Seçimler ve sonrası

Mehmet Yılmazer yazdı: Saray’ın hedefine varabilmesi için yeni bir beka savaşına ihtiyacı var. Ancak bunun işletilmesinin karşısında büyük sorunlar da vardır. Daha doğrusu bu engeller savaşın derinliğine göre harekete geçebilir ya da pasif kalabilir.

Mahalli seçimler yeni bir genel seçim havasına gittikçe daha fazla giriyor. Bu gidişe uygun olarak Sarıyer’de İtalyan kilisesine saldırı, Küçükçekmece’de AKP seçim bürosuna yapılan saldırılar ortamı zaman zaman geriyor. Her fırsatta Saray “terör “saldırıları ile CHP’yi ilişkilendirme fırsatını kaçırmıyor. Daha büyükleri de yaşanabilir. Böyle gerilimlerin seçim sürecinde yaşanması artık bildik olaylar haline geldi.

Bu seçimler öncesi bazı önemli gelişmeler alışıldık olayların dışına çıkan özellikler taşıyor. Ocak sonu ile şubatın ilk haftasında gerçekleşen Irak gezileri önemlidir. Erdoğan’dan sonra gelen hemen bütün önemli görevliler: Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Metin Gürek kısa aralıklarla Irak’ı ziyaret ettiler. Aslında Irak demek hatalı olur, esas ziyaretler Kürdistan Federe Yönetimine yapıldı.

Bu ziyaretlerin iki önemli sebebi vardır. Zap bölgesinde Ankara’nın verdiği önemli kayıplar, iç politikada tartışmalara yol açsa da şimdilik geri planda kalmıştır. Fakat kıştan çıkarken Ankara yaşananların karşılığını vermeye hazırlanıyor.

Ziyaretlerin diğer nedeni 2023 sonunda Irak’ta yapılan mahalli seçimlerdir. Sonuçları Ankara’yı fazlasıyla rahatsız etmiştir. Kerkük sorunu seçimlerin kilit noktasıdır. Yıllardır resmi bir yönetime sahip olmayan Kerkük’te seçimleri KYB kazanmıştır. Ancak kent meclisinde vali seçilmesi için sadece KYB’nin kazanımı yetmemekte, güçler arası uzlaşmaların yapılması gerekmektedir. Sadece Kerkük sorunu değil, zayıflayan KYB-Talabani’nin güç kazanması Ankara için önemli bir sorundur. Kürdistan Federe Bölgesinde ve Irak’ta ortaya çıkan son güçler durumu Ankara için sıkıntılıdır. Saray bütün ağır toplarını yollayıp Irak’daki duruma kendi lehinde şekil verme çabası içine girmiştir.

Irak’ta İran’ın güçlü etkisi, Talabani’nin yeniden güçlenmesi ve Barzani kanadında Mesrur ve Neçirvan Barzani arasındaki çelişkiler Ankara’nın adımlarını zorlaştıracak etkenlerden sadece bazılarıdır.

Yaptığı üst düzey ziyaretlerle Ankara Irak’ta Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı kapsamlı bir savaşa mı hazırlanıyor? Bu soruya iki yönden cevap aramak gerekiyor. Seçimler sonrası iç politikada ortaya çıkacak dengeler Saray’ı nelere zorlayabilir? Öte yandan Irak ve Kürdistan Federe Bölgesi Ankara için çok önemlidir. Hem son yaşananlar hem de yaklaşan ABD seçimleri dikkate alınırsa, yani Trump’ın kazanma ihtimali Saray için yeni fırsatlar ortaya çıkartabilir. Buna hazırlıklı olunmalıdır.

Seçim sonuçları ne olursa olsun Saray iktidarının önünde çok zor bir dönem durmaktadır. Keyfiliklerle bugüne kadar getirdiği yönetimini yeni bir anayasa ile sağlamlaştırmak Sarayın temel siyasi hedefidir. Bu hedefin içine tarikatların daha güçlendirilmesinden şeriat arayışlarına, bütün muhalif güçlerin sindirilmesine kadar herşey yerleştirilebilir. Böyle bir düzenleme için bugüne kadar olduğu gibi devletin bekasını bir savaşla en öne çıkartmak kullanışlı bir yol gibi görünüyor.

Sarayın hedefine ulaşması için yeni bir savaş arayışı taktiğine daha genel çerçeveden bakılınca bazı önemli sorunlar hemen görülebilir. Hala çözülemeyen sermaye akışı sorunu böyle bir ortamda ne ölçüde gerçekleşir? Bu soruya olumlu cevap verebilmek çok zordur. ABD ile ilişkilerin yeniden bir düzelme noktasına geldiği ve F16’ların gönderilmesinin onaylandığı bir noktada, savaş bu uzun ve engebeli süreci yeniden çıkmaz yola sokabilir. Talabani’nin güçlenmesi ve Barzanilerin çetrefilli iç sorunları Ankara’nın elini zorlaştıran etkenler olarak rol oynayabilir. Yine Ankara’nın Irak’ta atacağı adımlar bir sınırı geçerse her an İran’ın tepkisiyle karşılaşabilir. Rusya faktörü işler durumda görünmüyor ancak bu Ankara’nın hedeflerinin derinliğine bağlıdır. Her an aktif hale gelebilir.

Sonuç olarak, Saray’ın hedefine varabilmesi için yeni bir beka savaşına ihtiyacı var. Ancak bunun işletilmesinin karşısında büyük sorunlar da vardır. Daha doğrusu bu engeller savaşın derinliğine göre harekete geçebilir ya da pasif kalabilir.

Sarayın bu hedefine karşı en garantili yol tüm halkların demokrasi bayrağını yükseltmesi, yoksullaşmaya ve çürümeye karşı öfkenin en güçlü biçimde örgütlenmesine bağlıdır. Son on yıldır defalarca oynanan bu beka oyununun artık Sarayın elinden alınma vaktı gelmiştir.