Dönen Döndü, Songül Dönmedi Yolundan – Çilem Küçükkeleş
Kadınlarımıza bir özeleştiri verme niyeti var ise işte fırsatı. Alevi hareketi kadınlarına ne kadar sahip çıkıyor gösterme zamanı. Zeynep Yıldırım ve Songül Tunçdemir’i zulmün soğuk duvarlarına mı bırakacağız, yoksa çekip alacak mıyız, kararını verme zamanı.
Songül, Xızır ayında evine, sofrasına Xızır’ı beklerken 12 Şubat sabahı 5:25’de evine yapılan polis baskını ile gözaltına alındı. Gerekçe hep aynı: sosyal medya paylaşımları ve vatandaşlık hakkı olan basın açıklamaları. Sosyal medyada “Hurşit Külter nerede” demiş, 4 ayrı paylaşımı beğenmiş ve etiketlendiği ama onaylamadığı paylaşımlardan ve Malatya’da PSAKD’nin de içinde olduğu Emek ve Demokrasi Platformu’nun eylemlerine katılmaktan hakkında soruşturma başlatılmış.
2014 ve 2015’te suçu fark etmemiş savcılar birden 2019’da akılları başlarına gelip Songül’ün suç işlediğini 5 yıl sonra tespit etmiş ve bir gece sabaha karşı evinden apar topar gözaltına almışlardı. Önce denetimli serbestlik ile salıverildi. Sonra savcılığın itirazı ile yeniden yargılanıp 1980 faşist anayasasına göre bile suç olmayanın suç olduğu iddiasıyla Songül tutuklandı. Hepimizin yüreğine dokunan elleri kelepçeli fotoğrafı yandaş medyada terörist yakalandı haber başlığı ile yayınlandı.
Bir kez daha ne kadar kolay terörist ilan edildiğimizi, sistemin bu kavramı ne kadar fütursuzca kullandığına şahit olduk. Birine terörist derseniz artık cümle orada biter. Niye, neden sorusu sorulmadan algıyı bir kerede tek bir kelime ile başlatıp bitirirsiniz. O nedenle bu ülkede terörist kime denir sorusu hakkaniyetle sorulup doğru cevabı zihinlere kavratılmadan her muhalif terörist adı altında mahkûm edilmeye devam edecek.
Biz Songül’ün elleri kelepçeli fotoğrafına bakınca direnen bir Alevi kadınını gördük. Hayatının önemli ve değerli bir bölümünü Alevi kurumlarında emek etmiş bir kadını gördük. KHK ile ihraç edilince AKP kapılarında torpil aramak yerine sendikal mücadele ile alanlarda olmuş bir kadını gördük. Onun resmine bakıp da terörist görenlerden çok başka şeyler gördük biz o resimde. O nedenle yüreğimizden bir çığlık koptu kelepçeli ellerine.
Tam da baktığından ayrı şeyler gören bir toplum olarak karpuz gibi ikiye çatladık. Bir yanımız seyreden diğer yanımız ağır bedeller ödeyen oldu. Ülkenin bir yarısı yarı açık cezaevi ile kapalı cezaevi arasında gidip gelirken, diğer yarının da geleceği için bedel öderken, diğer yarı seyretmeye, sesiz kalmaya devam etti. Bir kez daha hakikatin takipçisi olmanın ne değerli bir şey olduğunu Xızır’ı karşıladığımız günlerde Songül’ün kelepçeli ellerinde test ettik.
Bu hepimizin itiraz ettiği sistemin Songül’e yaklaşımı idi. Bir de Songül’ün emek verdiği Alevi hareketinde fotoğraf karelerine yansımayan, görünmeyen kelepçeleri vardı. Bu kadar erkekleşmiş demokratik Alevi hareketine itirazlarımızı söylerken kadınlardan onay, erkeklerden yoğun ve sert tepkiler aldık. Şimdi o tepki veren, bizde eşitlik var, Alevi kadınları özgürdür diyen erkeklere Songül’ün yaşadıklarına bir bakmalarını öneririm. Şimdilik buraya yazamayacağım ama bir gün mutlaka yazacaklarımı bir kenara bırakarak Songül’ü biraz anlatmak isterim;
Songül 4 dönem Malatya PSAKD, bir dönem genel merkez GYK ve 1 dönem de Kartal PSAKD şube başkanlığı yaptı. İnsan hayatı açısından uzun ve değerli bir süre. Bir yerde sabretmenin, ikrarlı olmanın göstergesi. Normal koşullarda bu kadar uzun emek ettiğiniz bir yerde sadece bu sabra hürmeten bile temel taşı olursunuz. Maalesef Songül bu hürmeti bazı yol arkadaşlarından hiç görmedi. Ama pes edip evinde oturmayı da seçmedi.
Görev yaptığı süre içerisinde onu erkek yöneticilerden ayıran, kadın yöneticiliğine önemli tecrübeler ekleyen çok sayıda işler gerçekleştirdi. En önemli farklılığı şuydu Songül’ün: toplumunu hiçbir siyasetçinin eşiğine, hiçbir belediyenin kapısına götürmedi. Kendi eşiğinde bir cemevinin nasıl dayanışma ile ilmek ilmek örüleceğini gösterdi.
Bir koltuğa oturup tek adamlığa özenenlere karşı koltuksuz birlikte yürümenin, ortak karar almanın, yol’daş olmanın yolunu seçti. Hakikati savunduğu için çok kez hedefe dönüştü Songül. Kadına vurmanın kolaylığı birçok kişinin özenle seçtiği yönteme dönüştü.
Daha dün kurumlara gelen emeksizlerin, kurumları belediyelere peşkeş çekmek isteyenlerin, AKP’den maaş alanların, kongre kazanmak isteyenlerin, bazen aynı kadere bir gün mutlaka maruz kalacağını bilmeyen kadınların hedefine dönüştü. Kirli olanın bir tek AKP olmadığını bilen Songül, AKP’ye karşı mücadele ediyormuş gibi görünüp AKP yol ve yöntemlerini uygulayan, hakikatten uzaklaşanların taktıkları kelepçelere de maruz kaldı.
Songül kendini dünden bugüne öyle kolay getirmedi. Yaşadığı tüm mağduriyetlerden çoğalarak çıktı. İçerideki kelepçeyi de, dışarıdaki kelepçeyi de koparıp atacak kamilliğe ve direngenliğe sahip bir kadın. Hepimiz yaşadığımız sürece bir hayat hikayesi yazıyoruz. Songül de hakikatin ışığında hikayesine kara düşürmeden yazmaya devam ediyor. Dönen dönüyor ama Songül dimdik yürümeye devam ediyor bu yolda.
Şimdi baş eğmeyen bu kadına yoldaş olma zamanı. Biz ne kadar sahip çıkarsak, Songül o kadar çabuk döner aramıza bunu biliyoruz. Kadınlarımıza bir özeleştiri verme niyeti var ise işte fırsatı. Alevi hareketi kadınlarına ne kadar sahip çıkıyor gösterme zamanı. Zeynep Yıldırım ve Songül Tunçdemir’i zulmün soğuk duvarlarına mı bırakacağız, yoksa çekip alacak mıyız, kararını verme zamanı.
Aşk ile…