlıklarıyla davranmaya devam ederek; muhaliflerini şeytanlaştırmada seviye atladı, ancak bu kez sonuç farklı oldu.
Seçim sonrası “demiri soğutmak”, “Türkiye ittifakı” gibi dalgalanmalardan sonra Saray’ın seçimde kaybettiren “beka” taktiğini devam ettirmesi ne anlama geliyor?
Bu durum AKP’de kafaların karışık olduğunun bir işaretidir. Yeni duruma karşı taktik oluşturmakta zorlanıyorlar. Öte yandan bugüne kadar izledikleri yol AKP’ye farklı seçenek bırakmıyor. Sürekli gazı sıkıştırmak zorunda, yoksa bir küçük çatlaktan gaz kaçıp giderse parti sönmüş balona dönebilir.
Gerilimi yüksek tutarak muhalefetin kazandığı morali eritmeyi amaçlıyor. Bundan da önemlisi dış politika sorunlarının ve ertelenen ekonomik krizin yaratacağı fırtınanın etkilerini azaltmak için gerilimi yüksek tutmak elde kalan tek taktiktir.
Kızılcahamam kampında Erdoğan ekonomiyle ilgili pembe bir tablo çizerek gerçeklikten ne kadar koptuğunu bir kez daha göstermiş oldu. Bu sadece bildik propaganda amaçlı konuşmalardan birisi olarak yorumlanamaz. Saray’ın tıkanışının derinliğini göstermesi bakımından önemlidir. Bir yandan pembe tablo çizerken, konuşmanın sonunda “ya olacağız ya öleceğiz” diyerek her şeyin bıçak sırtında olduğunu ilan ediyor. Bu bıçak sırtı durum aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın iç yapısı için de geçerlidir. Beka sorunu üzerinden gidiş MHP’ye daha çok yarıyor, ittifakta bir kriz ise AKP için daha büyük açmazlar yaratabilir. Yaklaşan fırtınada ittifakın nasıl bir sınav vereceği önemli bir sorundur.
Fakat tıkanan sadece AKP ve Cumhur İttifakı değildir. Aynı zamanda iktidar yarattığı gerilimle muhalefetin hareket alanını daraltıp, moral üstünlüğünü eritmek için büyük bir uğraş veriyor. Tam bu noktada CHP içinden “soğukkanlı olmak gerekir, bizi sokağa zorluyorlar” yakınmaları yükseliyor. Evet, Cumhur İttifakı muhalefeti hata yapmaya zorluyor. Ancak taktik hatadan kaçınmakla iktidarın zoru karşısında pasifize olmak çok farklı şeylerdir.