Meksika: “Size Arkamı Dönmeyeceğim!” – Ayşe Tansever
Meksika’da AMLO’nun başkan seçilmesi hem ülke hem de tüm Latin Amerika yoksul halkları açısından çok önemli bir gelişmedir. Faşist eğilimlerin giderek güçlendiği kıtada bu ülkedeki gelişmeleri yakından izlemek o nedenle önemlidir.
2018 yılı tüm dünyada yoksul halklar açısından iyi gitmedi. Latin Amerika’da ise tüm dünyaya umut olmaya başlayan 21. yüzyıl sosyalizmi ve solun güçlenmesi de duraklama, hatta gerileme dönemine girdi. İlerici ittifaklar güç kaybettiler. Ama bir tek ülkede bu eğilim tersine çevrildi. Meksika gibi kıtanın ikinci büyük ekonomisine sahip ülkeye temmuz ayında ilerici bir başkan AMLO (dört isminin baş harflerinden kısaltma) seçildi. Kendisi İngiliz Corbyn, ABD’li Sanders geleneğinden gelen solcu bir kişiliktir.
AMLO’nun seçilmesi hem ülkesi hem de kıta açısından bir umut oldu. 1 Aralık’ta da görevi gerici meslektaşından aldı. Görevi alma töreninde, yaşanan yeni liberal politikaların ülke için bir felaket olduğunu açıkladı. Bu politikanın bir avuç insanı zenginleştirirken yığınları yoksullaştırdığını söyledi. Artık bu politikalar tersine çevrilecektir. Ülke barış içinde düzenli bir şekilde ama aynı zamanda derin radikal değişim sürecine girecektir.
İlk iş olarak asgari ücrete %16 zam yaptı. 36 yılın en yüksek artışı gerçekleşmiş oldu. Ayrıca işverenler de bunu kabul ettiler. ABD ile kuzeyde kurulan ucuz emek gücüne dayalı özel ekonomik alanda çalışanların saat ücretleri de bu seviyenin daha üstüne çekilecektir.
İkinci olarak, yıllardır bekleyen ülkenin terk edilmiş alanlarından olduğu için büyük direnişlerin yaşandığı Oaxaca alanına da yatırımlar yapılacaktır. Altyapı tesisleri, yollar ve tren hattı gerçekleştirilecektir. Bizdeki gibi büyük ve tartışmalı havaalanı projesi de bizzat ordu yardımı ile yapılacaktır. Böylece iş çevrelerinin bu projeden ceplerini doldurması engellenecektir.
Paralı eğitime karşı yeni bir eğitim reformu projesi sundu. Önceki başkanın öğretmenlerin protestolarına yol açan reformu geri çekiliyor. Ayrıca yoksul alanlarda okullar açılacak ve öğrencilere yemek dağıtılacaktır. Sanatsal ve sportif eğitimleri güçlendirilecektir.
Ayrıca Güney ülkelerinden ülkelerine giren göçmen karavanı sorununa bir çözüm planı açıkladı. Ancak bunu ayrı bir yazıda ele alacağız.
“Sizlere arkamı dönmeyeceğim!” diyen AMLO’nun bu sözü üstünde biraz daha durmak gerekir. Yani verdiğim sözleri yerine getireceğim, sizleri yarı yolda bırakmayacağım! Fakat bir önceki seçimlerdeki “Öncelik yoksullar!” sloganını kullanmaması dikkate değer.
Tüm yeni liberal politikaların uygulandığı ülkelerde olduğu gibi devlet yapısı o kadar bu ekonomik uygulamalara odaklanmıştır ki, tüm politik alt yapı, yani yasalar ve yönetmelikler buna göre değiştirilmiştir. Öte yandan mafyanın çok güçlü olduğu bu ülkede sol doğrultuda, halktan yana, ekonomi-politik kararlar almak bir yana uygulamaya sokmak büyük olaylara gebe olabilir. Derin devlet hemen müdahale etme gücüne sahiptir. Bir de ABD’nin hemen altında olmak başka bir dezavantajdır. O nedenle AMLO’nun bu ilerici, halkçı politikalarını ne ölçüde uygulayabileceği sorusu ortadadır. Sloganları bile seçerken dikkatli olmak, iş çevrelerini korkutmamak gerekir. Tabii buradan kalkarak AMLO’nun bu ilerici politikaları uygulamada karşılaşacağı sorunlar hep kafaların kenarındadır. Halklara arkasını dönmeyeceği sözü onun kararlılığını göstermesi açısından önemlidir. Öte yandan da hem ABD hem de iş çevrelerini tedirgin etmemek için halkların pek çıkarına olmayan ABD, Kanada ile aralarındaki NAFTA anlaşmasından pek söz etmemektedir.
Meksika’da AMLO’nun başkan seçilmesi hem ülke hem de tüm Latin Amerika yoksul halkları açısından çok önemli bir gelişmedir. Faşist eğilimlerin giderek güçlendiği kıtada bu ülkedeki gelişmeleri yakından izlemek o nedenle önemlidir. Bu sürecin epey sancılı olacağı beklenmelidir. Tüm yeni liberal politikalardan geriye dönüş çabasında olan ülkeler açısından derslerle dolu olacaktır.