Konukçu: “İşçilerin hayatını karartacak adımların bir öfke dalgası yaratması an meselesidir”

Yeşil Sol Parti İstanbul milletvekili Kezban Konukçu, asgari ücretin 300-400 dolar sınırında tutulmasını isteyen işverenlere seslendi: “Halkın yoksulluğundan başka satacak bir metanız yok mu?”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ilk toplantısını tamamladı. Yeni asgari ücretle ilgili ‘500 dolar’ beklentisi oluşmuştu. Ancak yeni kabineden böyle bir açıklama gelmiş değil. İşveren tarafı TİSK, dolar üzerinden yapılacak bir ücret hesaplamasına karşı çıkıyor. İşçi tarafını temsil eden TÜRK-İŞ ise bir ücret önermiyor ancak açlık sınırını referans alıyor. Kendi hesaplamalarına göre bu sınırın haziran sonunda 10 bin 500 liraya yükselmesi bekleniyor. 

Mevcut asgari ücret net 8.500 lira. Bu, ocak ayında 455 dolar ediyordu; bugün ise 360 dolar değerinde. Normalde bir kez, yıl sonunda belirlenen asgari ücret, yüksek enflasyon nedeniyle son iki yıldır ikişer kez zamlandı. Son zamdan bu yana resmî enflasyon yüzde 15 seviyesinde. Haziran ayı da hesaba katılınca bu, yüzde 20’ye ulaşabilir. Buna göre asgari ücretin 10 bin lira, yani 420 dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. Bağımsız araştırma grubu ENAG’a göre ise aralık ayından bu yana enflasyon yüzde 40’ın üzerinde. 

Asgari ücret komisyonu 5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet temsilcisinden oluşuyor. Yeni ücretin Kurban Bayramı öncesinde açıklanması planlanıyor.  

TBMM’de basın açıklaması düzenleyen Konukçu, emeğin milli gelirden aldığı payın yüzde 38’den yüzde 25’e kadar gerilediğine dikkat çekti. 

“DÜNYAYA SERMAYENİN GÖZLERİNDEN BAKANLAR, GÖZLERİNİ EKMEĞİMİZDEN VE CEBİMİZDEKİ ÜÇ KURUŞTAN ALAMIYOR”

Yeni ekonomi yönetimini de eleştiren Konukçu, “Yeni ekonomi yönetiminin en sevdiği tekerleme ‘vergiyi tabana yaymak’. Ancak Türkiye’de vergi zaten tabanda. Dolaylı vergilerin tüm vergiler içindeki payı %70’lerde. Zengin ile yoksulun, patron ile işçinin bir ürün için aynı vergiyi ödemesi en büyük adaletsizliktir” dedi. 

Konukçu ayrıca Merkez Bankası başkanı Hafize Gaye Erkan’ın Batı sermayesine güven vermek için kullanıldığını, seçim sürecinde muhalefeti ABD ajanı olmakla suçlayan iktidarın ABD sermayesinin ilgisini çekmeye çalıştığını söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ‘liyakat’ üzerinden destek çağrısı yapanları da hatırlattı: “Seçimlere kadar muhalif görünüp, Mehmet Şimşek’i görünce destek çağrısı yapanların da halkın yaşadıklarıyla, işsizlikle, yoksullukla bir dertleri olmadığını bir kez daha görmüş bulunuyoruz.”

“Sermaye temsilcilerinin muhalefetin başını çekmesi, emekçilerin etkili bir toplumsal muhalefet olarak seferber edilememesi, burjuva muhalefetin sermayenin çizdiği sınırlar dışında hareket kabiliyeti göstermemesi bugün hayal kırıklığı yaratan politik gelişmelerin en önemli sebebidir. Artık halkın kendi göbeğini kendisinin kesmesi gereken, son sözü örgütlü halkın söyleyeceği bir dönemdeyiz.”

