Alametler – Mehmet Yılmazer

Yaşananların gösterdiği gibi erken ve yersiz hayallere kapılmak kitleleri yeni düş kırıklıklarına götürebilir. Ancak buradan “Cumhur İttifakı”nın baş edilemez olduğu sonucu çıkarılamaz.

Kılıçdaroğlu’na saldırı ve ardından özellikle Bahçeli’nin açıklamaları, gidişin Erdoğan’ın dediği gibi “demiri soğutacak” yönde olmayacağını gösteriyor. Madımak benzeri bir lince ramak kaldı. Bahçeli hız kesmeden devam ediyor. İstanbul seçimlerinin “beka sorunu olduğunu” ilan etti. Seçimlerin iptali için MİT’i bile göreve çağıran Bahçeli’nin tavrı iyi okunmalıdır.

Olanlar 7 Haziran seçimleri sonrasını hatırlatıyor. Suruç provokasyonu ile başlayan süreç Ankara Gar Katliamı’na kadar yükselmişti.

Benzerlik olsa da o günlerden iki önemli farklılık var. Kürt Özgürlük Hareketi’nin özerklik ilanları ile yaptığı taktik hata devletin pervasız saldırılarıyla karşılık bulunca 7 Haziran seçimleri birden olmamışa dönmüştü. Bugün tam tersine iktidar önemli taktik hatalar yapıyor. Gücünü sandıktan aldığını sık sık vurgulayan AKP bu kez sandık tersini söyleyince nasıl “yavuz hırsız” rolüne yatmaktan geri durmayacağını gösterdi. Bu zaten bilinen bir gerçekti, denebilir. Belli bir bilinç ve deney sahibi insanlar için bu böyle olsa da, seçim sonrası oynanan orta oyunuyla AKP’nin gerçek niteliği ve niyeti görmek istemeyen gözler için de belli ölçüde görünür hale geldi. 7 Haziran sonrası Sarayın keyfiliği muazzam terör propagandası arkasına gizlenebilmişti. Bugün, en azından şimdilik böyle bir paravan henüz kurulabilmiş değildir.

İkinci önemli fark 7 Haziran sonrası Saray ve devletin hedefi HDP olmuştu, bugün CHP’dir. Cumhur İttifakı çaresizleştikçe kendi dışındaki herkesi terör destekçisi olarak ilan etti. Büyük kentlerin CHP’ye kaybedilmesi iktidarı çileden çıkardı. Artık hedef açık bir şekilde, doğrudan CHP olmuştur. Bu 7 Haziran sonrasına göre önemli bir farklılıktır. Düzen CHP’ye HDP bahanesiyle dolaylı olarak saldırmaktan tavrını doğrudan saldırı  adımına yükseltmiştir. Üstelik CHP’nin açık bir kazanımını gasp etmek için.

Bazı benzerlikler olsa da tablo 7 Haziran sonrasından farklıdır. Dolayısıyla farklı sonuçların ortaya çıkması büyük olasılıktır.

Bahçeli ve Saray’ın tavırları arasındaki fark “iyi polis kötü polis” rolünden mi ibarettir? Erdoğan şimdilik söylemek istemediklerini Bahçeli’ye mi söyletiyor? Olayın böyle bir yanı olsa da, sadece bundan ibaret görmek hatalı olur.

Bahçeli MHP’nin oylarının % 18.81’e yükseldiğini iddia ediyor. Rakamları bilemiyoruz fakat AKP’den bir oy kayması olduğu bellidir. Bahçeli bunun nedenini “beka” propagandasına bağlamaktadır. “Milliyetçiliğin ve bu devletin gerçek sahibi benim” tavrını sürdürdükçe oyunun arttığına inanıyor. Bunda bir gerçeklik payı olsa da, son seçimler bu taktiğin işlevinin artık sonuna gelindiğini göstermiştir. Ancak Bahçeli’nin elinde başka bir siyasi araç olmadığı için bu yoldan yürümek zorundadır.

Bir diğer neden, bu tavrıyla Bahçeli, AKP içindeki henüz tam açığa çıkmamış saflaşmaya bir çağrı yapmaktadır. AKP içindeki kaynamanın yaygınlığı ve niteliği üzerine spekülasyon yapmanın bir anlamı yoktur. Ancak MHP, bu kaynamada bir taraf olduğunu vurgulamaya gerek duymaktadır.

Son olarak, MHP örtülü olarak iktidarı ve nimetlerini paylaşmaktadır. Bunları kaybetmek istemeyeceği çok açıktır. AKP’nin zayıfladığı bir dönemde kendi gücünü arttırma fırsatını elbette kaçırmayacaktır. Ancak bu yol bıçağın sırtındadır. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” da vardır.

Yaşananların gösterdiği gibi erken ve yersiz hayallere kapılmak kitleleri yeni düş kırıklıklarına götürebilir. Ancak buradan “Cumhur İttifakı”nın baş edilemez olduğu sonucu çıkarılamaz. 7 Haziran sonrası yapılan zulüm Saray’a bir dört yıl kazandırmıştır, ancak Kürt Özgürlük Hareketinin gücünü ve halkların dayanışma ruhunu yok edememiştir. Oyun içinde oyunun oynandığı süreçte bu gerçek unutulmamalı, direnişin dayanak noktası olmalıdır.

Öte yandan,  bir kırılma noktasında tarihsel bir görevle yüz yüze olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Tek adam rejimi alın yazısı değildir, ancak kitleler siyasal aktör olarak sahnenin önüne çıkabildiklerinde…

Yazarın Diğer Yazıları