Sola 10 Yeni Yıl Nasihati – Frei Betto (teleSur)
Brezilyalı politik aktivist, filozof, liberal kurtuluş teolojisti ve Dominik rahibi Frei Betto, bu yazıda sol aktivist ve savunucularına bazı görüşlerini sunmaktadır. Daha önce Fidel Castro gibi çeşitli ünlü liderlerle söyleşiler yapan Betto’nun ‘nasihatleri’, sosyalizme inanmak, özeleştiri yapmak, yoksullardan kendini ayrıştırmamak gibi maddeler kadar dua etmek gibi metafiziksel ögelerden de oluşuyor.
Çeviri: Ayşe Tansever
Bana göre sol aktivistler, mutlaka kendilerine solcu demeseler bile, ezilenlerle dayanışma içinde daha iyi bir dünya yaratmaya inanan ve sosyal adalete ulaşmak için mücadele eden insanlardır.
1. Mücadeleyi canlı tutun.
Gerçekten solda olduğunuzdan emin olmak için periyodik olarak kendinizi kontrol edin. Sağ kanat güçler için sosyal eşitsizliğin gece ve gündüz kadar doğal olduğunu belirten Norberto Bobbio kriterini kullanın. Sol için sosyal eşitsizlik ortadan kaldırılması gereken bir sapmadır.
Dikkat! Sosyal demokrat virüsüne bulaşmış olabilirsiniz. Bu virüsün belirtileri soldan bir zafer kazanmak için sağ kanat yöntemleri kullanır. Bir çatışma anında büyük sorunlar karşısında küçük sorunlar kötü görülmesin diye abartılır.
2. Ayaklarınız yere bassın.
Ellerinizi kirletmeden solcu olamazsınız. İnsanların yaşadığı, acı çektiği, sevindiği, inançlarını ve zaferlerini kutladığı yerlerde olun. Pratiksiz teori doğrudan sağın işine yarar.
3. Sosyalizme inanmaktan utanmayın.
Engizisyon mahkemeleri bile Hristiyanları ne inançlarından ne de İncil’in öğretilerinden vazgeçirmeyi başaramadı. Aynı şekilde Doğu Avrupa’daki sosyalizmin başarısızlığı, sosyalizmi insanlık tarihinden silmeye yöneltmemelidir.
200 yıldır egemen olan kapitalizm, dünya nüfusunun çoğunluğu için başarısız olmuştur. Bugün dünya nüfusu 6 milyardır. Dünya Bankası’na göre, 2.8 milyar insan günde 2 dolardan; 1.2 milyar insan ise 1 dolardan az parayla yaşıyor. Sorunlarına rağmen Çin sosyalizmi sayesinde 1.2 milyar insan yiyecek, sağlık ve eğitim garantisi altında olduğundan yoksulluğun küreselleşmesi olabileceğinin altında kaldı.
4. Öz-eleştiri yeteneğini kaybetmeden eleştirel olun.
Birçok solcu eylemci perspektif kaybettiğinde taraf değiştiriyor. Güçsüzlük insanları kışkırtır. Ve yoldaşlar, yanlış yapmak ve kararsızlıkla suçlanmaya başlarlar. İsa’nın dediği gibi “Kardeşinin gözündeki talaş lekesine bakıyorsun da neden kendi gözündeki kalası görmüyorsun?” Bir şeyleri düzeltmek için çaba göstermiyorlar. Sadece seyrediyor ve hakim oluyorlar. Ve sonra da sistemin parçası haline geliyorlar.
Öz-eleştiri yalnızca kendi hatalarını kabul etmek değildir. Yoldaşlarınızın eleştirisini de kabul etmektir.
5. Gerçek aktivist ve oturduğu yerden ahkam kesilen aktivist olmak arasındaki farkı öğrenin.
Oturduğu yerden ahkam kesen aktivist, her yerde olmak, tüm olaylara ve hareketlere katılmak, her cephede savaşmakla övünür. Dili, klişeler ve sloganlarla doludur ancak eylemlerinin etkileri yüzeyseldir.