“85 MİLYONUN GELECEĞİ İPOTEK ALTINDA”

Yaklaşık 125.3 milyar dolara ulaşmış olan KKM hesaplarını ‘iktidarın yarattığı bir canavar’ olarak tanımlayan Konukçu “İktidar kendi tabanı olan sermaye çevrelerine düşük kredili faiz verebilmek için yarattığı bir canavarla ülkenin geleceğini ipotek altına aldı” dedi.

“​​​​TÜİK verilerine göre dahi hane halklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde gıda, ulaşım ve konut %70’e yakın bir kısmı oluşturuyor. Özellikle benzin ve mazota gelen zamlarla bu oranlar daha da artacak. Kazandığımız paranın 1/5’ini işe gitmek için harcıyoruz. Oysa yapılması gereken işçilerin işe gidiş geliş saatlerinde ücretsiz ulaşım hakkından yararlanmasıdır. Eğitime, sağlığa ve eğlenceye ayrılan pay ise toplam gelirin %5’ine ulaşamıyor. Bütün dünyada gıda fiyatları düşme eğilimindeyken Türkiye’de gıda enflasyonu ürkütücü boyutlarda. Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde beslenebildiği, geleceğe layıkıyla hazırlanabildiği bir ülke yaratmak için ekonomi politikalarının sermayenin değil halkın ihtiyaçlarını esas alarak düzenlemek gerekiyor. Sizler servetlerinize servet katın diye emekçiler açlıkla ve geleceksizlikle imtihana mı çekilmek zorunda?”

“Kur şoku enflasyonu daha da kalıcı hale getiriyor. TÜİK’in makyajlarına kimse inanmıyor. Enflasyon halkın ekmeğini her geçen gün daha da küçültüyor. Halkın ekmeğini küçülten, ülke kaynaklarını sermayeye ve küresel güçlere peşkeş çekme arayışındaki iktidar karşısında halkı, karşısında Yeşil Sol Parti’yi bulacak. Asgari ücret artışının da takipçisiyiz. Çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm eden bu düzeni değiştirmek için buradayız. İşsizliği artıracak, rantiyeyi sevindirecek aşırı faiz artışlarına karşı da teyakkuzdayız. Halkın ekmeğinde gözü olanlara karşı halkın 3. Yolunu, devrimci demokrasi seçeneğini, Yeşil Sol’daki büyük buluşmamızı daha da güçlendirelim. Zam dalgasına karşı demokratik tepkilerimizi ortaya koyalım.”

“İŞÇİLERİN HAYATINI DAHA DA KARARTACAK ADIMLARIN BİR ÖFKE DALGASI YARATMASI AN MESELESİDİR”

“İstikrar paketi hazırlayarak, oluşturulan ekonomik yıkımın faturasını hali hazırda açlık ve yoksullukla savaşan emekçilerin üzerine daha fazla yıkma planları yapanları uyarıyoruz: 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin yaklaştığı şu günlerde emekçiler açısından bıçak bir kez daha boğaza dayanmış durumda. Bir aylık maaşıyla başını sokacak kiralık ev bulamayan, çocuklarını yeterince besleyemeyen, geleceğinin ne olacağını bilemeyen işçilerin hayatını daha da karartacak adımların bir öfke dalgası yaratması an meselesidir. Biz de bulunduğumuz her ortamda işçilerin acılarının, umutlarının ve öfkelerinin sözcüsü olmaya çalışacağız.”

“Bu vesileyle hatırlayalım: 16 Haziran 2011 tarihinde ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) tarafından “Ev İşçilerine İnsana Yakışır İş Sözleşmesi” kabul edildi. Ve o günden sonra 16 Haziran’ın “Dünya Ev İşçileri Günü” olarak kutlanmasına karar verildi. 16 Haziran’da dünyanın birçok yerinde ev işçileri hakları için sokaklarda oluyor. Şimdiden bütün ev işçilerinin gününü kutluyor ve yıllardır “Ev İşi İş Ev İşçisi İşçidir!” diyerek ev işçilerinin görünürlüğü ve hakları için mücadele eden İmece Ev İşçileri Sendikası’nı selamlıyorum.”