Yerel Seçimler ve Aleviler – Aydın Deniz
Alevilerin yerel yönetimlerde güçlü oldukları yaşam alanlarında yönetimde yer almaları ve “siyaset için Alevilik” değil “Alevilik için siyaset” yapmaları hak talep mücadelemize kazanım olarak dönecektir.
31 Mart yerel seçimlerine az bir süre kala partilerin belediye sayılarını artırmaya yönelik girişimlerinin çok olmadığı ve projelerinin konuşulduğu değil, iktidarın ve muhalefet partilerinin mevcudu koruma yani muhafaza etme çabasında olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız. İktidar partisi AKP ve koalisyon ortağı MHP’nin kendileri dışındaki tüm farklı siyasi partileri terörist veya terör destekçisi ilan ederek seviyesiz ve gerilimli bir seçim süreci yaratırken bir yandan da beka sorunu diye suni bir gündem ile ülkenin yaşadığı ekonomik krizi ve seçim gündeminin üstünü örtmeye yönelik çabalarında başarıya ulaşıyorlar. Ülkenin demokrasiden hızla uzaklaştığı bugünlerde bir de ekonomik kriz nedeniyle yaşam zorlukları artan bu ülkenin halklarına projeleriyle alternatif üretmesi gereken muhalefet partilerinin, kendilerinin terörist veya terör destekçisi olmadığını ve ülkede beka sorunu olmadığını ispat etme çalışmalarının öne geçtiği bir seçime şahit oluyoruz.
Demokrasi de seçimlerin her kesim için fırsat olduğu, taleplerin ve projelerin tartışıldığı bir süreç olması gerekirken ülkede birileri kendi bekalarını ülkeye mal ederek siyasi ortamı manipüle ediyor. Bu manipülasyonu boşa çıkartacak adımların atılması da muhalefetin sorumlulukları içerisindedir.
İktidar kendi hakimiyetini sürdürmek ve başkanlık sistemini tartıştırmamak adına üstüne düşeni yaparken yereldeki adayları aracılığıyla kin ve nefret söylemlerini devam ettirmektedir. Buna karşı da ciddi bir söylem veya pratik gösteremeyen muhalif kesim halka güven vermekten uzak durmaktadır.
Seçimlerin her kesim için fırsat olması gerekirken sayısal olarak ciddi bir örgütlülüğe sahip olan Alevilerin halen bu fırsatı değerlendirememesi de hak talep mücadelesinde kazanıma dönüştürememesine neden olmaktadır. Alevilerin yerel yönetimlerde güçlü oldukları yaşam alanlarında yönetimde yer almaları ve “siyaset için Alevilik” değil “Alevilik için siyaset” yapmaları hak talep mücadelemize kazanım olarak dönecektir.
Seçim öncesi adayların ve belediye meclis üyelerinin belirlenmesi sürecinde yaşanan Antalya ve İzmir deneyimlerinde Alevi kurumlarının taleplerinin karşılık bulamamasının nedenlerini sorgulamamız gerekmektedir. Ne yazık ki kendi GYK üyelerinin bile rızalığı alınmadan bireyler üzerinden yapılan girişimlerin başarıya ulaşmasını beklemek de hayal olurdu.
Niyetleri sorgulamayı bir kenara bırakıp sadece Alevilik için yerel yönetimlerde temsiliyeti sağlamak ise hedef; bunun yol ve yöntemlerini Alevi hukuku çerçevesinde yaparak toplumsal güce dönüştürmek muhatap olduğumuz siyasi partilerin de bizleri dikkate almalarına neden olacaktır. Sadece İzmir ve Antalya değil tüm Türkiye’de Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerde Alevi örgütlülüğünde yer alan temsiliyeti Alevice yapabilecek ve bölge örgütlülüğünün rızalığı doğrultusunda belirlenecek adaylarla seçimler için plan ve program oluşturarak hareket edilmiş olunsaydı altı genel başkanın imzası daha değerli olacak ve karşılık bulacaktı. Alevi federasyonları bileşenlerinin ve çoklu şubesi bulunan örgütlerin şubeleri dahil etmesi hem genel merkezlerin hem de federasyonların elini güçlendirecek hem de siyaseten karşılık bulma ihtimalini yükseltecekti. Bunlara rağmen dikkate alınmıyor ise Alevi kurumları B planı olarak kendi bağımsız belediye başkan ve belediye meclis üyesi adayları ile hareket edebilir, tabanın rızalığı da olduğu için sonuç alabilirlerdi. Bu yöntem, siyasi partileri de sirkeleyeceği için Alevi oylarının çantada keklik olmadığını anlamalarına vesile olacaktı. Önümüzdeki seçimler ve Alevi çatı örgütleri için bir deneyim olan İzmir ve Antalya örnekleri yol yöntemlerin gözden geçirilmesi ve tartışılması anlamında değerlendirilmelidir.
Birkaç gün sonra 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, birçok şey yazılabilir bugün için ama Alevi Hareketi içinde emekçi olan ve kurum başkanı olan tutuklu kadınlarımız Songül Tunçdemir ve Zeynep Yıldırım başta olmak üzere tüm emekçi kadınların gününü kutluyor, mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum.
Aşk ile…