Öte yandan gerçek aktivist halkla bağlarını derinleştirir; çalışır, düşünür, meditasyon yapar ve bir şekilde bir eylem ve alanda gelişir. Organik bağlantılara ve toplumsal projelere değer verir.
6. Aktivist etik kurallarına titizlikle uyun.
Solcu kendi prensiplerine, sağcı ise kendi çıkarlarına göre davranır. Soldaki bir aktivist özgürlük, iş, yaşam gibi her şeyini kaybedebilir ama ahlakından vazgeçmez. Değerlerini kaybedersen savunduğun ve somutlaştırdığın şeyleri değersizleştirirsin. Bu başarısızlık sağa paha biçilmez bir hizmettir.
Sol eylemci gibi gözüken hainler vardır. Bunlar sadece güç peşinde koşan insanlardır. ‘Kolektif’ kelimesini kullanarak kendi kişisel çıkarlarının peşinde koşarlar.
İsa, Gandhi, Che Guevara gibi gerçek aktivistler, başkaları yaşayabilsin diye kendi hayatını vermeye hazır hizmetkarlardır. İktidarda olmadığından ne kendini aşağılanmış hissederler ne de konumlarından gurur duyarlar. Yerine getirdiği görevlerle, kendisini birbirine karıştırmazlar.
7. Kendinizi solun gelenekleriyle besleyin.
İnancınızı geliştirmek için dua, romantik bir sevgiyi beslemek için aşk gereklidir. Aktivizme duygusal tutkuyu korumak için temellere geri dönmek gereklidir. Solun tarihini öğrenin; Che’nin Bolivya Günlüğü (El diario del Che in Bolivia), veya Gorki’nin Ana (La madre) ya da Steinbeck’in “Vinas de la Ira” gibi (oto)biyografilerini okuyun.
8. Yoksullarla birlikte olmadan haklı olma rolü yapmak yerine onların arasında olup hata yapma riskini göze alın.
Yoksullarla yaşamak kolay değildir. İlk önce, onları idealleştirme eğilimi olur. Daha sonra, diğer sosyal sınıflarda bulunan aynı ahlaksızlıkların onlarda da olduğunu öğrenirsiniz. Diğer insanlardan ne daha iyi ne de daha kötüdürler. Aradaki fark onların yoksul olmasıdır, yani insanca bir yaşamdan adaletsiz ve istemsizce yoksun bırakılmışlardır. Bu yüzden bir adalet sorunu olarak biz onların saflarındayız. Bir sol aktivist asla yoksulların hakkında kendini ikilemde hissetmez ve onlardan ne öğreneceğini bilir.
9. Her zaman haklı olmasa bile ezilenleri daima savun.
Tüm dünyada yoksul insanlar acı çekiyor ve iyi bir eğitimli olma olasılığı olan diğerleri ile aynı davranışı onlardan bekleyemezsin. Toplumun tüm kesimlerinde yolsuzluk ve hırsızlık var. Aradaki fark ise yolsuzluk yasaların koruması altında yapılıyor ve tüm ekonomiyi çökerten hırsız yatırımcılar karmaşık ekonomik yatırım mekanizmaları ile korunuyor.
Hayat Tanrı’nın en büyük armağanıdır. Yoksulluk cennet karşısında ağlar. Yoksulların baskı altına alınmasına göz yumanlar tarafından anlaşılmayı asla beklemeyin.
10. Şiddet karşısında duayı panzehir yap.
Dua etmek Kutsal Ruh tarafından sorgulanmanıza izin vermektir. Çoğu zaman dua etmeyi bırakıyoruz, böylece değişmemizi isteyen ilahi çağrıyı dinlemek zorunda kalmıyoruz; yani, yaşamdaki yönümüzü değiştirmek için… Aktivistler gibi konuşuyoruz; ancak mücadele edenlere karşı hakimler gibi davranıyoruz, iyi ya da mutlu konumdaki burjuva gibi yaşıyoruz.
Bu yazı 26 Aralık 2018’de teleSUR sitesinden alınmıştır.